05-01-2016
"Amaç"sız toplum...
Okuduğunuz yazı 2016 yılının ilk köşe yazım olacak. Ancak 2015'in son günü yani 31 Aralık Perşembe günü kaleme alındı. Geçen hafta geride bıraktığımız yılın bir değerlendirmesini yapmıştık. Ne yazık ki 2015 yılına dair yazabileceğimiz güzel ve umutlu şeyler pek yok. Umit ediyorum ki 2016 farklı bir yıl olur.
Batı Trakya Türk Azınlığı olarak yeni yılda azınlık olarak kendi özeleştirimizi yapmamız gerektiğine inanıyorum. Zira, mücadele azmi, kararlılığı ve performansı sorgulanır bir toplum haline geldik. Devletlerin ve toplumların hedefleri, amaçları vardır ve olması gerekir. Toplumlar ve devletler ancak bu şekilde zinde durabilirler ve kendilerini yenileyebilir ve dinamik olabilirler. Biz azınlık olarak yıllarca ayrımcılığa ve haksızlığa maruz kaldık ve kalıyoruz. Azınlık toplumuna yapılan baskılar ve ayrımcılıklar nedeniyle, azınlık insanının tüm alanlarda geri bırakılmış olması nedeniyle hala Avrupa Birliği'nin en geri kalmış bölgesiyiz. İşte bu nedenlerden dolayı Batı Trakya Türkü kendine bir hedef belirlemek ve o hedefe ulaşmak için çalışıyor, çabalıyor olması gerekir. Bu hedef de; elinden alınan ve bir türlü iade edilmeyen haklarına kavuşmak, vatandaşı olduğu ülkede eşit vatandaş olarak yaşamak, geri bırakılmışlıktan kurtulmak için kalkınmayı sağlayabilmek için uğraş vermektir. Yani; "Haksızlıklara ve ayrımcı politikalara DUR diyerek, kendi kimliği, kültürü ve değerleriyle yaşama hakkını elde etmek" olmalıdır toplumun hedefi. Ne yazık ki toplumsal "hedef" ve "amaç"tan çok kişisel kaygıların - hesapların ağır bastığı bir dönem yaşıyoruz. Bundan toplum olarak kurtulmak ve sıyrılmak zorundayız. Bu da ancak topluma "hedef" gösterebilmek, inanacağı ve uğrunda mücadele edebileceği "amaçları" benimsetebilmekle mümkündür.
Yaklaşık bir yıl önce iktidara gelen SİRİZA partisi, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı için de bir umuttu. Bu "umuttan" ve "beklentiden" bir miktar uçup gitse de, toplum hala umut besliyor. Azınlığın hala beklentileri var. Azınlık eğitimi, milli kimlik, müftülük, vakıflar, örgütlenme özgürlüğü, siyasi temsil, 19. madde gibi temel azınlık sorunlarında son 20 yılda bir ilerleme olmadığı gibi, SİRİZA iktidarında yani son bir yılda da bir gelişme olmadı. Herhangi bir adım atılmadı. "Bir yıl çok az bir süre" diyenler olabilir. Kısmen doğru da olabilir. Azınlık sorunlarıyla ilgili olarak olumlu emareler görememek bizleri karamsarlığa itse de, önümüzdeki dönemde bunun tersine dönmesinin mümkün olabileceğine inanıyorum.
Neden mümkün olabileceğini de açıklamak istiyorum. Sol, hatta radikal sol bir parti olan SİRİZA, aşırı sağcı ve aşırı milliyetçi Bağımsız Yunanlılar Partisi (ANEL) ile koalisyon kurdu. Özellikle demokratik haklar, göçmen politikası, insan ve azınlık hakları, dış politika gibi konularda birbiriyle zıt iki parti. Ancak buna rağmen hükümetin büyük ortağı SİRİZA, kendi politikası uyarınca savunduğu, desteklediği ve yüzde 5'lik parti olduğu dönemlerde de sahip olduğu prensipler gereğince iki konuyu meclise getirdi ve yasalaştırdı. İki konu da insan hak ve hürriyetleriyle alakalı. Birincisi yeni Yunan Vatandaşlık Yasası. Yeni yasaya göre Yunanistan'da doğan göçmen çocukları doğrudan Yunanistan vatandaşı olabilecek. İkinci konu ise eşcinsellere 'evlenme hakkı' veren yasa tasarısı. Farklı zamanlarda meclise getirilen her iki tasarı da başta SİRİZA olmak üzere diğer muhalefet partilerinin desteğiyle onaylandı ve yasalaştı. Her iki tasarıya da hükümet ortağı aşırı milliyetçi ANEL Partisi ve başkanı Panos Kammenos oy vermedi. Hatta eleştirdi. Ancak SİRİZA ve Başbakan Çipras, kararlılık gösterdi ve bu yasaları parlamentoda kabul ettirdi. Özellikle eşcinsellerle ilgili düzenlemede kilisenin tepkisine rağmen. Her iki tasarı da ekonomik krizle yatıp kalktığımız bir dönemde meclise geldi ve onaylandı.
Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nın meseleleri ve en başta azınlık eğitimi sorunu, hiç şüphesiz bir insan hakları sorunudur. 40 yıldan beri verilmeyen azınlık hakları, çözüme kavuşturulmayan azınlık problemleri, ülkenin demokrasi sorunudur. 2016 yılında azınlığımızın temel sorunlarının, yine azınlığın talepleri dikkate alınarak çözüme kavuşacak bir sürece girmesini ümit ediyorum. Hükümetin ve tabii ki SİRİZA ve Başbakan Aleksis Çipras'ın bunu sadece azınlık toplumuna değil, partisinin geçmişte savunduğu değerlerine, prensiplerine ve demokrasiye borçlu olduğuna inanıyorum.
Elbette bu olayın "armut piş ağzıma düş" misali olmayacağını biliyoruz. Hele hele toplumsal alanda hiçbir şey kendi kendine olmaz. Bunun için Batı Trakya Türk Toplumu'nun mücadele etmesi, bunu istemesi, talep etmesi gerekir. Bu da toplumun bir "hedef"e inanmasıyla, bu "hedef"e odaklanmasıyla olur. Çünkü hedefleri, amaçları olmayan bir toplum, "rastgele" yaşıyor demektir.