Anasayfa
14-03-2019
Bir konferansın ardından...
Haftasonu Gümülcine'de uluslararası bir konferans yapıldı. Konu azınlık eğitimi. Batı Trakya Türklerinin en önemli ve öncelikli sorunu. Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği, Batı Trakya Azınlığı Kültür ve Eğitim Şirketi, Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu ve FUEN'in organizasyonunda gerçekleşen bir etkinlik oldu. Sözkonusu konferansa Birleşmiş Milletler (BM) Azınlıklar Özel Raportörü Prof. Dr. Fernand de Varennes'in katılması ise ayrıca önemli bir gelişmeydi.

Etkinlik, 2 Mart Cumartesi günü Gümülcine'de bir otelde yapıldı. İki aşamalı olarak gerçekleştirilen etkinliğin ilk bölümünde Batı Trakya Türk Azınlık temsilcileri ile Yunanistan'dan, Avrupa'dan ve Türkiye'den katılımcıların yer aldığı çalıştay yapıldı. Uluslararası konferansın temel öğesi ve unsuru iki dilli eğitim oldu.

Çalıştay bölümünde Batı Trakya Türk Azınlığı'nın eğitimde yaşadığı sorunların ve taleplerinin yanısıra, "Frangudaki Programı" olarak bilinen resmi adıyla "Müslüman Azınlık Çocuklarının Eğitimi" programı ve Avrupa'daki iki dilli eğitim modelinin uygulandığı örnekler dile getirildi. Bu bölümde azınlık eğitiminin geçmiş süreçte yaşadığı olaylar ve bugünkü durumu ile yıllardır dile getirilen ve bir türlü kabul edilmeyen talepler önemli ölçüde anlatıldı.

Etkinliğin ikinci aşamasında ise uluslararası konferans yapıldı. Açılış konuşmalarından sonra iki oturum halinde yapılan konferansta ağırlıklı olarak yurtdışından ve Atina'dan gelen konuşmacılar konuştu. Türkiye'den gelen katılımcılar iki dilli eğitim sistemini bilimsel olarak aktardılar. İnceliklerini ve püf noktalarını anlattılar. Ana dilin önemine vurgu yapıldı.

Avrupa'dan gelen ve yaşadıkları ülkelerde azınlık konumunda olan ve bizim gibi onların da iki dilli bir eğitim sistemi olan konuşmacıların aktardıkları ise gerçekten çok önemliydi. Kendi içinde sağlıklı bir şekilde çalışan iki dilli eğitim sistemi örneklerini duymamız, öğrenmemiz açısından çok önemliydi.

"Frangudaki Programı" sorumluları da konferans bölümünde hem azınlık eğitim sistemini analiz etti, hem de kendi yürüttükleri programı bir kez daha anlatmaya çalıştılar. Burada sayın Anna Frangudaki ve Thalia Dragona'nın azınlık eğitiminin yapısal özelliği nedeniyle "sorunlu" bir okul olduğu görüşünü tekrarladığını söylemek gerekir diye düşünüyorum. Öte yandan devlet okulunun da, yani devletin resmi okulunun farklı kültürden gelen çocukların ana dilini ve kültürlerini dikkate almadığını söylediğini ifade etmek gerekir. 20 yıldır sürdürülen programın iki sorumlusundan biri olan Thalia Dragona konuşmasında azınlığın taleplerine değinerek, "azınlığın tam olarak ne istediğini bilmiyorum" şeklinde bir ifade kullandı. Azınlığın taleplerinin organize olmadığını ve bir bütünlük arz etmediğini savundu. Örnek olarak ise Frangudaki Programı tarafından hazırlanan Yunanca ders kitaplarına karşı gösterilen tepkiyi ve bu nedenle yapılan eylemi gösterdi.

Sayın Dragona'nın görüşlerine karşı bir tez geliştirecek değilim. Ancak 20 yıldır daha iyi bir Yunanca eğitim sisteminin oluşturulması için bir projenin yürütülmesine rağmen, azınlık çocuklarının azınlık okulları yerine devlet okullarını tercih ettiği gerçeğini düşünmemiz gerektiğini, bunu sözkonusu projeyi yürütenlerin de düşünmesi ve analiz etmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Gümülcine'de düzenlenen azınlık eğitimiyle ilgili uluslararası konferansta bana göre duyulan en önemli şey "azınlığın devlet tarafından bir tehdit ve tehlike olarak görüldüğü" görüşüydü. Bunu azınlık temsilcilerinden çok Yunanlı akademisyenlerden duyduk. Batı Trakya Türk Azınlığı uzun zamandır "devletin azınlığı tehlike ve tehdit olarak gördüğünü" ve bu nedenle "azınlık eğitimini zaman içinde bitirmek istediği" görüşünde. Bu görüş ilk zamanlarda bir "şüphe" olarak başladıysa da, zamanla yaygınlaşarak ve temel bularak "görüş" ve "inanış" halini aldı.

Nasıl almasın ki? Batı Trakya Türk Azınlık kurumları, Avrupa'daki azınlık sivil toplum örgütlerinin çatı kuruluşu niteliğindeki FUEN ile birlikte uluslararası bir konferans düzenliyor. Yunanistan'dan, Türkiye'den ve Avrupa'dan ilk kez bu kadar geniş katılımlı bir etkinlik organize ediliyor. Üç dilde simultane tercüme yapılıyor. Nasıl daha iyi bir azınlık eğitimi olabilir tartışması yapılıyor ve davet edilmesine rağmen devleti, bakanlığı, hükümeti temsil eden bir Allah'ın kulu bile bu etkinliğe katılmıyor. Bu olay ciddiye alınıp "acaba azınlık ne istiyor" diyerek bu uluslararası konferansa gelmiyor. Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı geçmişe oranla uluslararası alanda daha çok dikkat çekse de, ne yazık ki yaşadığı ülkede devletin ve hükümetin vurdumduymazlığı ve ilgisizliği devam ediyor. Bakalım nereye kadar?

14 Mart 2019 Perşembe 12:21

Diğer yazılar >