14-09-2015
20 Eylül seçimleri
Bu satırlar yazıldığında 20 Eylül'de yapılacak seçimlere 9 gün kalmıştı. Partiler aday listelerini açıkladı ve yarış resmen başladı. Fakat yarış çok daha öncesinden başlamıştı. Mayıs ayı ortalarına doğru erken seçim veya referandum konuşuluyordu. SİRİZA - ANEL hükümeti ilk önce referanduma karar verdi. Referandumda beklentilerin üzerinde bir "Hayır" sonucu çıktı.
Ancak referandumun yarattığı coşku ve heyecan iktidar partisinde çabuk söndü. Zira imzalanmak zorunda kalınan "memorandum" SİRİZA partisine ağır geldi. Partisinin bölündüğünü gören Çipras'ın da erken seçimden başka çaresi kalmamıştı aslında.
Ekonomik kriz ve memorandumlar, Yunanistan'ın siyasi hayatını belirlemeye devam ediyor. 2010 yılında başlayan bu süreç devam ediyor ve kolay kolay da sona ereceğe benzemiyor. Ekonomik kriz tabii ki Batı Trakya Türklerini de etkiledi ve etkiliyor. Ülke genelinde ekonomik ve eğitim düzeyi en düşük topluluklardan biri olan Batı Trakya Türkü, 1960 - 70'lerden sonra ikinci bir "Almanyacılığı" yaşıyor. Yani göçü yaşıyor. İşsizlikten adeta kırılan azınlık gençliği çareyi gurbet yollarını tutmakta buluyor mecburen. Almanya, Hollanda, Türkiye'ye giden gençlerimizin sayısı her geçen gün artıyor. Büyük çoğunluğu küçük çiftçi ve küçük esnaf olan azınlık insanı çok zor durumda. Diğer toplum kesimlerinin aksine ekonomik olarak ciddi bir birikimi olmayan azınlık insanı, sıkıntılı bir dönem geçiriyor. Bu sıkıntının daha da artmasından ve vahim bir hal almasından korkuyorum. Bunun için toplum olarak yakın gelecekte zor durumda olan insanlarımızın artabileceğini de dikkate alarak toplumsal yardımlaşma ve dayanışma yöntemlerini geliştirmeli ve arttırmalıyız.
Bir seçime daha; ekonominin ve krizin gölgesinde, etkisinde ve belirleyiciliğinde gidiyoruz. sabah akşam ekonomi ve kriz konuşuluyor. Bunun kadar doğal bir şey olamaz tabii ki. Başa oynayan partiler artık vatandaşık korkulu rüyası olan "memorandumları" iptal etmekten bahsetmiyor, bahsedemiyor. Bunun yerine "memorandumu kim daha iyi uygulayacak" tartışması yaşanıyor. Partiler, "memorandumu" veya partilerin tercih ettiği şekliyle "Programı ben daha iyi uygularım. Vatandaşı ben daha çok düşünüyorum. Programda iyileştirmeler yapacağım" türünden vaadlerde bulunuyor. Seçimlerde başa oynayan SİRİZA ile Yeni Demokrasi Partisi arasındaki ana tartışma konusu bu.
Batı Trakya'da ise seçimlerle ilgili olarak azınlık insanındaki başlıca duygu ümitsizlik. Ümitsizlik ve tepkiyle harmanlanmış bir karamsarlık sözkonusu. Gerek yaşam şartları ve ekonomik durum gerekse kangrene dönüşmüş "azınlık sorunları" alanında bir gelişme yaşanmaması artık toplumu yormuş durumda. Ekonomik kriz bütün ülkeyi ve tüm vatandaşları ilgilendiren bir konu olmakla birlikte, azınlık insanı bu durumdan en çok etkilenen kesimlerin başında geliyor. Ülke genelinde işsizlik oranının rekor üstüne rekor kırdığı bölge ve kesim Batı Trakya Müslüman Türk toplumundan başkası değil. Kişi başına düşen gelir anlamında da azınlık insanı en alt sıralarda.
Azınlık sorunları ise "açtırtma kutuyu, söyletme kötüyü" boyutunda. Yıllardır çözüme kavuşmayan, her yıl biraz daha artan, çetrefilleşen azınlık sorunları. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları uygulanmıyor, Lozan antlaşmasından doğan haklarımız verilmiyor, din, vicdan ve ibadet özgürlüğü hiçe sayılıyor, azınlığın müftülük ve vakıflar gibi kurumlarını devlet otoriter bir tavırla 'atamayla' idare ediyor, azınlık eğitimindeki sorunların çözüme kavuşmaması için özel bir çaba sarfediliyor. Tüm bunlar yapılırken azınlığı ilgilendiren konular azınlıkla görüşülmeden oldu - bittilerle ve "diyalog" süsü verilen yöntemlerle karar bağlanıyor.
Bu manzara yıllara sürüp gidiyor. Her şey bir yana sadece bir konuya değineceğim. On yıldan beri Gümülcine ve İskeçe'deki birer azınlık ortaokul - lisesinde sınıf ve bina yetersizliği sorunu yaşanıyor. Ve bu ciddi soruna yıllarca nihai bir çözüm getirilmiyor. Bunun yasalarla, yasal engellerle falan alakası yok. Hem de uzaktan yakından alakası yok. Bunun devletin azınlık eğitimine ve azınlığa bakış açısıyla, antidemokratik tutumuyla alakası var. Devlet, devletimiz ne yazık ki azınlık sorunlarını çözüme kavuşturmak istemiyor. İşte bugünlerde çocuklarımız yeni eğitim yılına başladı. Sınıflarına, okullarına gitti. Ama sorunlar bu yıl da devam etti.
Kangren olmuş "azınlık sorunları"nın bu seçim döneminde neredeyse hiç konuşulmadığını görüyorum. Azınlık sorunları hakkında siyasi partiler ve tabii ki adaylar bir şeyler söylemek durumundalar. Hangi sorunlar hakkında ne düşünüyorlar? Hangi sorunlar hakkında nasıl bir çözüm yolu düşünüyorlar?
Birçok azınlık seçmeninin sandığa gitmemeyi düşündüğünü görüyorum. Bu bir tepkinin dışa vurumu tabii ki. Ancak sandığa gitmemek ve oy kullanmamak kesinlikle bir çözüm değil. Batı Trakya Türk azınlığı olarak 20 Eylül seçimlerinde sandığa gitmeli ve azınlık mensubu milletvekillerimizi seçerek parlamentoya göndermeliyiz. Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının sesini, sorunlarını, çözüm önerilerini, taleplerini daha çok duyuracağı, kollektif olarak hareket edebileceği ve demokratik hak ve taleplerini dile getirebileceği bir dönemin olmasını ümit ediyorum. 20 Eylül seçimlerinin ve sonuçlarının hem ülkemiz hem de azınlığımız için hayırlı olmasını ümit ediyorum.
Unutmayalım; 20 Eylül Pazar günü sandık başına!
14 Eylül 2015 Pazartesi 14:18