07-01-2020
Bir yılın hatırlattıkları...
Adettendir, yıl sonunda yılın değerlendirmesi yapılır. Fakat biz Batı Trakya Türkleri için artık "umutlar bir sonraki yıla kaldı" demek de artık klasikleşti. Türkler ve dolayısıyla Türk azınlık sözkonusu olduğu zaman öyle "tutucu" , "değişmez" ve "kemikleşmiş" bir yapı var ki, fobileri büyüte büyüte, olumluya doğru manevra yapabilecek bir alan bırakmamış kendisine. Yani Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nın "milli tehlike" ve "tehdit" bakış açısından farklı bir bakış açısıyla değerlendirilebilecek bir zemin bulmak çok zorlaştı. Zira bu konularda "kalıplarla" düşünmek ve bu şekilde hareket etmek adeta "kutsal kural" haline gelmiş.
İktidara gelen siyasi partilerden bağımsız bir şekilde yıllar için oluşan bu zihniyet adeta kendi kendisinin kurbanı olmuş durumda. Bunun sonucunda demokratik normlar ve uluslararası hukuk kuralları dikkate alınmadan, hatta görmezden gelinerek oluşturulan bir politikayı kırmak ve değiştirmek oldukça güç.
Neyse... 2019 yılı da geldi ve geçiyor. Siz bu satırları okurken ya yılın son günlerinde olacağız yada 2020 rakamını gösteren takvim yapraklarının da eksildiğine şahit olacağız. Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu açısından geride bıraktığımız yılı değerlendirdiğimizde "önemli" olarak nitelendirebileceğimiz birkaç olay görüyoruz.
2019 yılı Yunanistan'da iktidar değişiminin yaşandığı yıl oldu. 2015 yılı Ocak ayından bu yana devam eden SİRİZA - ANEL ve daha sonra ANEL'siz Siriza iktidarı sona erdi. Dört buçuk yıl aradan sonra Yeni Demokrasi Partisi yeniden iktidara geldi. Bu kez farklı bir genel başkan ve farklı bir başbakanla. Temmuz 2019 itibarıyla Miçotakis'li yeni dönem başladı. Batı Trakya Türkleri için bu dönemle ilgili olarak "iyimser" olmaya vesile olacak bir şey bügüne kadar göremedik. Azınlıkla alakalı konuların iyiye gideceğine dair bir "işaret" henüz yok.
Aslında erken genel seçime giden süreç Mayıs ayı sonunda yapılan Avrupa Parlamentosu seçimleri oldu. SİRİZA AP seçimlerinde yüzde 10'luk bir farkla seçimleri kaybedince, Çipras hem de seçim akşamı erken seçime gideceğini ilan etti.
Batı Trakya açısından AP seçimlerine bakacak olursak, Dostluk Eşitlik Barış Partisi'nin zaferinden bahsetmek gerekir. DEB Partisi ilk kez bir seçim yarışına girdiği 2014'ten sonra 2019'daki seçimlerde ikinci zaferini kazandı. Her iki seçimde de Rodop ve İskeçe illerinin DEB Partisi'nin rengine boyandığını ve bu iki ilde de birinci parti olduğunu hatırlatmak gerekir. 2014 ve 2019 seçimlerinde Türk azınlığın verdiği mesaj çok açık ve net. Azınlık seçmeni, kendisini, sorunlarını, taleplerini ve sesini duymazdan gelen zihniyete "ben buradayım" diyor ve tepkisini dile getiriyor.
2018 yılı içinde Batı Trakya'daki müftülüklerin yapısının değiştirilmesini öngören bir cumhurbaşkanlığı kararnamesi gündeme gelmişti. Bu kararnameye o dönemin iktidar partisi olan SİRİZA'lı vekiller de değiştirilmesi gerektiğini belirtmişti. Bu kararnamede bazı değişiklikler yapılması ve azınlığın talep ve isteklerinin dikkate alınacağına dair güçlü bir beklenti vardı. Ancak olmadı. Geride bıraktığımız yıl içinde SİRİZA iktidarının son günlerinde Batı Trakya'daki müftülükleri bir genel müdürlüğe indirgeyen cumhurbaşkanlığı kararnamesi kabul edildi. Müftülük kurum olarak "içi boşaltılmış" hale getirildi. Ne yazık ki azınlığın dikkate alınmadığı bir olayı daha böylece yaşamış olduk.
Batı Trakya Türklerinin reaksiyon gösterdiği ve tepkisini ortaya koyduğu iki olay yaşandı 2019 yılı içinde. Biri İskeçe'de, diğeri Gümülcine'de. İskeçe Azınlık Ortaokulu - Lisesi'nin durumu malum. Uzun yıllar önce yeni bir binaya taşınması gereken okulda bu yıl öğrenci fazlalığından dolayı vardiyalı eğitim yapılıyor. Okul binası öğrencilere yetmediğinden sabah ve öğleden sonra olmak üzere vardiyalı eğitim başladı eğitim yılı başından itibaren. İşte bu duruma tepki gösteren öğrenci ve veliler eylem başlattı. Bir süre dersler boykot edildi. Daha sonra ise 2 binin üzerinde soydaşın katılımıyla yapılan bir protesto yürüyüşü gerçekleştirildi. Son derece dinamik ve tempolu bir protesto eylemiydi. Azınlık insanı daha iyi ve daha kaliteli bir eğitim için haykırdı. İskeçe'deki, Gümülcine'deki ve Atina'daki duymamak için kulaklarını tıkayan yetkililere kendini duyurmaya çalıştı. Tarihe geçecek bir eylem oldu. Sonuçlarıyla ilgili olarak bundan sonra da konuşacağımız bir hareket olduğu inancındayım.
Bir diğer reaksiyon örneği ise Gümülcine Medresesi'ndeki öğrencilerden geldi. Öğrenciler, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nın kabul etmediği, devlet tarafından tayin edilen Gümülcine müftü naibinin okulun ilk günü yapılacak törene katılmasına engel oldu. Birileri müftü naibini arka kapıdan okula sokunca da bu kez öğrenciler okulu terk etti. Düne kadar devletteki belirli zihniyete sahip kişilerin ve tayinli müftünün adeta "arka bahçesi" olarak gördüğü medresenin öğrencileri "tayinli müftüye" okulun kapısını kapamış oldu. Bu da başlı başlına tarihe geçecek bir eylem olarak hatırlanacak.
Evet bir yılı daha geride bıraktık. Umutlarımızı, beklentilerimizi, toplum olarak taleplerimizi 2020'ye taşıyoruz. Eski yıla güle güle derken, sevdiklerinizle nice güzellikler yaşayacağınız mutlu ve herşeyden önce sağlıklı bir yıl diliyorum.