Anasayfa
24-02-2023
'SESİMİ DUYAN VAR MI?'
6 Şubat 2023 Pazartesi sabahıydı. Haberi ilk sosyal medyada gördüm. Önce küçük çaplıdır diye düşündüm. İnanmak istedim, daha doğrusunu söylemek gerekirse. Birkaç mesajı okuduktan sonra durumun ciddi olduğu zaten anlaşılıyordu. Televizyonu açtım. Bir süre ekran başından ayrılamadım. Günün ilerleyen saatlerinde felaketin boyutu iyice anlaşılmaya başlamıştı.

"Asrın felaketi" olarak adlandırılan bu büyük yıkım, sadece Türkiye'nin 11 ilini değil, tüm dünyayı derinden etkilemişti. Deprem neredeyse Yunanistan büyüklüğündeki bir bölgede etkili olmuş, canlar almış ve adeta bazı şehir ve kasabaları yok etmişti.

Feryat, figandı yükselen! Acı, gözyaşı. Anavatanımız Türkiye büyük bir kederle karşı karşıyaydı. Biz dış Türklerin bu durumlarda duyguları tarif edilemez. Memleketinden uzakta yaşayan ve ailesinden aldığı acı haberlerle irkilen çocuk gibi, aldık anavatan Türkiye'den gelen afet haberini.

1999 yılındaki Marmara depreminden bir çağrı vardı belleğimizde yer eden. "Sesimi duyan var mı?". Bu çağrıyı yeniden hatırladık. Yıkıntıların, enkazların altında canlı arayan ekipler aynı sesi defalarca tekrarladı; "Sesimi duyan var mı?"

Kahramanmaraş'tan, Hatay'dan yükselen feryatlar, Batı Trakya'da yankılandı! İçimiz yandı, yüreğimiz kavruldu. Acıyı paylaşmak istedik ancak gözyaşlarımız yetersiz kaldı.

Meriç'ten, Karasu'ya tüm soydaşlarımız, deprem bölgesindeki çocukların, anaların, babaların, evlatların feryadını yüreğinde hissetti. Enkazı elimizle kazmak, betonu ayaklarımızla delmek istedik. Ama nafile. Mümkün olana sarıldık. Kardeşlerimiz için yardım toplamaya giriştik. Batı Trakya Türk Azınlığı köyünden, kasabasından, mahallesinden adeta seferber oldu. Enkazdan çıkan kardeşine, bir battaniye, bir mont, bir kazak uzatırcasına, sıcak bir çorba, bir bardak su verircesine, ona sarılırcasına içten, gönülden gayret gösterdi, yardım topladı, koli hazırladı, kutuları taşıdı. Ekranlara bakamaz olduk. Onun yerine yardım kolilerini kaldırdık bir bir. Paket yaptık. İçindeki malzemeyi yazdık kolini üzerine. Kamyona yükledik. Toplama merkezine götürdük. Tüm Batı Trakya bir imece evi oldu adeta. Biz de acıyı böyle azaltmaya, paylaşmaya çalıştık.

Batı Trakya Türkünün yanı sıra Yunanistan genelinden depremzede kardeşlerimize uzatılan yardım elinin de olağanüstü boyutlarda olduğunu vurgulamak isterim. Yunan halkı ülke genelinde başlattığı kampanyalarla depremin ilk gününden itibaren insanlık adına Türk halkının yanında olduğunu en güzel şekilde göstermiştir. Bu da ancak takdir edilir. Çorbada bir tuz tanesi olan herkesin tebrik edilmesi gerekir hiç şüphesiz. Bu yardımlar karşısında Türk halkının da olumlu karşılık vermesi, Yunanistan'daki Türk diplomatlarının bu yardım eline en güzel bir şekilde teşekkür etmeleri de bu acı deryasında "olumlu" ve "güzel" olaylar olarak not edildi.

Depremler bir kez daha Türk ve Yunan halkının arasında güçlü bir duygu bağının olduğunu, sağlam bir dayanışma ve yardımlaşma ruhunun yaşadığını göstermiş oldu. İki halkın barışı, işbirliğini, dostluğu ve bir çok güzelliği ortaya koyma gücü ve niyetine sahip olduğu bir kez daha net bir şekilde ortaya çıktı. Yeter ki başkaları gölge etmesin!

Türkiye'deki deprem sonrası tüm dünyadan depremzedelere yönelik büyük bir yardım organizasyonunun başladığını gördük. Duygusal ve tarihsel sebeplerle Türk dünyasının seferber olmasının haricinde adeta beş kıtadan gerek arama - kurtarma gerekse insani yardımlar aktı. Son yıllarda insani yardım ve göçmenlere ev sahipliği yapma konusunda zirvede olan Türkiye, bir anlamda da bunun karşılığını görmüş oldu. Bu anlamda eğer depremin açtığı yarayı "Sesimi duyan var mı?" çağrısıyla özdeşleştirecek olursak, tüm dünya bu sese "EVET" diye yanıt verdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Yardımlar tabii ki çok önemli. Ancak tüm Türkiye ve özellikle de yıkıcı depremin etkilediği 11 ili kapsayan geniş bölge bunun etkilerini uzun yıllar boyunca yaşamaya devam edecek. Yaşanan acılar ve 6 Şubat sabahı meydana gelen büyük deprem, bu felaketi bölgede yaşamamış olan bizlerde bile derin izler bırakacak.

Anavatan Türkiye'de meydana gelen, içimizi parçalayan yıkıcı depremlerin bir sonucu da Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde yaşanan yumuşama ve iki ülke arasındaki yakınlaşma oldu. Bundan en çok memnuniyet duyan hiç şüphesiz biz Batı Trakya Türkleriyiz. Türkiye ile Yunanistan arasındaki bu yakınlaşmanın acıların neden olduğu duygusallıktan öteye geçmesini ve iki ülke arasındaki sorunların karşılıklı çıkarlar doğrultusunda çözümünü sağlayacak siyasi iradenin ortaya konması en büyük temennimizdir. Bu ortamın Batı Trakya Türk Azınlığının yıllardır çözüm bekleyen sorunlarının ve Türk toplumuna yönelik hak gasplarının ortadan kaldırılmasına yönelik adımların atılmasına vesile olması da biz Batı Trakya Türklerinin talebi ve beklentisidir.



24 Şubat 2023 Cuma 12:22

Diğer yazılar >