Anasayfa
03-03-2020
"Çoğunluk CAN, azınlık PATLICAN mı?"
Batı Trakya Türkleri olarak bu ülkede "ikinci sınıf vatandaş" muamelesi görmeye alıştık dersek abartmış olmayız. Bunun son örneğini birkaç gün önce Gümülcine'de ülkemizin Başbakanı Kiriakos Miçotakis'in ziyaretinde yaşadık.

Yunanistan ile Bulgaristan arasında Yüksek İşbirliği Konseyi toplantısının altıncısı yapıldı. Bu kez toplantının adresi Batı Trakya bölgesindeki Dedeağaç şehri oldu. İki ülke hükümetlerindeki bakanların ve başbakanların katılımıyla yapılan toplantıdan bir gün önce bu buluşmayı fırsat bilen Miçotakis, bölgede bazı temaslarda ve ziyaretlerde bulundu. Miçotakis ve beraberindekiler bu çerçevede Rodop ilini ziyaret etti. Ziyaret 25 Şubat Salı günü gerçekleşti. Atina'dan Dedeağaç havaalanına gelen Başbakan önce Şapçı'da bir fabrikayı ziyaret etti. Önceden "azınlık köylerini de ziyaret edecek" duyumlarının gerçekleşmeyeceği program açıklanınca anlaşıldı. Başbakan Miçotakis, Gümülcine'de Esnaf ve Sanatkarlar Odası'na davet edilen oda başkanları, meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle ağırlıklı olarak bölge ekonomisini ve bölgemizin sorunlarını görüştü. Bölgedeki temsilcilerin sorunlarını, taleplerini ve beklentilerini dinledi.

Ancaaak! Bu toplantıda Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı yoktu. Azınlık insanı bu buluşmada ve bu toplantıda yok sayıldı. Başbakanın katılımıyla yapılan toplantıya davet edilen 18 sivil toplum kuruluşu başkanı ve yöneticisi arasında bir tek azınlık mensubu bile yoktu. Toplantıya azınlık mensubu olup da katılan yerel yöneticilere de söz verilmedi veya onlar söz hakkı istemedi.
Ziyaretin gerçekleştiği Rodop ili, Batı Trakya bölgesinin ve Doğu Makedonya - Trakya Eyaleti'nin merkezi. Nüfusun yarısı Müslüman Türk toplumundan meydana geliyor. Kırk yılın başında Başbakan geliyor ve toplantıya azınlık kurumları davet edilmiyor. Azınlık üyesi bir kurum veya kuruluş başkanının söz alıp da azınlığın yaşadığı ekonomik, sosyal, kültürel, eğitim veya diğer sorunları dile getirmesi için bir imkan sağlanmıyor.

Başbakanın bölgenin sorunlarını dinlediği, talepleri aldığı bir toplantıya azınlık kurumlarının da davet edilmesi "unutulmuş" veya "ihmal" edilmiş ise bunun "makul" karşılanması mümkün değil. "İnsanlık halidir, olur böyle şeyler" diyerek "geçiştirilmesi" imkansız bir şey. Yok eğer sözkonusu olan azınlığın bilerek ve kasten "görmezden gelinmesi" ise o zaman bunun "özrü" de, "telafisi" de olamaz. Bu durumda bu düpedüz ayrımcılıktır, ikinci sınıf vatandaş muamelesidir. Ki; kimliği her fırsatta inkar edilen Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu bunu asla hak etmemektedir.

Azınlığın yaşadığı sorunların duyulmasından, azınlığın taleplerinden ve beklentilerinden korkanlar mı var? Eğer yoksa o zaman azınlık neden orada yoktu? Acaba bu Yeni Demokrasi Partisi'nin yerel örgütünün bir tercihi miydi? Başbakanın kendi fikri miydi? Bölgedeki siyasetçilerin bir düşüncesi miydi? Ya da tamamen "ihmal" miydi?

Geçelim diğer konuya. Son dönemde dikkati çeken bir nokta var. Devlet yetkilileri bölgemizi ziyaret ettiklerinde (bazen bölgemiz dışında da) Batı Trakya'daki azınlığın kimliğiyle ilgili açıklama yapma ihtiyacı hissediyor. Bunun son iki örneği Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos ve Başbakan Kiriakos Miçotakis. Pavlopulos'un azınlığımızın kimliğiyle ilgili açıklamalarını ve sonrasında gelen tepkileri hatırlayacaksınız. Sayın Başbakan da Salı günü Rodop Esnaf ve Sanatkarlar Odası'ndaki konuşmasının sonunda sözü azınlığın kimliğine getirdi. "Bölgede Müslüman ve Hıristiyanların barış ve uyum içinde yaşamalarının örnek teşkil ettiğini" ifade ettikten sonra konu azınlığın statüsüne geldi. Başbakan, Gümülcine metropolitinin ifadeleri üzerine konuya değinmek istediğini söyledikten sonra azınlığın statüsünün ve haklarının Lozan antlaşması ve Yunanistan yasalarınca belirlendiğini vurguladı. İki saati aşkın bir süre devam eden toplantıyı takip eden bir gazeteci olarak Başbakanın bunu özellikle vurgulama ihtiyacı hissettiğini söyleyebilirim. Başbakan, geçtiğimiz günlerde bölgeyi ziyaret eden Cumhurbaşkanının kimliğimizle ilgili ifadelerini biraz daha yumuşak ve biraz da dolaylı olarak dile getirme ihtiyacı hissetti. Devlet adamlarının bölgemizi ziyaretlerinde azınlığımızla ilgili olarak "kimlik" vurgusu yapmak istemeleri oldukça manidar. Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı, kendi milli kimliği ve kimlik bilinci konusunda söylemesi gerektiğini söyledi. Azınlık insanına kimlik biçme ve bu sözde kimliği empoze etme gayretlerine son verilmesi, herkesin ve özellikle de ülkemizin çıkarınadır.

Azınlık insanı olarak hergün bölgemizi ziyaret etme lüksüne sahip olmayan Başbakanın ziyaretinde azınlığın kimliği ve statüsüyle ilgili hatırlatmaların yerine, azınlığın yaşadığı sorunlar, bu sorunların çözüme kavuşturulması için öneriler ve azınlığın beklentileri konuşulsaydı! Bölge sorunlarının konuşulduğu toplantıda azınlıktan bir kurum başkanı veya temsilcisinin bile olmadığı ortamda "Bölgede iki unsur barış ve uyum içinde yaşıyor" söylemleri hiç şüpheniz olmasın ki "havada" kalıyor!

Yaşadığımız bu olayı konuştuğumuz bir büyüğümün yorumuyla yazıma son vermek istiyorum: "Sen ne sandın be kardeşim. Hala anlamadın mı çoğunluk insanı CAN, azınlık insanı PATLICAN. Olay bu kadar basit."




3 Mart 2020 Salı 16:02

Diğer yazılar >