21-06-2015
GREXİT ve KURA
Ülke gündemi "GREXIT olur mu, olmaz mı?" sorusuna düğümlendi. Şubat ayında Yunanistan ile Troyka yeni adıyla "Kurumlar" arasında varılan ve dört ay uzatılan programın sonuna geldik. Sözkonusu program Haziran sonunda bitiyor. Dört ay boyunca Avrupa ile yapılan müzakelerde anlaşma sağlanamadı. Anlaşma olmayınca da Yunanistan büyük kredi dilimlerini, yani yüklü miktarda yardım alamadı. Yunanistan'ın nefes alıp verebilmesine yetecek kadar parayı Avrupa damlayla verdi.
Ve geldik bu pazarlığın sonuna. Eğer "Hadi bunu bir - iki ay daha uzatalım" denmezse "ya tamam, ya devam" noktasındayız. Son günlerde müzakelerin tıkandığı ve ilerleme olmadığı yönündeki haber ve yorumlar ağırlıkta. "Troyka - Kurumlar" yeni kemer sıkma önlemlerini hayata geçirin diye bastırıyor, Yunan hükümeti ve Başbakan da buna direniyor. Son günlerde ise Yunanistan'ın ay sonunda IMF'ye olan borç dilimini ödememesinin "iflas" anlamına geleceği dillendiriliyor yabancı yetkililer tarafından.
Ekonomik kriz ve müzakereler cephesinde durum hem gergin, hem belirsiz. Başbakan Aleksis Çipras, bir anlamda arabuluculuk için hafta içinde Atina'ya gelen Avrusturya Başbakanı'nın ziyareti sırasında yaptığı açıklamada; halkı daha da büyük bir kuyuya atacak kemer sıkma politikalarında ısrar edilirse büyük bir "HAYIR (OHİ)" demeye kararlı olduklarını söyledi. Bu aslında şu anlama geliyor: "Eğer Troyka veya Kurumlar bizi köşeye sıkıştırmayı yeğler ve emekli maaşlarını aşağıya çekme ve benzeri önlemler almamızda diredirlerse biz bu uzlaşmada yokuz."
Bu da Yunanistan'ın Euro para biriminden çıkmasına yol açacak bir yolu işaret ediyor. Yani Grexit. Korkulan gerçekleştir ve Yunanistan euro'dan çıkmak zorunda kalırsa nasıl şartlarda olacağımızı ve üç ay sonrasını tahmin etmek hiç kolay olmayacak. Yunanistan halkı Başbakanı bu direnişinde destekliyor. Fakat ortak para biriminden çıkmak durumunda kalınırsa ve bu tercih edilirse bu desteğin ne kadar süreceğini ve sonrasındaki gelişmeleri kestirmek çok zor. Yunanistan siyasileri Grexit'in kendi ülkelerinden çok Avrupa Birliği'ne daha pahalıya mal olacağına inanıyorlar. Ve bu karta oynuyorlar. Tutar mı, tutmaz mı bilemiyoruz. Eğer euro'dan çıkış görünür de bu ihtimal hayata geçecek gibi olursa o zaman bir seçim veya referandumdan tetrardan bahstemeye başlanacağı büyük olasılık.
******
Tabii hayat sadece Troyka ile yapılan pazarlık veya kavgalardan ibaret değil. Bir gözümüz ve kulağımız müzakere ve Grexit ihtimalindeyken, diğeri de "bizim" meselelerde. Bir haftadır Batı Trakya Türk Azınlığı, iki azınlık ortaokulundaki kayıt ve olası "kura" olayını takip ediyor. Bağımsız Yunanlılar Partisi'nin (ANEL) isteği üzerine Doğu Makedonya Trakya Eyaleti Eğitim Müdürlüğü görevine getirilen Dedeağaçlı Panayotis Keramaris, tayininden sonra azınlık eğitimiyle ilgili olarak yaptığı açıklamalarda özetle "kanun ne diyorsa ben onu uygulayacağım" demişti. Şimdi de iki azınlık ortaokuluna çok talep olursa kuranın uygulanacağı söyleniyor. Kura uygulaması 1996 yılındaki bir bakanlık kararına dayanıyor. Ancak bu uygulama 1999 yılından bu yana uygulanmıyor. Kaydını yaptıran tüm öğrenciler, ya iki azınlık ortaokuluna ek sınıf yaptırarak, ya sınıflara birkaç öğrenci fazla konarak, veya başka bir çare bularak bir şekilde alındı.
Ancak, azınlığın yıllarca dile getirdiği yeni azınlık ortaokulları veya mevcut azınlık ortaokul - liselerinin bina sorunu çözüme kavuşturulsaydı, bugün bunları konuşmayacaktık, kuradan da bahsetmeyecektik. Ancak diğer konularda olduğu gibi azınlık eğitimi konusunda azınlığın haklı taleplerine kulak tıkayan bir yönetim ve sonrasında mağdur olan azınlık insanı, azınlık toplumu. Ne yazık ki fotoğraf bu.
Tekrar edelim; azınlık eğitimi, azınlığın kazanılmış bir hakkıdır. Uluslararası hukukun tanıdığı bir haktır. Eğer azınlık mensubu öğrenci, Türkçe ve Yunanca eğitim veren azınlık okulunda okumak istiyorsa devlet bunu sağlamak zorundadır. Eğer sağlamıyor veya sağlayamıyorsa eksiklik, yanlışlık var demektir. Hatta azınlık insanının eğitim hakkı ihlali var demektir.
Devlet, zorunlu eğitimin tüm aşamalarında azınlığa, "azınlık eğitimi" imkanı sunmak durumundadır. Anaokulu, ilkokul ve ortaokul süreçlerinde yani 10 yıllık zorunlu eğitim sürecinde devletin "azınlık okulu" imkanını sunma zorunluluğu vardır. Zira, azınlık eğitimi, azınlığımızın kazanılmış - tanınmış hakkıdır ve engellenemez. Demokrasi ve hukuk bunu emrediyor. Yetkililerin ve devletin bu hassasiyetleri dikkate alarak karar alacağına ve uygulamaları buna göre hayata geçireceğine inanmak istiyorum. Aksi takdirde Batı Trakya Türk Azınlığı'nın kurum ve temsilcileri gereken mücadeleyi vermekle mükelleftirler. Gereken kararlılığı ortaya koymak durumundadırlar. Zira istediği, arzu ettiği okula gidemeyen, birileri yüzüne karşı "Bak çocuk sen bu okula alınmıyorsun" denen bir çocuğun gözyaşı, bizim peşimizi ölene kadar bırakmaz!
21 Haziran 2015 Pazar 15:54