14-03-2015
İki dernek, iki mektup ve azınlık eğitimi
Batı Trakya Türk azınlığında pek rastlanmayan bir olaya şahit olduk hafta içinde. Şu anda Batı Trakya'daki azınlık ilkokullarında görev yapan Türkçe öğretmenlerinin tamamı üç yıl önce kapatılan Selanik Özel Pedagoji Akademisi'nden mezun. Bu eğitim kadrosunun biri Gümülcine'de, diğeri de İskeçe'de olmak üzere kurduğu iki derneği var. Birisi Rodop - Evros İlleri SÖPA Mezunu Öğretmenler Derneği, diğeri de İskeçe İli SÖPA Mezunu Öğetmenler Derneği. Bilindiği üzere Türkiye öğretmen okullarından mezun olan ve okul encümenlerinin talebiyle okullarımızda görevlendirilen Türkiye mezunu öğretmenlerin tamamı devlet tarafından emekliye sevkedilmiş durumda.
Yani azınlık ilkokullarındaki Türkçe eğitim SÖPA mezunlarına emanet. Malum, Batı Trakya Müslüman Türk azınlığı, azınlık eğitimiyle ilgili taleplerine, çağrılarına, beklentilerine yıllarca karşılık bulamıyor. En güzel ve en güncel örmen azınlık anaokulları meselesidir. Bunun yerine devletin kendi planlamasıyla azınlık eğitiminde hayata geçirdiği önlemler sözkonusu. Bu önlemlerin büyük çoğunluğu da azınlık eğitiminin statüsüne ve azınlığın taleplerine aykırı şeyler. Azınlık eğitiminde en büyük sorun karşımızda "sağır kulakların", "kör gözlerin" olmasıdır. Bu konuda bir "sağırlar diyaloğu" yıllarca sürüp gitmekte.
Hatırlayacaksınız, Kasım ayında meclise bir yasa değişikliği getirilmişti. Hem de çok hızlı bir şekilde. Sözkonusu düzenleme azınlık eğitimine ciddi değişiklikler getiren bir yasa değişikliğiydi. Meclise getirilmeden çok kısa bir süre önce kamuoyuna açıklanan tasarı, en büyük eleştiriyi "azınlıkla diyalog yapılmadan" hazırlandığı için almıştı. Gerek azınlık kurumları, gerekse azınlık milletvekilleri Eğitim Bakanlığı'nı ve yasayı hazırlayanları eleştirmiş ve bu düzenlemenin azınlıkla gereken istişareler yapıldıktan sonra meclise getirilmesini istemişti. Ancak hükümet bildiği eski "yöntemden" vazgeçmedi. Karar verdi ve uyguladı! Hatta yasanın mecliste görüşüldüğü sırada üç azınlık milletvekili Ahmet Hacıosman, Ayhan Karayusuf ve Hüseyin Zeybek'in tepkilerini hepimiz hatırlıyoruz. Fakat buna rağmen aynen "240 İmam Yasası"nda olduğu gibi yasa azınlığa rağmen kabul edildi.
İskeçe'deki azınlık okullarında görevli İskeçe İli SÖPA Mezunu Öğretmenler Derneği, sözkonusu yasayı eleştiren ve bazı noktalarında değişiklikler yapılmasını talep ettiği bir mektubu yeni eğitim bakanına gönderdi. İskeçe'deki dernek, dört noktaya atıfta bulunuyor. Birincisi; "diyalog eksikliği". İkinci konu biraz da İskeçeli eğitimcilerin bir konusu. Yeni düzenleme öğretmenlere yönelik "Eğitim Danışmanı" kadrosu öngörüyor. İskeçe'deki dernek bu göreve İskeçe ilinden birinin görevlendirmesini talep ediyor. Şu anda Gümülcine'deki "danışman" da İskeçe için görevlendirilen "danışman" da Gümülcine'den.
Derneğin mektubunda değindiği üçüncü konu; azınlık mensubu olup da Yunansitan'ın herhangi bir fakültesinden öğretmen olarak mezun olan öğretmenlerin azınlık okullarında Yunanca öğretmeni olarak görevlendirmelerinin önünün tıkanmasının ortadan kaldırılması.
Dördüncü ve bence en önemli konu başlığı ise; Dedeağaç'ta oluşturulacak bir yıllık azınlık eğitimi bölümü veya sınıfı. İskeçe'deki dernek bunun yerine Selanik Üniversitesi'nde oluşturulan dört yıllık "Azınlık Eğitimi Bölümü"nün faaliyete devam etmesini ve geliştirilerek Türk Dili Edebiyatı ve İslam Dini kürsülerinin açılmasını istiyor.
İskeçe'deki derneğin bu mektubundan birkaç gün sonra Gümülcine'deki Rodop - Evros SÖPA Mezunu Öğretmenler Derneği, aynı konuyla ilgili olarak Eğitim Bakanına mektup göndererek, İskeçe derneğinin tezlerini çürütmeye çalışıyor. Gümülcine'deki derneğin mektubunda Kasım ayında mecliste azınlık temsilcilerinin tepkisine ve aleyhte görüşlerine rağmen kabul edilen yasa değişikliği savunuluyor. Ve daha da ilginç olanı, bu yasanın "azınlık tarafından kabul gördüğü" iddia ediliyor. İlk kez "devletin azınlık eğitimine ciddiyetle eğildiği" tezi ortaya atılıyor ve bunun için "devlete teşekkür ediliyor".
Bu görüşe katılmadığımı açıkça ifade etmek istiyorum. Yasa değişikliğinin azınlık eğitimine getirdikleri ve götürdüklerini burada bir kez daha analiz edecek değilim. Yasanın alelacele açıklandığı ve meclisten geçirildiği dönemde bunu gazete olarak ayrıntılarıyla yaptık. Azınlığın tüm kurumları ve üç milletvekili yasa değişikliği hazırlanırken azınlıkla yeterli diyalog yapılmadığını söylerken yasanın "azınlık tarafından kabul gördüğünü" ve "devletin azınlık eğitimiyle ilk kez ciddi bir şekilde ilgilendiğini" iddia etmenin amacı ne olabilir? Sadece eğitimde değil, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nın hiçbir konusunda azınlıkla diyalog kurmayı aklından geçirmeyen, azınlığın haklı ve demokratik talepleri karşısında duymazdan ve görmezden gelen anlayış tüm ihtişamıyla devam ederken ve bu tüm azınlık kurumları tarafından dile getirilirken, "sözkonusu düzenlemenin azınlığın geneli tarafından kabul gördüğünü" iddia etmek başka bir şey değilse bile ancak "hayalperestlikle" açıklanabilir.
Herşey bir yana, azınlık eğitimini doğrudan ilgilendiren bir konuda bir derneğin, kamuoyu önünde diğer derneğin görüşlerini çürütmeye çalışması ve ithamlarda bulunması, zıtlaşması, çekişmesi kendi imajına da Batı Trakya Türk azınlık eğitimine de fayda getirmez.
Bu vesileyle azınlığın demokratik haklar alanında kollektif mücadele ruhunun ve gücünün önemi ve ihtiyacı bir kez daha ortaya çıkmış oldu.
14 Mart 2015 Cumartesi 23:05