06-02-2017
Vasilakopulos...
Yorgos Vasilakopulos. Bu ismi çoğunuz belki ilk kez duydunuz. Bu zatı muhterem Yunanistan Basketbol Federasyonu Başkanı. Hafta içinde bir radyo istasyonuna basketbol kupa finaliyle ilgili bir açıklama yapıyor. Normalde bizim gibi, ülke kamuoyunun çok büyük bir kesiminin ruhunun bile duymayacağı bir açıklama olması gerekirken, hiç de öyle olmadı.
Bu yıl Yunanistan Basketbol Kupa Finali'nin İskeçe'de yapılması sözkonusuydu. Bu zatı muhterem radyoya yaptığı açıklamada fina karşılaşmasının İskeçe'de yapılmasından vazgeçtiklerini söyledi. Gerekçe olarak da; azınlığı göstermiş! Kupa finalinde mücadele edecek iki takım, yani Panathinaikos ile Aris taraftarlarının arasında çıkacak olaylara, azınlığın da karışmasından endişe ettiklerini söylemiş. "Azınlık olaylara karışır ve olaylar büyür, milli bir mesele halini almasından çekindik" demeye getirmiş. Federasyon başkanı, İskeçe'yi azınlığın varlığıyla ve azınlığı da şiddet olaylarıyla bağdaştırmış. Özetle; "İskeçe'de azınlık var. Azınlık varsa olay olabilir" anlayışı ve algısı.
Vasilakopulos'un bu açıklamalarından sonra deyim yerindeyse "kızılca kıyamet" koptu. Federasyon başkanı yaptığı bu açıklamayla gerek Batı Trakya Türk Azınlığı'nın, gerekse ülke genelinde çok sayıda kişi ve kurumun tepkisini çekti. Vasilakopulos'un açıklamaları azınlığı hem hedef gösteren, hem de itham eder nitelikte. Azınlığı, şiddetle, olaylarla, vandalizmle özdeşleştiren türden açıklamalar.
Vasilakopulos'un açıklamalarının ne kadar vahim olduğu üzerinde daha fazla durmayacağım. Yunanistan Basketbol Federasyonu Başkanı, belli ki final maçını İskeçe'ye veya ikinci ihtimal olarak Larisa'ya vermek istemiyor. Kendine göre sebepleri olabilir. Bu gerekçeler kendine göre haklı da olabilir. "Polisle toplantı yaptık. Güvenlik meselelerini görüştük ve İskeçe'de yapılmamasını kararlaştırdık." demiş. Bu işten "sıyrılmak" için de nasıl olsa İskeçe ve Batı Trakya sözkonusu olduğu için atmış ortaya azınlığı ve kendini "temize" çıkarmış. Nasıl olsa bölgeye, ülkeye ve devlete "sorun" yaratan bir azınlık var. Bölgede nasıl olsa sürekli "yasadışı" işler yapan, "kanunlara uymayan" hatta kendine "Türk" diyen ve herkes tarafından da böyle denilmesini isteyen bir azınlık var. Nasıl olsa burada "sözde azınlık dernekleri" , "sözde müftüler" var. Yani "kanunsuz" işler yapan ve hatta "milli tehlike" olan bir azınlık toplumu var. Bu nedenle at azınlığın üzerine rahat ol! Azınlık hakkında hakim düşünce, hakim kanı bu değil mi? Yıllarca bu izlenim verilmedi mi? Hala da bu izlenim verilmiyor mu? Ne yazık ki evet. Azınlık hakkında verilen "görüntü" bu. Ne yazık ki bu!...
İşte sayın Yorgos Vasilakopulos'un "İskeçe'de azınlığın olaylara karışmasından endişeliyiz" açıklamasının arka planı bu. Yaptığı "vahim" ve "tehlikeli" açıklamanın "gerekçesi" bu. Federasyon başkanının İskeçe'yi, Batı Trakya'yı, azınlığı ve şiddeti birbirine "bağlamasının" sebebi bu. Otomatik bir refleks gibi; "azınlık" ve "olay" yani "vukuat". Nasıl olsa kamuoyunun kolayca "yutabileceği" bir yem.
Ama gelgelelim bu kez öyle olmadı. Bu "vahim" açıklamalara sadece Batı Trakya Türkleri değil, neredeyse herkes tepki gösterdi. Bölgenin bir şiddet sarmalı içindeymiş gibi lanse edilmesi ve azınlığın da her an şiddet olayları yaratacakmış gibi gösterilmesi tepkileri çığ gibi büyüttü. İlk kez İskeçe'deki ve Batı Trakya'daki hem Türkler, hem Yunanlılar tepkilerini koydu bu olaya. Sözkonusu olay, bölgedeki iki unsurun, yani Türkler kadar Yunanlıların da sert tepkisine neden oldu. Bölgedeki iki unsurun da barış ve uyum içinde yaşamakta kararlı olduğunu, yalan yanlış, saçma iddialara karşı olduklarını gösterdi.
Yorgos Vasilakopulos denen zatı muhteremin söyledikleri yıllarca Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı hakkında yapılan yalan, yanlış, maksatlı propagandaların ürünüdür. Azınlığımızı "tehlike" , "tehdit" , "vucütta yabancı unsur" olarak göstermenin sonucudur. Azınlığın kimliğini elinden alma ve bu kimliği aldıktan sonra da kimlik mücadelesi yapan azınlık toplumuna "milli tehlike" yaftası yapıştırmanın bir sonucudur. Batı Trakya Türk Azınlığı hakkında yıllarca yürütülen politikanın bu ülkenin insanları üzerinde etkisinin bir sonucudur.
Ve bu "yanlış" politika gün gelir sadece azınlığa değil, burada yaşayan çoğunluğa da zarar verir. Bu "yanlış" ve "yalanlara" dayanan azınlıkla ilgili algı oluşturma çabası ve polikası gün gelir çoğunluğun yani bölgedeki Yunanlıların da tepkisini çeker. Birbinden farklılık arzeden sebeplerle olsa da böyle olur. Nitekim de bu kez öyle oldu. Bu nedenle zararın neresinden dönünürse kardır. Bizden söylemesi...
6 Şubat 2017 Pazartesi 19:15