11-02-2019
Çipras'ın Türkiye ziyareti, Ruhban Okulu ve Batı Trakya Türkleri
Türkiye ile Yunanistan yöneticilerinin bir araya gelmelerinden, görüşmesinden memnuniyet duyanların başında Batı Trakya Türkleri gelir. İstanbul Rumlarının da bu şekilde düşündüğünü tahmin ediyorum. İki ülkenin yakınlaşması, sorunları konuşması ve çözüm arayışında olması azınlığı da rahatlatır. Somut bir kazanım olmasa dahi, iki vatanın yöneticilerinin görüşmeleri, konuşmaları azınlık insanı için önemlidir. Gönül ister ki bu tür ziyaret ve görüşmelerin olumlu psikolojik etkinin ötesine geçip, somut sonuçları olsun.
Başbakan Aleksis Çipras'ın Türkiye ziyareti bir çok açıdan önemliydi. Herşeyden önce sembolik açından son derece önemli bir ziyaret gerçekleşti. İstanbul Rum Azınlığı'nın çok önemli bir sorunu olan Ruhban Okulu meselesi Başbakan Çipras'ın ziyaretiyle en üst seviyede dile getirildi. İlk kez bir Yunan başbakanı Heybeliada Ruhban Okulu'nu ziyaret etmiş oldu. Bu ziyaretle İstabul Rum toplumunun önemi, önceliği ve taleplerine beklentileriyle ilgili konu birkaç basamak yukarıya çıktı. Gerek Ankara'daki resmi temaslar sırasında gerekse İstanbul'daki ziyaretlerde Rum azınlık teması oldukça üst seviyelerde tutuldu.
Çipras'ın Ankara ziyareti sırasında verilen resmi yemeğe patrik Vartholomeos başta olmak üzere İstabul Rum azınlık temsilcilerinin davet edilmesi, yanısıra Türkiye'deki Yunanlı sporcuların davetli listesinde yer alması son derece anlamlıydı. Keşke Başbakan Çipras da Ankara'ya giderken sembolik olarak da olsa partisine mensup üç azınlık milletvekilinden en azından birini yanına alabilseydi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Aleksis Çipras arasında yapılan görüşmenin iki buçuk saat gibi uzun bir süre sürdüğü açıklandı. İki liderin Türkiye ile Yunanistan arasındaki konuların tamamına yakınını ele aldığını tahmin etmek zor değil. Bu konuların arasında tabii ki iki azınlığın yaşadığı sorunlar da var. Yani Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı ile İstanbul Ortodoks Rum Azınlığın sorunları. Zaten görüşmelerden sonra gerçekleştirilen ortak basın toplantısında anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, görüşmede Batı Trakya'daki soydaşların sorunlarını aktardığını net bir şekilde söyledi. Hatta Heybeliada Ruhban Okulu konusunu ele aldıklarını belirterek, kendisinin de Batı Trakya'daki müftülük sorununun çözümünü gündeme getirdiğini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "azınlıkları dostluk ve işbirliği köprüsü olarak görüyoruz" şeklindeki açıklaması da anlamlıydı.
Ancak, ülkemizin Başbakanı Çipras'in basın toplantısında görüştükleri konuları tek tek sıralarken Batı Trakya konusuna değinmemesi dikkat çekti. Bu noktada bazı konuları hatırlatmak isterim. Ülkemiz Yunanistan ne yazık ki siyasi bir iradeden yoksun. Nedir bu irade? Batı Trakya Türk Azınlığı'yla ilgili konuları Türkiye ile konuştuğunu söyleyemiyor. İstanbul'daki azınlıktan bahsederken "Yunan - Elen" azınlık derken, bizim için "Türk" azınlık ibaresini kullanmayı bırakın, Türkiye ile Batı Trakya'daki azınlığı ilgilendiren konuları konuştuğunu dile getirmek bile bir sorun. Yunanistan, iki ülke arasındaki meseleleri konuşuyor, İstanbul Rumlarını ilgilendiren sorunları masaya yatırıyor, bu konuyla alakalı talepleri dile getiriyor ancak Batı Trakya Türklerinin ilgilendiren konuları konuşmak istemiyor. Böyle bir konu başlığını "YOK" sayıyor. Yunanistan'ın bu politikası realiteden çok uzakta. Tam anlamıyla bir inkarcılık. Gerçekle bağını kaybetmiş bir yönetim şeklinin karakteristik özelliği. Son yıllarda Yunanistan'ın pek bir atıfta bulunduğu Lozan antlaşması bile Türkiye ile imzalandı. Batı Trakya Türk Azınlığı'nın bir hakkı olan "azınlık eğitimi"ni belirleyen anlaşma ve protokoller Türkiye ile imzalandı. "Tarihi ve coğrafi gerçekleri reddediyorum" deseniz bile hukuki anlamda imzalanan anlaşma ve sözleşmeler mevcut. Dolayısıyla; azınlık konusu benim iç meselem, kimseyle konuşmam demek gerçekçi bir yaklaşımdan çok ama çok uzakta. Bu gibi fobileri beslemenin Yunanistan'a bir faydasının olmayacağı çok açık.
Ülkemin başbakanının Batı Trakya'daki azınlıktan bahsederken "Müslüman azınlık" , İstanbul'daki azınlıktan bahsederken "Rum azınlık" demesini nasıl açıklamalıyız?
Başbakan Çipras'ın gerek Ankara'daki resmi görüşmelerinde yaptığı açıklamalar, ortak basın toplantısında her iki lider tarafından ifade edilenler ve gerekse İstanbul'da gerçekleştirilen ziyaret ve temaslar sadece Türkiye - Yunanistan ilişkileri açından değil, İstanbul Rumları açısından da çok anlamlıydı.
Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rum azınlık için son derece önem arz eden Ruhban Okulu konusunda çok net mesajlar verdi. Türkiye, Ruhban Okulu'nu açmaya hazır olduğunu çok açıkça belli etti. En etkili kişi tarafından bizzat Cumhurbaşkanı tarafından Ruhban Okulu sorunuyla birlikte Batı Trakya'da müftülük sorununa çözüm bulunması çağrısı yapıldı. "Biz bu ciddi sorunu çözerken, siz de şu ciddi sorunu çözün" dedi kısaca.
Ülkemiz Yunanistan'da müftülük ve vakıflar gibi azınlığın yıllarca çözümünü beklediği sorunları ortadan kaldırma iradesi var mı, yok mu? Bunu biraz daha bekleyip göreceğiz.
11 Şubat 2019 Pazartesi 14:23