Anasayfa
<
18-02-2019

Seçimlere yaklaşırken...
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Aleksis Çipras'ın Ankara'da gerçekleştirdiği görüşmenin yankıları hala sürüyor.

Tabii ki bu çok doğal. Nitekim, ikili ilişkilerin geleceği, azınlıkların da geleceği açısından önem arzediyor. İkili ilişkiler iyi olunca azınlıkların durumunun da iyi olacağı kesin olmasa bile, ikili ilişkilerin kötü olması azınlıkların durumunun kötü olacağını neredeyse garantiliyor.

İşte bu mantıkla bile olsa, Batı Trakya Türk insanı Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin her zaman iyi düzeyde olmasını arzuluyor.

Erdoğan - Çipras görüşmesini değerlendirmesini istediğimiz azınlık temsilcilerinin çoğunluğunun da beklentisi bu yönde. Kısacası, ikili ilişkilerin iyi olmasının, Batı Trakya Türk azınlığının yıllardır süregelen sorunları için de bir deva olabileceği düşüncesi, ya da en azından temennisi söz konusu.

Çipras hükümetinden bir diğer beklenti de azınlık sorunları ile ilgili elle tutulur yaklaşımların ortaya çıkması ve var olan sorunlara somut çözümlerle yaklaşılması yönünde.
Bu aslında devlet ile azınlık mensubu vatandaş arasında mevcut olan güven bunalımının sona ermesinin de tek çaresi. Yani azınlığın, vatandaşı olduğu devlete güven duyması için somut adımları görmesi, bu adımların samimi olduğuna ikna olması gerekiyor.

Bilindiği üzere, azınlığın artık kangren haline dönüşmüş, yıllar içerisinde yığın olmuş sorunları mevcut. Sol görüşü nedeniyle bu sorunları çözebilecek tek parti olabileceği inancıyla azınlık seçmeni SİRİZA'ya vakti zamanında destek vermişti. Ancak SİRİZA'nın kendisine seçtiği koalisyon ortağı, iktidarı ele aldığından bu yana izlediği politikalar, bu konuda ne sözde, ne de özde girişimlerinin olmaması, SİRİZA hükümetine yönelik beklentilerini yüksek tutan azınlık insanı için bir hayal kırıklığı oldu.

Tito Yugoslavyası'nın parçalanması ile ortaya çıkan Makedonya Cumhuriyeti'yle (FYROM) yaşanan isim konusundaki anlaşmazlığın 28 yıl aradan sonra çözüme kavuşturulması, SİRİZA'nın önemli adımlar atabileceği açısından yeni bir ümit kaynağı oldu. "Milli meseleler" arasında yer alan bir konuda atılan ve sonuç alınan bu konu bizler için de bir umut ışığı oluşturabilir.

Bir başka deyişle, hiçbir şey zor değil. Çözülemeyecek, üstesinden gelinemeyecek hiçbir sorun yok. Yeter ki irade ve istek olsun. Tutarlı politikalar üretilebilsin.

Bu Türkiye ile ilişkiler açısından da böyle, azınlık sorunlarının çözümü konusunda da...

Geçen dönemde SİRİZA hükümeti seçimler öncesinde azınlık sorunlarına somut çözüm önerileri ile yaklaşmadı, yaklaşamadı. İktidar olduğu süre içerisinde de azınlık işlerini ANEL'e teslim ettiği eleştirisiyle karşı karşıya kaldı.

Yani, azınlık sorunlarına çözüm konusunda somut öneriler ortaya koyamadı, azınlık insanıyla diyalog kurmadı.

Yeni bir seçim dönemine giriyoruz. Bir tarafta yerel seçimler ve Avrupa Parlamentosu seçimleri, diğer tarafta ise milletvekilliği seçimleri var.

Bu seçim dönemi azınlık sorunları açısından avantaj da olabilir, dezavantaj da. Dezavantaj; ülke genelindeki seçmeni kızdırma korkusuyla hareket edilmesi durumunda ortaya çıkabilir. "Milli konularda geri adım atma" eleştirileriyle yıpranma ve oy kaybına uğrama endişesiyle, SİRİZA yine azınlık sorunları karşısında politika üretmeden, yeni girişimlerde bulunmadan sessizliğini ve ataletini sürdürebilir.

Ya da daha iyimser bir düşünceyle, kendisine fazlasıyla destek çıkan azınlık insanına bu kez somut vaatler ve adımlarla yaklaşabilir.

Bakalım, SİRİZA yeni seçim döneminde sorunlara somut adımlar üretmeyi mi tercih edecek, yoksa "kaybetme" korkusuyla yine azınlığın istek ve taleplerini görmezden mi gelecek?

Tercih SİRİZA kurmaylarının... Ama azınlığın bu seçimlerde daha bilinçli ve beklentisinin daha yüksek olacağını unutmamakta fayda var.

18 Şubat 2019 Pazartesi 15:01