03-04-2017
Göynüklü olayı ve yankıları
"İskeçe'nin Göynüklü köyündeki camide silahlar bulundu. Caminin imamı gözaltına alındı. İmamın mahkemeye çıkartılması bekleniyor."
Yunanistan ulusal medyasında 28 Mart Salı günü öğle saatlerinden itibaren çıkan haberler bu şekildeydi. Bu yayınlar radyo, televizyon, gazete ve internette yaklaşık 24 saat sürdü. 29 Mart sabahı Göynüklü imamı Sabri Emin Kahya'nın savcılıkta ifadesi alındıktan sonra suçüstü mahkemesine çıkartılmadan serbest bırakıldığını ise çok az medya kuruluşu verdi. Bu haberle Batı Trakya'da yaşayan Müslüman Türk Azınlığı'yla ilgili bir algının yaratılması kaçınılmaz oldu. Hem de önemli bir algı.
Atina'da veya Batı Trakya'dan uzak bir yerde yaşadığınızı düşünün. Ortadoğu'daki savaşların, mülteci ve göçmen sorununun ve DAEŞ terörünün her gün medyada yer aldığı bir dönemde böyle bir haberle karşılaştığını düşünün. Batı Trakya'da olağanüstü şeylerin olduğu hissine katılmamanız çok zor. İşte al sana algı operasyonu. Suni, sanal bir izlenim. Gerçek dışı bir algı.
Olayı ilk önce internet haberi olarak okuduk. Gerek ulusal, gerekse yerel medya kısa sürede Göynüklü Camii'ndeki olayı ilk sıralara taşıdı. Gerçekten de ilk duyunca insanı şok eden bir olay. İlk haberlerden sonra bölgede yaşayan insanlarla konuştuk, İskeçe'deki azınlık temsilcilerine ulaşmaya çalıştık, avukatlarla iletişim kurduk. Dakikalar ve saatler geçtikçe olay biraz daha açığa çıkıyor ve ayrıntılar belli olmaya başlıyordu.
Herşeyden önce silahların bulunduğu nokta çok ilginç. Silahlar derken de iki adet tabanca ile bir adet susturucu ve mermileri kastettiğimizi vurgulamak gerekir. "Silahlar minarede bulundu" diye okuyunca Göynüklü köyünü bildiğim için aklım yeni camide yapılan, ancak yarım kalan "normal" minareye gitti ilk olarak. Eski caminin, yani hala kullanılmakta olan caminin yanında bulunan etrafı açık, demir merdivenli "yükselti" şeklindeki iptidai minarede bulunduğunu duyunca çok şaşırdım. Zaten birinci sayfada da gördüğünüz fotoğrafa bakınca silahların olduğu çantanın bulunduğu yeri görünce eminin herkes şaşırır. Olay tabii ki çok ciddi. Zira yankısı çok büyük oldu. Ve tabii ki de koskoca bir toplum hakkında oluşan algı nedeniyle çok ciddi.
Salı gününden bu yana çok sayıda azınlık mensubuyla bu olayı konuştuk, değerlendirdik. Olay çok kısa sürede tüm toplumda konuşulmaya başlandı. Azınlık topyekün bir şekilde "Bu da ne?" şeklinde tepki verdi bu olaya. Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'ndaki kanı bu olayın provokasyon ve komplo olabileceği yönünde. Bu görüş çok ağırlıklı olarak hakim.
Birilerinin azınlığımızla ilgili bazı şeyleri "tezgahladığını" ve bu tezgaha silahları koyacak kadar ileri ve aynı zamanda tehlikeli boyuta varacağına inanmak istemiyorum. Silah, terör, şiddet, kargaşa gibi kavramlar, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'yla bugüne kadar yan yana gelmeyen ve getirilmeyen şeyler. Bunun da en büyük sebebi Batı Trakya Türklerinin demokrasi ve hukuktan ayrılmamasıdır. Yukarıda saydığımız "çirkin" kavramları azınlığımıza maletmeye çalışan bir gayret varsa eğer, bu gayret boşa çıkacaktır. Bu kesin.
Batı Trakya Türk Azınlığı her zaman aşırılıklardan, fanatikliklerden uzak durdu. Terör, şiddet gibi konular Batı Trakya Müslüman Türk Toplumunun çok uzağında. Irkçılık, yabancı düşmanlığı gibi kavramlar bizim toplumumuza maledilemeyecek şeyler. Fakat gelgelelim sanki birileri azınlığın bu kavramlardan uzak olmasından "rahatsız" oluyor. Azınlığa ve azınlık temsilcilerine, kurumlarına "ırkçı" yaftası yapıştırmak isteyen anlayış, azınlık kurumlarının ırkçılık karşıtlarıyla ortak hareket ettiğini, ırkçılık karşıtı gösterilere katıldığı zaman "rahatsız" oluyor. Sanki kurulan "oyun" bozuluyor. Teröre, şiddete karışmayan azınlığın "Biz terörden uzakız, terör nereden gelirse gelsin kınıyoruz" söylemi de aynı şekilde.
Göynüklü camiinin etrafı açık iptidai minaresinde bulunan iki adet tabanca ve bir adet susturucuyla ilgili olayın aydınlatılması ve hiçbir "susturucu"nun buna mani olmaması temennimizdir.
3 Nisan 2017 Pazartesi 15:20