29-01-2019
"Makedonya sorunu" , güvenoyu, seçimler ve azınlığın ümitleri
"Makedonya sorunu" bundan 26 yıl önce büyük bir hükümet krizine neden olmuştu. Yunanistan'ın "Makedonya" isim hakkını bir başka ülkeye vermek istememesi, bunu büyük bir milli mesele olarak görmesi herkesçe malum. YDP'nin eski başkanı Konstandinos Miçotakis hükümeti 1993 yılında kendi milletvekili ve eski dışişleri bakanı Andonis Samaras'ın bu konuyla ilgili sert tutumu nedeniyle düşmüştü. Erken seçime gidilmiş ve YDP iktidarı kaybetmiş ve 11 yıl hükümet olamamıştı.
Aradan 26 yıl geçti. Geldik 2019 yılına. Makedonya sorunu bu kez yeni ve daha ciddi ve kararlı olduğu anlaşılan bir çözüm sürecine girdi. Bunda, Batı'nın gerek Yunanistan'a gerekse Makedonya'ya yaptığı "telkinlerin" rolü şüphesiz çok büyük. Nitekim, ismini "Kuzey Makedonya" olarak değiştiren komşu ülkede "Prespa anlaşması" mecliste onaylandı. Tabii bu süreç kolay olmadı. İki ülkede de siyasi anlamda çalkantılar yaşandı. Yunanistan'da şu ana kadar iki bakan bu sorunla alakalı gelişmeler nedeniyle görevinden istifa etti. Dışişleri Nikos Kocias, Savunma Bakanıyla girdiği kavga sonucunda bakanlıktan istifa ederek hükümetten ayrıldı. Anlaşmanın Kuzey Makedonya meclisinde kabul edilmesinden sonra ise dört yıldır hükümette yer alan koalisyonun küçük ortağı ve ANEL Partisi başkanı Panos Kammenos bakanlıktan istifa etti ve hükümetten ayrıldıklarını açıkladı. Böylece dört yıldır devam eden koalisyon hükümeti de sona ermiş oldu. Ancak bu süreçte ilginç bir gelişme yaşandı. Koalisyonun küçük ortağı ANEL'in lideri "hükümetten ayrılıyoruz" demesine rağmen ANEL üyesi bakanların önemli bir kısmı görevinden ayrılmadı. ANEL resmen koalisyondan ayrılsa da partinin bir kısmı hükümette kalmaya devam ediyor.
Bu süreçte küçük ortağını kaybeden SİRİZA ve Başbakan Çipras, iktidarı kaybetmemeyi başardı. Çipras, meclise giderek güvenoyu istedi. Aradığı güvenoyunu da aldı. Tabii bu güvenoyunda resmen ayrıldığı ANEL'in yarsının desteğini aldığını da not etmek gerekiyor. Sanırım, hükümetten ayrılan bir partinin yarısının ayrıldığı hükümeti desteklemesi gibi bir örneğe dünya siyasetinde pek rastlanmaz. Şimdi sırada Makedonya ile 30 yıldır süren isim anlaşmazlığı sorununu sonlandırmak için varılan Prespa anlaşmasının Yunan meclisinde onaylanması var. Hükümete güvenoyu veren ANEL'cilerin bu oylamada ne yapacağını şimdiden kestirmek belki zor ama, güven oylamasında ANEL'e neler olduysa Prespa anlaşması oylamasında POTAMİ'ye de aynısı olacak gibi görünüyor. Önceleri anlaşmaya "evet" diyeceğini açıklayan POTAMİ partisi her ne kadar bu görüşünü yeniden şekillendirse de, partiden bazı milletvekillerinin anlaşmaya "evet" demesi bekleniyor. Ne olacağını hep birlikte göreceğiz. Fakat Prespa anlaşmasının meclisten geçmesi kuvvetle muhtemel. Eğer bir sürpriz olmazsa Prespa anlaşması Ocak ayı sonu gelmeden meclisten onay alabilir.
Geçen hafta her ne kadar erken seçim söylentileri ve haberleri artmış olsa da Çipras'ın güvenoyu almasıyla bu ihtimal en azından yakın bir tarihten uzaklaşmış görünüyor. Çipras her fırsatta seçimlerin zamanında yani Ekim ayında yapılacağını yineliyor. Beklendiği gibi Prespa anlaşmasını da geçirirse bu hedefine ulaşmak için kendini daha güçlü hissedecektir. Ancak buna rağmen önümüzdeki dönemde muhalefetin ANEL'in de resmen koalisyondan uzaklaşmasıyla, hükümetin siyasi anlamda meşruiyetini yitirdiğini söyleyecektir. Erken seçime gidilmesi için baskı yapacaktır. SİRİZA ve Başbakan Çipras'ın olağanüstü bir şeyler olmazsa Ekim ayına kadar göreve devam etmesi için yasal ve anayasal bir engel yok. Ancak hükümet siyasi anlamda bu kadar dayanabilir mi? Bunu bekleyip göreceğiz. Şu anda siyasi kulislerde en çok konuşulan muhtemel seçim tarihleri olarak yerel ve AP seçimlerinin de yapılacağı Mayıs ayı ve Çipras'ın istediği Ekim ayı.
Şöyle veya böyle 2019 yılı seçim yılı olacak. Mayıs'ta veya daha erken olmasa bile seçimler çok uzakta değil. Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı bu seçimlerden ne bekliyor? Ne beklemeli? Bir şeyler beklemeli mi? Sorunların çözüme kavuşturulması anlamında azınlık toplumunun beklentilerinin en aza indiğini sanırım herkes görüyor.
2015 yılında yapılan seçimlerden azınlık olarak rekor sayıda milletvekili ile çıkmıştık. İlk kez seçimlerde dört Türk milletvekili seçilmişti. Üstelik milletvekillerinden üçü iktidar milletvekiliydi. Tümü üniversite mezunu, Yunanca'yı çok iyi konuşan ve siyasette tecrübeli kişilerdi. İktidarda ise o güne kadar Batı Trakya Türlerinin hak ve hukuku sözkonusu olunca en yakın duran bir siyasi parti vardı. SİRİZA partisi, muhalefette olduğu dönemlerde, özellikle de "küçük partiler" liginde olduğu dönemlerde azınlık yanlısı tutumuyla, azınlığın her zaman takdirini kazanmış bir partiydi. 2015 seçimlerinde de azınlık daha önce hiçbir partiye vermediği desteği Siriza'ya verdi. Seçimden sonra da beklentisi çok büyüktü. Ancak bir şanssızlık sözkonusuydu. "El freni" görevi yapan aşırı milliyetçi ANEL partisi vardı. Hatta uzun süre azınlıkta "Siriza azınlığı ve Batı Trakya'yı ANEL'e teslim etti" görüşü hakimdi. Özetle söylemek gerekirse Batı Trakya Türkü, dört yıldır beklediğini alamadı. Talepleri, istekleri, beklentileri tatmin edilmedi. Büyük ve ciddi azınlık sorunları ne yazık ki çözüme kavuşmadı. "Ama bazı adımlar atıldı" diyerek belki kendimizi avutabiliriz ancak, Siriza'nın daha önceki yıllarda politikaları ve azınlığın haklı beklentileri oranında bir gelişme ne yazık ki olmadı. Siriza ve Çipras şu andan itibaren yoluna ANEL ve Kammenos olmadan devam ediyor. Bu kısa sürede dört yılda atılmayan adımlar atılır mı? Kimbilir? İnsanoğlu sürekli hayal kırıklıkları yaşasa da, her zaman ümitlerini tazelemeyi de tercih ediyor. Çünkü yaşamın kuralı bu...