28-03-2016
Brüksel'in ardından - Celal Bayar Lisesi
Avrupa Birliği'nin merkezi ve Belçika'nın başkenti Brüksel'ye yaşanan terör saldırıları, 21 yüzyılda dünyanın en büyük sorununun terör olduğunu bir kez daha hatırlattı. "Bir kez daha" diyorum çünkü dünyanın bunu anlaması, algılaması ve sindirebilmesi için Ortadoğu ülkelerinde onlarda hatta yüzlerce insanın yaşamına mal olan terör saldırıları ne yazık ki "yetmiyor." 34 kişinin ölümü ve çok sayıda insanın yaralandığı terör saldırılarının sonucunda Avrupa ve batı "kara kara" düşünmeye başladı. Bu insanlık dışı eylemlere tepki göstermek, kınamak, lanetlemek her insanın boynunun borcudur. Orada veya burada olsun, nerede olursa olsun bu tür terör saldırılarını kınama ve tepki gösterme konusunda "filtre" kullanamayız. Terör her yerde terördür. "Bizde" olunca kınıyoruz, "uzakta" olunca pek umursamıyoruz türünden bir tutum kabul edilemez.
Herşeyden önce bu tutum "insani" olamaz. Ne yazık ki Avrupa dışındaki teröre gereken tepkiyi ve hassasiyeti göstermekte zaafiyeti olan Avrupa, bu konuda bugüne kadar iyi bir sınav vermedi. Ortadoğu'daki iç savaşlara sadece "mülteci" penceresinden bakan Avrupa ve Avrupa Birliği, dünyanın en büyük sorununu doğuran bu bölgede, çözüme yönelik aktif bir rol alamadı.
Brüksel'deki saldırılar, daha önce Paris'te yapılan terör saldırılarıyla birlikte değerlendirilmesi gerekir. Bu salırılar yanıbaşındaki dramlara, sıkıntılara, krizleri gözlerini kapatarak kendini bir "huzur adası"nda tutabileceğini düşünen Avrupa Birliği'ne işin öyle olmadığını göstermesi gerekir. Yaşadıkları "cehennemden" kurtulmak ve daha iyi bir yaşama kavuşmak için ölümü göze alarak çoluk çocuk denizlere atlayan insanları buna iten "sebepler" nedir acaba? Sadece Avrupa'nın değil, tüm dünyanın bu sorunun cevabını arayıp bulması ve bunun gereğini yapması gerekir.
Brüksel'deki terör saldırıları son dönemde Avrupa'da yaşanan göçmen ve mülteci krizinde de yeni bir sürece girileceğini gösteriyor. Bir süredir göçmen ve mültecilere kapılarını kapatan ve kendini dünyanın sorunlarından izole etmeye çalışan Avrupa ülkelerinin bu duvarı daha da yükselteceği değerlendiriliyor. Bu durum, kötüye giden bölgemizi ve dünyamızı "iyiye" ve "doğruya" götürmez. Durumu iyice arapsaçına dönüştürür. İslamofobi'nin artması, ıkrçı akımların yükselişe geçmesi bu sürecin doğal sonuçları olarak kabul ediliyor ne yazık ki. Bu da çevresine duvarlar ören ve bu şekilde güvenliğini sağlayacağına inanan bir Avrupa'ya doğru gidiyoruz demektir. Kendi korkularına "yenilmeyen" yanıbaşındaki coğrafyada yaşanan iç savaşlara duyarsız kalmayan buradaki kan ve gözyaşını durdurmak için çalışan bir Avrupa zihniyetinin galip gelmesini umuyor ve diliyorum. Aksi halde kendi güvenliği için içine kapanan ve çevresine duvar ören Avrupa'nın güvenlik değil, daha fazla güvensizlik yaşaması muhtemeldir. Ülkemiz Yunanistan'ın da çevresine duvar ören Avrupa'nın dışında kalması da bir diğer olasılıktır. Bu konuda akıl ve mantığın yanısıra, demokrasi, hoşgörü ve empati duygularının Avrupa'daki devlet ve hükümetlerden çok kauoyundan yani Avrupa halklarından gelmesini beklemek galiba daha akıllıca olacak.
* * * * *
Gazetecinin işi haber yazmaktır. Haber peşinde koşmaktır. Yazdığım haberler arasında en çok zevk aldığım ve heyecanlandığım haberler gençlerin başarılarıdır. Bir şeyler yapmaya çalışan, bunun için gayret gösteren bir insanın ve özellikle de gencin hikayesini yazarken duyduğum heyecanı çok az yaşamışımdır.
64 yıllık bir ilim yuvası olan Batı Trakya Türklerinin ilk ortaöğretim kurumu Gümülcine Celal Bayar Azınlık Ortaokulu ve Lisesi son aylarda başarıdan başarıya koşuyor. Öğrencileri, kültür ve spor alanındaki yarışmalarda derecelere giriyor. Bu hafta gazetemize bu çocukların başarılarını taşıdık. Kendileriyle ve öğretmenleriyle konuştuk.
gençlerimizin elde ettiği başarıların tüm azınlık toplumunu nasıl pozitif yönde etkilediğini gördük. bir zamanlar kapanmanın eşiğinden dönen Celal Bayar Azınlık Lisesi, şimdi rekor sayıda öğrencisiyle başarıdan başarıya koşuyor. Ve bunun çok daha üzerine çıkma azim ve gayretinde olan insanların varlığını görmek, dünyamızın ve azınlık toplumunun içinde bulunduğu bu "karamsarlığa" karşı "ışık" tutuyor. Bu ışığın sönmeden büyümesi ve tüm toplumu sarması en büyük temennimdir. Bu başarılarıyla bizlere ve tüm topluma pozitif enerji ve iyimserlik pompalayan gençlerimizi ve onlara yol gösteren öğretmenlerini tebrik ediyorum.
28 Mart 2016 Pazartesi 17:31