Anasayfa
15-10-2018
İki azınlık meselesi...
Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nı ilgilendiren konulardan biri olan müftülük meselesi yine gündemde. Sebep ise bundan yedi ay önce mecliste kabul edilen yasanın yarım kalması. Hatırlayacaksınız; hükümet önce Başbakan Aleksis Çipras'ın ağzından müftülüklerde değişiklik yapmak istediğini yaklaşık bir yıl önce Gümülcine ziyareti sırasında duyurmuştu. Akabinde Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan yasa meclise geldi. Bu yasa müftülerin yargı yetkilerini kısıtlayan bir düzenlemeydi. Sonuçta azınlığa pek fazla sorulmadan, istişareye pek önem verilmeden yasa meclisten geçti. Bizler de yasa geçtiğine göre artık müftülüklerin yargı yetkilerinin sınırlandığını biliyorduk. Ancak hiç de öyle değilmiş.

Yargı yetkilerini ele alan düzenlemenin yürürlüğe girmesi için, yani müftülerin yargı yetkilerinin "gerçek" anlamda sınırlandırılması için daha sonra hazırlanan bir başka yasal düzenlemenin hayata geçmesi gerekiyormuş. O da müftülüklerin kurumsal ve idari yapısını yeniden şekillendiren Cumhurbaşkanlığı kararnamesiymiş. Biri olmadan diğeri işlerlik kazanmıyormuş. Bunu da geçtiğimiz günlerde Eğitim Bakanlığı'nın müftülük meselesini yeniden gündeme getirip yasa değişikliği teklifini ortaya koyunca anladık. Meğerse yaklaşık yedi ay önce yapılan değişiklik hala geçerlilik kazanmamış. Eğitim Bakanlığı'nın yasada değişiklik yapmasıyla müftülerin yargı yetkilerini kısıtlayan düzenlemenin yürürlüğe girmesi için Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hayata geçmesi şartı ortadan kalktı.

Sanki azınlık konularında yapılacak her türlü değişikliğin aynı zamanda "ölü" tutulmasına yarayacak, o değişikliğin hayata geçmemesine yarayacak bir aracı da hazır ediyor. Öyle anlaşılıyor ki; böyle bir araca ihtiyaç duyan bir sistem var. Müftülük meselesinin nasıl bir yöne doğru evrileceği gerçekten merak konusu. Nihai düzenlemenin nasıl ve ne şekilde olacağını hep birlikte göreceğiz. Umarım, korkular, fobiler ve azınlığa karşı antidemokratik yöntemler bu süreçte galip gelmez. 33 yıllık sorunun daha da derinleşerek, azınlıkla devlet arasında oluşan uçurumu daha da büyütecek vahim boyuta ulaşmaması dileğimizdir.

*****

Yıllanmış azınlık sorunlarından biri de Batı Trakya Türklerinin milli kimliğini inkar politikasına dayanan uygulamaların sonucu olarak ortaya çıkan dernekler sorunu. Bir diğer deyişle Batı Trakya Türklerinin örgütlenme özgürlüğü meselesi. Bu azınlık meselesinde sembol halinde gelmiş bir İskeçe Türk Birliği davası var. İskeçe Türk Birliği davası aslında Rodop ili Türk Kadınları Kültür Derneği ve Meriç ili Azınlık Gençleri Derneği'ni de kapsıyor.

2008 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin oybirliğiyle haklı bulduğu İskeçe Türk Birliği ve diğer derneklerin kararı on yıldır ülkemiz Yunanistan tarafından uygulanmıyor. İşte bu sorunu dile getirmek, bu konuda yaşanan gelişmeleri aktarmak ve kararın uygulanarak İskeçe Türk Birliği'nin resmiyetinin iadesini istemek amacıyla geçtiğimiz günlerde Avrupa Konseyi'ne bir çalışma ziyaretinde bulunduk.

Ziyarette diğerlerinin yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının Avrupa Konseyi üyesi devletler tarafından uygulanması konusunda rapor hazırlayan AKPM Yunan Ulusal Heyeti üyesi ve eski dışişleri bakanlarından Evangelos Venizelos'la da görüşme fırsatı bulduk. ABTTF başkanı Halit Habipoğlu ile birlikte yaptığımız görüşmede sayın Venizelos'la İskeçe Türk Birliği davasını konuştuk. Kendisinin sohbet sırasında söylediği bir noktanın altını çizmek istiyorum. Bu da Avrupa Konseyi adına hazırlayacağı raporun tarafsız ve objektif bir rapor olacağıydı. Buna içtenlikle inanmak istiyorum. Sayın Venizelos'un demokrasiyi, insan hakları ve uluslararası hukuk değerlerini üstün tutarak bir rapor hazırlayacağını ve vatandaşı olduğumuz Yunanistan'a ciddi tavsiyelerde bulunacağına ve yol göstereceğine inanmak istiyorum. Tabii ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının uygulanması yönünde.

Yaptığımız görüşmelerde İskeçe Türk Birliği davasının uluslararası hukuk bakımından ne kadar önemli bir dava olduğunu bir kez daha gördük. Bu davada ve bu mücadelede azınlığın ne kadar haklı olduğunu yeniden tespit ettik. AİHM kararlarının denetlendiği Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin Aralık ayındaki toplantısından sonra azınlık dernekleri dava sürecinde yeni bir döneme girileceğini ümit ediyorum. Ülkemiz Yunanistan'ın, başta İskeçe Türk Birliği olmak üzere bu dava kararlarını uygulamamak için kendisini "çare" aramak, daha doğrusu "bahane" aramaktan kurtulmasını bekliyor ve ümit ediyorum.


15 Ekim 2018 Pazartesi 13:40

Diğer yazılar >