07-04-2015
Umut ve Uyum...
Yunanistan'da gündem değişmiyor. Son beş yılın gündemi tabii ki; ekonomi. Arada, eski bakanlardan Akis Çohacopulos'un eşi Viki Stamati'nin cezaevinden firar etmesi gibi olaylar bir veya birkaç günlüğüne gündemi geçici olarak işgal etse de, ülkenin asıl gündemi ekonomi ve kemer sıkma politikaları.
İki aydır bütün bir ülke "ya sabır" çekip Yunan hükümetiyle, Avrupa Birliği'nin bir program üzerinde anlaşmasını ve herkesin çok beklediği kemer sıkma operasyonunun biraz hafiflemesini bekliyor. Tabii bu öyle kolay bir mesele değil. Zira Yunanistan için çizilmiş bir yol ve benimsenmiş bir program var. Öte yandan ülkenin gidişatını eline almış ve "umut geliyor" diye iktidara yürümüş olan bir hükümet var. Yeni hükümet yarattığı beklentinin de farkında.
Yunanistan ile Avrupa Birliği arasında yapılan bir müzakere var. bu müzakerede bir tarafın "yenmesi" beklenmemeli. Adı üstündü "müzakere". Ve müzakere her zaman karşılıklı olarak pazarlık yöntemiyle yapılır. Evet, müzakereden yüzde yüz kârlı bir şekilde çıkmak mümkün değil belki ama, Yunanistan'ın pek geri adım atacak mecali kalmadı.
Müzakere veya pazarlık uzadıkça ülkedeki durum da vahim bir hal alıyor. Herşeyden önce "yorucu" bir süreç yaşıyoruz. Bu sürecin daha ne kadar devam edeceği belli değil. Kimileri bu belirsizliğin en az bir ay daha devam edeceğini söylerken, bu süreyi iki hatta üç aya çıkartanlar da var. Evet, Avrupa'yla girişilen müzakereler çok uzadı. Bu konuda gelen haberler de çoğu kez birbiriyle çelişiyor. Avrupa kaynaklı haberlere bakınca Yunanistan'ın üzerine düşen reformları (yani kemer sıkma politikalarını) yerine getirmesi gerektiğine dair haberler ağır basıyor. Yunanistan ve özellikle de hükümet kaynaklı haber ve açıklamalara bakınca da "müzakerelerin olumlu seyrettiği" ve "anlaşmanın sağlanmasının çok yakın olduğu" iddia ediliyor. Gerçek galiba ikisinin ortasında bir yerlerde.
İşin uzadıkça uzaması, hükümet içindeki "uyum"a da olumsuz yansıyor. Meclis başkanının neden olduğu ilginç durumlara girmek istemiyorum. Ancak hükümet içinde hatta SİRİZA partisine mensup bakanların yaptığı açıklamalara değinmek istiyorum. Hafta içinde İçişleri Bakanı Nikos Vuçis, Avrupa'nın Yunansitan'a yardım taksidini vermemesi durumunda, hükümetin maaşları ve emekli aylıklarını ödemeyi tercih edeceğini ve Uluslararası Para Fonu'na 450 milyon euroluk borcunu vaktinde ödeyemeyeceğini söyledi.
Öte yandan Çalışma Bakanı Panos Skurletis bir gazeyete yaptığı açıklamada; "Eğer Yunanistan önümüzdeki 10 gün içinde para almazsa, üzgünüm ama o zaman Avrupalı müttefiklerimiz Yunanistan'ı öldürme kararı almış sayılacak" dedi.
Bu açıklamalardan birkaç saat sonra Hükümet Sözcüsü Gavriil Sakelaridis, "Yunansitan'ın 9 Nisan'da Uluslararası Para Fonu'na karşı yükümlülüklerini yerine getirmeme gibi bir olasılık yok" açıklamasında bulundu. Yani Hükümet Sözcüsü ve dolaylı olarak Başbakan "Paniğe gerek yok, borcumuzu vaktinde ödeyeceğiz." mesajı verdi.
Neyse ki Maliye Bakanı Varufakis'in ilk dönemdeki hızlı açıklamaları biraz hızını kesti.
Vatandaş, ekonomi cephesinden olumlu bir haber, umut verici bir gelişme bekliyor. Tabii bu, ağırlıklı olarak hükümet ile Avrupa arasında yürütülen müzakerelerden elde edilecek neticeye bağlı.
Hükümet içinde "çeşitlilik" sadece ekonomi konularında değil. Özellikle güvenlik ve enerji konularında da farklı açıklamalar yaşanıyor. Örneğin, Başbakanlık "iktidar karşıtları"nın meclis bahçesine ani baskın ve eylemini kınarken, meclis başkanı bunu "vatandaşların barışçıl eylemi" olarak nitelendiriyor.
Öte yandan geçen hafta Savunma Bakanı Kammenos'un ABD ziyareti sırasında "Gelin Ege'deki hidrokarbon rezervlerini paylaşalım" önerisiyle ilgili haber ve yorumlara göre, sadece Avrupa'da değil, hükümet içinde de muhalefet içinde de şaşkınlıkla karşılandı. Hatta bu öneriden Başbakan Çipras'ın da rahatsız olduğu yazıldı. SİRİZA'da birçoğunun rahatsız olduğu gibi. Ancak, AB ile müzakeler sürerken ve hükümetin en öncelikli meselesi olan ekonomideki belirsizlik henüz dağılmamışken "tepkiler" ve "görüş ayrılıkları" şimdilik "kısık" sesle dile getiriliyor. Tabiri caizse; "üzeri örtülüyor".
Hükümetin koordinasyonundan sorumlu bakanı ve tecrübeli politikacı Alekos Flamburaris'e oldukça büyük iş düşecek anlaşılan. Bunlar aslında yıllarca sadece muhalefet yapmış ve hiç yönetim tecrübesi olmayan bir kadro için normal karşılanabilir. Fakat zamanla bu sorunların ortadan kalkması gerekir. Hükümet, Avrupa Birliği'yle müzakerelerin mutlu sona kavuşması için çalışmanın dışında iki konuyu canlı tutmak zorunda; halkta yaratılan ve zaman zaman kaybolmaya yüz tutan "umut" ve sorun yaşanan "uyum".