13-02-2017
Eğitimi için yeni düzenleme ve yeni kemer sıkma önlemleri
Azınlık eğitimiyle ilgili bir yasa tasarısı daha meclise getirildi. Tasarı, Batı Trakya'daki azınlık ilkokullarında görev yapacak Türkçe öğretmenleriyle alakalı. Selanik Özel Pedagoji Akademisi kapatılırken, azınlığın talepleri dikkate alınıp onun yerine yeni bir fakülte açılsaydı beş yılı boşuna geçirmemiş olacaktık.
Aslında bölüm açıldı ama iş yarım kaldı. SÖPA'nın kapatılmasında sonra Selanik Üniversitesi bünyesinde bir bölüm açıldı. Ancak bölüm resmileştirilmedi. Samaras başbakanlığındaki hükümet döneminde Dedeağaç'ta bir bölümün açılması (Didaskalio) ve azınlık okullarında görev yapacak öğretmenlerin buradan çıkması öngörüldü. Azınlık okulunda Türkçe öğretmeni olmak isteyen gençlerimiz önce dört yıllık normal bir eğitim fakültesini bitirecek, sonra da Dedeağaç'ta oluşturulacak eğitim bölümüne gidecek. İki yıl da orada eğitim gördükten sonra hiç aksamadan okulları bitirmeleri halinde 6 yılda azınlık eğitiminde öğretmen olmak için gerekli diplomalara sahip olacaktı. Dört yıllık normal bir fakültede hiç Türkçe ders almadan mezun olacak. Sonra iki yıllık Didaskalio'da hem Türkçe hem Yunanca eğitim gördükten sonra "Türkçe öğretmeni" olacaktı. "Ama nasıl mümkün olur?" dediğinizi duyar gibiyim. Ben de aynı merak içerisindeydim uzun süre.
Azınlık kurumları ve azınlık temsilcileri topyekün bu Didaskalio projesine karşı çıktı, tepki gösterdi. Ancak tepkilere aldırış edilmeden bu "görev", yani Didaskalio'yu hayata geçirme görevi, Trakya Dimokrtios Üniversitesi'ne verildi. Üniversite yönetimi de bu amaçla çalışmalara başladı. Azınlık kurumlarıyla, milletvekilleriyle görüştü. Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği ve iki öğretmen derneğiyle görüştü. Azınlık kuruluşları ve temsilcileri Didaskalio'ya karşı olduklarını ve desteklemediklerini açıkladılar. Bu konuda neredeyse tüm azınlık kurumları açıklamalar yayınladılar. Didaskalio'nun yanlış olduğunu, onun yerine dört yıllık bir eğitim fakültesinin açılması gerektiğini ve azınlık gençlerinin burada eğitildikten sonra azınlık okullarında görevlendirilmesini istediklerini söylediler.
Meclis alt komisyonlarında görüşülerek, 9 Şubat Perşembe günü genel kurula getirilen yasa tasarısıyla, Selanik'teki Azınlık Eğitimi Bölümü'nün resmileştirilecek ve azınlık okullarında öğretmenlik yapacak gençleri yetiştirilme görevi verilecek. "Didaskalio"dan mahrum olan Trakya Dimokritos Üniversitesi, bu duruma tepki gösterip Eğitim Bakanı ve diğer yetkililere yönelik bir şikayetname hazırlayıp göderdi. Hatta sözkonusu yasanın geri çekilmesini ve Didaskalio'nun faaliyete geçmesini istedi. "Milli açıdan hassas bir bölgede bulunan Dimokritos Üniversitesi'nden bu görevin alınması yanlıştır" babında bir şikayet mektubu yazılmış. Üniversite yönetimi bu şekilde düşünebilir. Bir şey denemez. Olaylara bu şekilde bakabilir. Nitekim üniversitenin Batı Trakya'ya ve Türk azınlığı ilgilendiren konulara bugüne kadar "milli tehlike" ve "milli mesele" penceresinden baktığını biliyoruz, görüyoruz. Ancak mektupta, Didaskalio'nun hazırlanmasında azınlık kuruluşlarıyla görüşüldüğü ve azınlık kuruluşlarının bu projeye destek veriyormuş gibi bir izlenimin verilmesi yanlış. Zira, azınlık Didaskalio'ya destek vermedi. Azınlığın ne istediğini, eğitim alanında ne gibi taleplerinin olduğunu herkes çok iyi biliyor.
Azınlık kendini ilgilendiren meselelerde, hele hele "azınlık eğitimi" gibi bir konuda kendi görüşünün dikkate alınmasını istiyor. Başkalarının, azınlık için, fakat azınlığa rağmen karar verme ve uygulama dönemi ne zaman bitecek? Nasıl olabilir da, birileri veya bazı çevreler azınlık adına karar verebiliyor?
******
Yunanistan bir kez daha ya "kemer sıkma önlemleri" ya "Grexit" ikileminin eşiğinde. Memorandumlu yılların yedincisini yaşıyoruz. Hak edilmeyen "lüks yaşamın" bedelinin ödendiği sürecin yedinci yılındayız. Yedi yıldır ekonomik önlemler, işsizlik ve kriz hayatımızın en önemli parçası olmaya devam ediyor. Yedi yıldır değişmeyen gündemle yaşıyoruz; ekonomik kriz.
Birinci, ikinci derken, "memorandumları yırtacağım" diyen SİRİZA da üçüncü memorandumu imzalamak zorunda kaldı. Üstelik 2015 yazında referandumda büyük oranda "hayır" çıkmasına rağmen. En sert memorandum karştı parti olan SİRİZA bile, memorandumlu yönetime razı oldu.
Yunanistan için "ya yeni önlemler, ya da euro'dan çıkış" tehdidiyle yeni kemer sıkma önlemlerinin, korkulu rüya gibi ülkeyi meşgul ettiğini görüyoruz. Yedi yıl sonra dahi, kemer sıkma önlemlerine halkın ne kadar dayanacağı ve tahammül edeceğini veya edemeyeceğini hep birlikte göreceğiz.
13 Şubat 2017 Pazartesi 16:30