24-08-2015
Erken seçim ve azınlık
Üçüncü memorandum, Yunanistan meclisinde daha önce yaşanmamış şiddette tartışmalar eşliğinde kabul edildi. daha önce kabul edilen ikinci memorandum gibi bu da tartışmaları ve kargaşayı beraberinde getirdi. İktidar partisi SİRİZA üçüncü memorandumla birlikte büyük bir değişime girdi. Adeta dönüşüm yaşadı. Memorandumlarla ve memorandum politikalarıyla savaşan SİRİZA, altı aylık iktidarının sonunda memorandumu savunma ve memorandumu meclisten geçirme noktasına geldi. Değişim, şartıların da zorlamasıyla çok hızlı bir şekilde gerçekleşti. Memorandumun mecliste kabul edilmesiyle iktidar partisindeki iç savaş iyice kızıştı.
Memorandumları iptal etme sözüyle iktidara gelen SİRİZA, ülkeye memorandum getiren parti haline geldi. Antimemorandumcu SİRİZA, gelişmelerin zorlamasıyla da olsa memorandumcu partiler kervanına katılmış oldu.
Üçüncü memorandum SİRİZA'nın bölünmesine neden oldu. Panayotis Lafazanis başkanlığındaki memorandum karşıtı 'Sol Platform' yeni parti kurma çalışmalarını başlattı. SİRİZA'nın seçtirdiği meclis başkanı Zoi Konstandopulu ise partisinin ve hükümetin en büyük "düşmanı" haline geldi.
Onaylanan memorandum Yunanistan siyasetinde bir kuralın da yerleşmesine vesile oldu: "Memoradum partileri böler" şeklinde özetleyebiliriz bu "kuralı".
İlk iki memorandum 40 yıllık PASOK ve YDP'yi böldü. 40 yıl ülkeyi dönüşümlü olarak yöneten iki büyük partiden yeni parti ve particikler çıktı. İki büyük partiden PASOK seçim barajıyla mücadele eden parti konumuna geldi. ilk iki memorandumları getiren hükümetlerin küçük ortakları olan LAOS ve DİMAR partileri ise "buharlaştı". Üçüncü memorandum hükümetinin küçük ortağı ANEL'in akıbetini ise hep birlikte göreceğiz.
İlk iki memoranduma en sert eleştirileri getiren SİRİZA, üçüncü memorandumu hayata geçirince o da bölünme sürecine girdi. Son memorandum oylamada SİRİZA 40'ın üzerinde fire verdi. 'Sol Platfom' ve Lafazanis ile parti yönetimi ve başbakan Çipras arasındaki çekişme kavgaya dönüştü. Lafazanis ve ekibinin partilerinden istifa etmeleri ve yeni parti kurulması için gün sayılıyor dersek yanlış olmaz. "İlk kez sol hükümeti solcu millevekilleri düşürdü" suçlamasıyla karşı karşıya olan muhalifler ise SİRİZA'nın memorandumu getirerek, ilkelerinden ve programından vazgeçtiğini savunuyor.
Bu satırlar yazıldığı saatlerde Yunanistan'ın 20 Eylül'de bir erken seçime gideceği açıklandı. Günlerdir beklenen erken seçin haberi 20 Ağustos Perşembe günü belli oldu. Bu kez ülkenin durumu değil, iktidar partisinin yaşadığı iç çekişmeler bir erken seçim getirdi. Ülke 7 ay içinde üçüncü kez sandığa gidecek. Ocak sonunda yapılan erken seçimden sonra Haziran başında referandum ve şimdi Eylül ayında ise yeniden sandığa gideceğiz.
Hiç şüphesiz eski SİRİZA'dan bahsetmek mümkün değil. Memorandumu kabul eden ve mecliste onaylatan SİRİZA elbette ki söylemleri ve savundukları ve daha da önemlisi uyguladıklarıyla artık bir mutasyona uğramıştır. Zira, başbakan Çipras'ın memorandum onaylamayacaklarına dair sayısız konuşması ve beyanatı var. Bu noktadan sonra Yunanistan'da yeni bir siyasi yapılanmadan sözetmek gerekir. Ülkede orta sol, oran olarak hemen hemen her zaman en büyük siyasi güç olmuştur. Bunu uzun yıllar boyunca PASOK temsil etti. şu anda eski PASOK'un rolü için en güçlü aday SİRİZA partisidir. Muhalif ve nispeten keskin söylemleriyle tanıdığımız eski SİRİZA'nın konumuna ise Lafazanis'in (veya Sol Platform'un) partisi aday. Onlar da referandumdaki yüzde 62'lik HAYIR oylarına hedeflenecekler. Memoranduma karşı savaş en belirgin söylemleri olacak. "Asıl SİRİZA biziz" diyecekler. Neyin nasıl olacağını önümüzdeki gün ve haftalarda göreceğiz.
Son yıllarda alışılageldiği üzere yine kısa bir seçim dönemi olacak. Bu seçimler liste usulüyle yapılacak. Tabii ki Batı Trakya Türk Azınlığı'nın ne yapacağı, ne yapması gerektiği, nasıl hareket etmesi gerektiği de önemli. herşeyden önemlisi azınlığın artık seçimlerde bir strateji benimsemesi ve bir hedef belirlemesidir. Azınlık ne yapmak istiyor? Hedefi ve amacı var mı? Atina'ya neyi duyurmak istiyor? Hangi sorunların acilen çözümünü talep ediyor? Azınlığın seçimden ve seçim sonrasından beklentisi nedir? Bir beklentisi var mıdır? Varsa bu beklenti nedir? Bunu gerçekleştirmek için nasıl bir yol izlemelidir? Seçeceği milletvekilleri bu hedefe veya hedeflere tek başlarına mı yürüyecektir? Azınlığımız bunları tartışmalı ve kendine bir yol çizmelidir. Unutmamak gerekir ki; en kötü plan bile plansızlıktan iyidir.
24 Ağustos 2015 Pazartesi 14:17