09-07-2018
(Yine) Anaokulu meselesi...
Değerli GÜNDEM okurları. Uzun bir aradan sonra yeniden sizlerle birlikte olmanın mutluluğu içerisindeyiz. Hepinizi saygıyla selamlıyor, sağlıklı ve bereketli bir yaz diliyorum.
Anaokulu konusu, azınlık eğitimi sorununda önemli bir yer tutmaktadır. 2006 yılında ilkokul öncesi bir yıllık anaokulu eğitiminin zorunlu hale gelmesinin üzerinden 12 yıl geçti. Bu yıllar içinde anaokulu eğitimi konusu, azınlık sorunları arasında hep ön sıralarda yer aldı. Hala da öyle olmaya devam ediyor. Neden devam ediyor? Çünkü devlet soruna çözüm getirmemekte direniyor. Sorunu görmezden geliyor. Kendisi yarattığı oldu bittilerle durumu "idare" ediyor.
Batı Trakya Türk Azınlığı 2006 yılından bu yana farklı zamanlarda azınlık ilkokulu modelinde olduğu gibi Türkçe - Yunanca eğitim verecek azınlık anaokulları talebini dile getirdi. Bu taleplerden en önemlisi ise 2010 yılında 200'ün üzerinde azınlık temsilcisinin imzasıyla hazırlanan ve Eğitim Bakanlığı'na gönderilen yazılı "Türkçe - Yunanca eğitim veren azınlık anaokulu" talebiydi. Devlet ne yazık ki bugüne kadar azınlığın yaptığı çağrılara olumlu yanıt vermedi.
Bu yıl ise ilginç bir "deneme" yapıldı. Rodop ilinde üç ve İskeçe ilinde üç olmak üzere azınlık köylerinde faaliyet gösteren altı devlet anaokulunda pilot uygulamaya geçilmek istendi. Uygulama Eğitim Bakanlığı tarafından Eğitim Politikaları Enstitüsü'ne verildi. Pilot uygulama; anaokulu sınıfında azınlık çocuklarına Yunanca olarak eğitim veren öğretmenin yanına azınlık mensubu ve çocukların anadilini bilen bir eğitimcinin görevlendirilmesini öngörüyordu. Ancak bu ikinci "öğretmenin" sınıf içindeki görev ve yetkileriyle ilgili bir açıklama getirilmedi. Eğitim sürecine nasıl katılacağı, hangi eğitim yöntemlerinin kullanılacağı açıklanmadı. Bu durum da çeşitli yorumların yapılmasına neden oldu. Bu konuda ilk söz söyleyenler hükümetin küçük ortağı ANEL partisinin Batı Trakya'daki temsilcileri oldu. "Pilot uygulamada bazı yerlerde Pomakça, bazı yerlerde Türkçe, bazı yerlerde de Çingenece konuşulacak" şeklinde açıklamalar yapıldı kamuoyuna. Eğitim Bakanlığı'ndan bir yetkili de çıkıp "Hayır böyle olmayacak" veya "Evet bölge olacak" demedi.
"Trakya bizden sorulur, biz de Trakya'dan sorumluyuz" şeklinde kendine bir rol biçen koalisyon hükümetinin küçük ortağı aşırı milliyetçi ANEL partisi, "Merak etmeyin biz devlet anaokullarına Türkçeyi koymayız" rolünün gereğini yerine getirdi. Şurası bir gerçek ki; azınlık Eğitim Bakanlığı'nın pilot uygulamasına iyi niyetle bakmaya çalışsa da, uygulamanın açıklanmasından hemen sonra yapılan bu açıklamalar akıllarda ciddi soru işaretleri doğurdu.
Ve pilot uygulamanın hayata geçirileceği gün, uygulamanın başlayacağı anaokullarında eylem başladı. Eylemi gerçekleştiren Yunanlı öğretmenlerin oluşturduğu öğretmen derneği. Pilot uygulamanın hayata geçirileceği altı okulda başlayan eylem sonucunda eğitim durdu. Altı azınlık köyündeki anaokullarında yaklaşık birbuçuk ay ders olmadı. Öğretmen derneği, sendikal kaygılarının yanısıra kendince "milli kaygıları"nı da dile getirerek, Türkçe eğitimin devlet anaokullarına girme ihtimalini bir felaket senaryosu olarak gösterdi. Azınlığın "yetmez ama şimdilik evet" diyerek razı olmayı düşündüğü bu uygulamayı Yunanlı öğretmen derneği "milli açıdan" çok sakıncalı buldu. Birbuçuk ay okullar kapalı kaldı. Sonuçta öğretmen derneği ile Eğitim Bakanlığı masaya oturdu. Pilot uygulamanın geleceği bakanlık yetkilileri ile devlet okullarında görev yapan öğretmenlerin oluşturduğu eğitim derneği arasında "pazarlık" konusu oldu. Dernek "öyle olmasın, şöyle olsun" dedi. Kendi taleplerini masaya koydu, bakanlıkla müzakere etti ve sonuç itibarıyle bir konsensüse varıldı. Altı devlet anaokulunda görev yapacak azınlık mensuplarının pilot uygulamaya geçilmeden önce seminere tabi tutulması konusunda anlaşıldığı duyuruldu.
Özetlemek gerekirse; azınlık çocuklarının anaokulu eğitimi, Eğitim Bakanlığı ile devlet okullarında görev yapan öğretmenlerin derneği arasında görüşüldü. Her iki taraf da kozlarını ortaya koydu, konuşuldu ve bir uzlaşma sağlandı. Uzlaşmanın ne kadar sağlıklı olduğunu önümüzdeki dönemde göreceğiz. Ancak burada çok büyük bir eksikliği, yanlışı vurgulamak gerekiyor.
Azınlık çocuklarının eğitimi konuşuluyor, kararlaştırılıyor fakat masada AZINLIK YOK! Bizim çocuklarımızın geleceği konuşuluyor, şekillendiriliyor fakat BİZ görünürlerde yokuz! Azınlık köylerinde faaliyet gösteren, azınlık çocuklarının eğitim dördüğü devlet anaokullarında hayata geçirilecek uygulama pazarlık konusu ediliyor ancak ne azınlık eğitimcisi, ne azınlık siyasetçisi, ne azınlık yerel yöneticisi, ne de bir başka temsilci bu masada yok. Bizim çocuklarımız için başkaları kendi aralarında müzakere ediyor. Fakat bu müzakerede BİZ yokuz. Hem yazık, hem ayıp!..
Önümüzdeki yıldan itibaren zorunlu anaokulu eğitimi iki yıla çıkartılıyor. Bugünkü durum değişmezse azınlık çocukları 4 yaşından itibaren iki yıl boyunca devlet anaokullarında sadece Yunanca eğitim görüp, Türkçe - Yunanca eğitim verecek azınlık okullarına gidecek. Tabii ki azınlık okullarına gitmeyi tercih edenler.
Zorunlu anaokulu eğitiminin iki yıla çıkartılmasını, Türkçe - Yunanca eğitim verecek azınlık anaokulları talebini, (halka, yani öğrenci velilerine de yaymak suretiyle) yeniden ve güçlü bir şekilde dile getirmek için fırsat olarak görmek gerekir.
9 Temmuz 2018 Pazartesi 14:52