12-11-2018
Azınlığın yeni sorunu: GÖÇ
Bu hafta gazetemizde toplumun belki de en büyük sorununu ele aldık. Ekonomik krize bağlı göç sorunu. Son yıllarda Batı Trakya Türkünün bir numaralı gündem maddesi ekonomik kriz. Ne yazık ki son dönemde bu kriz göç sorununa dönüştü.
Malum; Batı Trakya bölgesi Yunanistan'ın en yoksul bölgesi. Milli gelir istatistiklerine baktığınız zaman Batı Trakya ile ülkenin diğer bölgeleri arasındaki uçurum hemen göze çarpıyor. Zaten ülkenin en alt gelişmişlik seviyesinde olan Batı Trakya son ekonomik krizle birlikte bir terk edilmişlik sarmalına girdi.
Sermayesi olmayan, kalifiye elemanları çok sınırlı olan bir iş gücüne dayanan azınlık, krizin derinleşmesiyle adeta "dökülmeye" başladı. Son iki - üç yıldır Batı Trakya'dan ciddi anlamda bir göç yaşanıyor. Fabrikalar kapanıyor, tarım ve hayvancılık cazibesini yitiriyor, esnafın masrafları artıyor ve tüm bunların sonucunda geleceğini doğduğu topraklarda göremeyen gençlerimiz göç etmek zorunda kalıyor.
Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı, 1970'lerde, 1980'lerdeki göçü bir kez daha yaşıyor. Ancak bu kez 30 - 40 yıl öncesine kıyasla doğurganlığın çok düşük olduğu bir dönemde yaşıyor bunu. Ekonomik krizin vurduğu 2010 yılından önce İskeçe Balkan koluyla sınırlı olan ekonomik göç olayı, geride bıraktığımız 5 - 6 yıl içinde aşama aşama yayıldı. Önce İskeçe merkeze, oradan da Yaka ve Ova bölgesine yayılan genç nüfus göçü, son 2 - 3 yıldır Rodop iline ve tüm Batı Trakya genelindeki azınlık toplumuna yayıldı. Kriz nedeniyle ekmek parasını yurtdışında aramak zorunda kalan kişi ve aile sayısı her geçen gün artıyor. Geçtiğimiz günlerde kendi mahallemizden aralarında akrabalarımızın da olduğu gençleri Almanya'ya uğurladık. Hepsi 25 ile 35 yaş arası gençler. Aralarında evli olanlar da var. Kimisi bir - iki yıl çalışıp biraz para biriktirip dönme amacında, kimisi ise önümüzdeki aylarda veya yıllarda ailesini de yanına alma niyetinde. 60'lı, 70'li yıllarda memleketten göç edip kenara bir miktar para koymaya giden Almancı soydaşlarımız gibi, 2018 yılında gençlerimizi Avrupa ülkelerine uğurluyoruz. Biliyoruz ki, nasıl ki 50 yıl önce "kısa sürede dönmek üzere" buradan ayrılıp giden ve yarım asırdır dönemeyen akrabalarımız komşularımız gibi bu gençlerimizin büyük bölümü de muhtemelen dönemeyecek.
Batı Trakya'dan yurtdışına çalışmaya giden soydaşları iki veya üç grupta toplayabiliriz. Bunlardan birincisi üç - beş aylık süreler için başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerine ve hatta Katar gibi dünyadaki farklı ülkelerdeki tersane, inşaat ve rüzgar türbinlerine çalışmaya gidenler. Bu soydaşlarımızın çok büyük bölümü tek başına yurtdışına gidiyor ve genelde 3 - 5 aylık bir süre çalıştıktan sonra uzunca bir tatil için memlekete dönüyor.
İkinci grup; özellikle Hollanda ve diğer ülkelerdeki tarım işlerinde (özellikle de seralarda) çalışmak üzere yurtdışına gidenler. Buralara gidenler arasında tek başına giden aile reisleri olduğu gibi, ailece gidenler de var.
Bir üçüncü grup da; yine başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde fabrika işçisi olarak veya başka bir işte çalışmak üzere gidenler. Bu gruptakilerin büyük çoğunluğu da ailesiyle, çoluk çocuğuyla göç edenlerden oluşuyor.
Aslında bir dördüncü grup da anavatan Türkiye'ye göç edenler. Bu grupta en çok üniversite eğitimini Türkiye'de tamamladıktan sonra Batı Trakya'ya dönmeyenler var. Bu grupta eğitim almış, muhtemelen yabancı dil bilen gençlerimiz var doğal olarak. Bu gruptan bahsederken "beyin göçü" tabirini kullanmak yanlış olmayacaktır. Sadece anavatanda okuyanlar değil, üniversiteden mezun olup da memlekete döndükten sonra iş bulamayıp veya işini kaydedip de çıkmaza girerek göç etmek zorunda kalanlar da var bu grupta.
Sonuç itibarıyla şunu söylemek mümkün; Batı Trakya'da her geçen gün artan bir göç sorunu var. Bu durum azınlık toplumunu her açından zora sokuyor. Azalan nüfus nedeniyle ekonomik sorun yaşayacak esnaftan tutun da, öğrenci sayısı sürekli azalan köylerdeki okulların kapanmasına, küçük köylerin göç nedeniyle daha da küçülüp yok olma sürecine girmesine kadar, azınlığın genç ve dinamik nüfustan yoksun olmasına kadar birçok sorun önümüzdeki dönemde karşımıza çıkacak.
İki yolumuz var; ya soruna karşıdan bakmaya devam edip, büyümesini seyredeceğiz. Ya da toplumun tüm katmanlarıyla ve dinamikleriyle bu sorunun önce daha da büyümesine engel olacağız ve sonra da durumu tersine çevirmeye çalışacağız. Önümüzdeki dönem seçim dönemi. Belediyelerde adaylık yarışı başladı bile. Kanımca özellikle üç Türk azınlık belediyesi olmak üzere, tüm azınlık yerel yöneticilerinin birinci amacı ve en önemli gündem maddesi bu olmalıdır. Göçe nasıl dur diyeceğiz? Her şeyden önce adayların bu soruya ciddi ve gerçekçi projelerle yanıt vermesi ve seçmenin karşısına bu şekilde çıkması gerekir. Şüpye yok ki ; göç sorunu siyasileriyle, yerel yöneticileriyle, kurum ve kuruluşlarıyla Batı Trakya Türk Azınlığı'nın çare aramak zorunda olduğu bir sorun. İşte size azınlık için beka sorunu...
12 Kasım 2018 Pazartesi 16:59