Anasayfa
08-06-2015
Haziran ayı...
Ülkedeki bekleyiş devam ediyor. 25 Ocak erken seçimlerinde başlayan bekleyiş sürüyor. "Memorandumları tarihe gömmek" ümitleriyle ve seçmenin büyük desteğiyle iktidara gelen SİRİZA'nın hiç şüphesiz toplumda yarattığı bir beklenti oluştu. Hükümetin ilk günlerinde halkta oluşan olumlu beklenti ve umutlar, haftalar ilerledikçe yavaş yavaş sönmeye başladı. Günler geçtikçe, yeni hükümetle Avrupalı yetkililer ve eski adıyla "Troyka" yeni adıyla "Kurumlar" ile yapılan görüşmeler arttıkça ümitler dağılmaya başladı. Hükümetin ve özellikle başbakan Aleksis Çipras'ın Avrupa ve "Kurumlar" karşısında "dik durmaya" çalışması halkın, seçmenin takdirini topladı ve önemli ölçüde toplamaya da devam ediyor. Yunan halkı Avrupa'ya, IMF'ye direnen, teslim olmayan bir başbakan görmekten hoşnut.

Ancak bu durumun da, bu direnmenin de bir "son kullanma tarihi" var gibi görünüyor. Unutmayalım ki Şubat ayında biten destek programı dört ay uzatılarak, Haziran sonuna ertelenmişti. Bu dört aylık süre içinde Yunanistan ile Avrupa Birliği ve IMF arasında müzakereler, pazarlıklar sonuçlanıp yeni bir programın temelleri atılacaktı. En azından beklenti ve planlama bu şekildeydi. Bu süre içinde de Yunanistan'ın ihtiyaç duyduğu nakit para, tabiri caizse damlama sulama sistemi ile verildi. Şu anda bu sürenin sonuna gelmek üzereyiz. Bugün anlaşma sağlanabilir, yarın anlaşma sağlanır haberleriyle dört ay geçmek üzere. Yunanistan ve yeni hükümet bu süre içinde nakit sıkıntısı çektiği için belediye ve eyaletlerin kaynaklarından yararlanmak zorunda kaldı. Geride bıraktığımız dört aylık süre içinde müzakerelerde somut bir ilerleme olmadı. Avrupa Birliği ve IMF geri adım atmazken, SİRİZA - ANEL hükümeti de seçim programını uygulamamakla karşı karşıya.

Karşılıklı zıtlaşma, bazen restleşme ve bazen "uzlaşıyoruz" haberleriyle bugüne geldik. Gelinen noktada durum son derece ciddi ve kritik. Son haftalarda Avrupalı yetkililerin açıklamalarına bakınca Yunanistan konusunda uzlaşmanın - anlaşmanın oldukça uzak olduğu anlaşılıyor. Yunan hükümet yetkilileri ise müzakelerde ilerleme kaydedildiğini ve anlaşmaya yakın oldukları imajını veriyorlar. Ortada bir çelişkinin olduğu kesin. Tahimin Haziran sonuna yaklaştıkça bu durum netleşecek. Ancak hafta içinde Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker'in, Başakan Çipras'ı görüşmek için Brüksel'e davet etmesi hem durumun ciddiyetini, hem sorunun boyutunu hem de zamanın daraldığını anlamak açısından önemliydi. Bu gelişme zaten son haftalarda artan Grexit dedikodularını bir miktar daha arttırdı. Avrupa basınının bir kısmına göre Juncker, Çipras'a deklerasyon verdi. Bazı çevreler bu durumu "Ya bu önlemleri alırsınız ya da sonuçlarına katlanırsınız" şeklinde yorumlandı. Ancak daha soğuk kanlı yorumlar da var.

Görüşmenin içeriğine ilişkin basında çıkan haberlere göre AB, Yunanistan'dan yeni kemer sıkma önlemleri almasını istiyor. Bu haberlere göre, Yunanistan'dan 3 milyar euro'luk önlem alması isteniyor. Örneğin düşük emekli maaşı alanlara verilen EKAS ödeneğinin kesilmesi isteniyor. Yunanistan'dan istenen önlem paketinde buna benzer başka şeyler de var. Yani Avrupa, Yunanistan'dan kemer sıkma politikasına devam etmesini istiyor. SİRİZA ise bırakın yeni ekonomik önlem paketlerini uygulamayı, eski kemer sıkma politikalarını kaldırmak üzere iktidara gelmişti.

Ancak ülke son derece zor bir durumda. Zaman daralıyor ve manevra yapabilmek için imkan yok. Bu durumda en kötü senaryo ise istenmeyen önlem paketini kabul etmek zorunda kalmak. İflastan ve Avrupa Birliği ortak para birimi Euro'dan çıkmamak için hükümet "acı reçeteyi" kabul etmek zorunda kalabilir. Ancak bu durumda bile ülkemizdeki siyasi gelişmelerin yeni bir döneme gireceği ve kazanın yeniden kaynamaya başlayacağını tahmin etmek zor değil. Zira, SİRİZA partisi içinde yeni kemer sıkma politikalarını kabul etmeyen, gerekirse Euro'dan çıkmayı da göze alan bir kesim oluştu. Başbakan Çipras şimdilik durmu "idare ediyor". İplerin gerilmesi halinde parti içinde farklı yorumların yüksek sesle dillendirileceğini herkes biliyor. Hatta AB'nin yeni önlem paketine mecliste oy vermeyecek olan SİRİZA'lı milletvekillerinin de olduğu söyleniyor.

Geçtiğimiz günlerde IMF'ye Yunanistan temsilcisi olarak atanmak istenen Elena Panariti ismine SİRİZA içinden gösterilen tepkileri görünce yukarıda anlatmaya çalıştığımız daha iyi anlaşılacaktır. Zira, eski PASOK milletvekili ve Yorgo Papandreu'nun siyasete kazandırdığı, şimdilerde SİRİZA'lı Elena Panariti'nin IMF temsilcisi olarak atanması parti içinde adeta deprem yaşanmasına neden oldu. Panariti'nin SİRİZA'nın idealleriyle örtüşmediğini düşünen millvekilleri ve parti kurmaylarının tepkileri üzerine sözkonusu atama durduruldu.

Burada bir antiparantez açıp bir noktaya değinmek doğru olur. "Panariti" olayı bize Batı Trakya Türk Azınlığı'nı ilgilendiren atama, karar ve uygulamalarla ilgili olarak da bir ipucu vermesi açısından önemliydi kanısındayım.
Sonuç itibarıyle Haziran ayı Yunanistan'ın geleceği açısından önemli gelişmelere ve kararlara gebe. Hükümetin ve Avrupa Birliği'nin alacağı kararlar hepimizin geleceği açısından hayati öneme sahip olacak. Ümit edelim de doğru kararlar alınsın...

8 Haziran 2015 Pazartesi 14:15

Diğer yazılar >