06-11-2018
Batı Trakya okumalı!
Hatırlarsanız, geçen haftalarda kitap okuma alışkanlığı üzerine bir yazı kaleme almıştım. Bu haftaki yazım da aslında bir fikri takip yazısı. Kısacası, yazdıklarımın, söylediklerimin peşindeyim.
Kitap okumak bir kültür meselesi. Yani kazanılacak bir alışkanlık ve ne yazık ki toplum olarak biz bu alışkanlıktan bir hayli yoksunuz.
Yoksun olmamız, bu alışkanlığı kazanamayacağımız anlamına gelmiyor. Tam tersine bunun hayatımızın ayrılmaz bir parçası, bir rutini olması için yol ve yöntemler bulmalıyız.
Son yazımdan sonra ne yalan söyleyeyim, bir kurumumuz bu konuya el atar diye bir hayale kapılmıştım. Ama anlaşılan o ki, vermek istediğim mesajı yerine ulaştırmakta başarılı olamamışım.
Bu nedenle görüşlerimi, düşüncelerimi sizlerle paylaşmaya devam ediyorum. Benim de gazeteci olarak görevim bu zaten.
Kitap okumak bir alışkanlık demiştim ya... İşte bu alışkanlığın edinilmesi için hedef kitlemizi herşeyden önce çocukların oluşturması gerekiyor. "Ağaç yaş iken eğilir" boşuna dememişler. Ama bu ağaçların doğru yetişmesi için önlerinde doğru rol modellerin olması gerekiyor. Yani kitap okuma alışkanlığının ilk aşılanabileceği yer ev ortamı. Çocuğun kitap okuması için anne - babasını kitap okurken görmesi gerekiyor. Çocuklarımız bizim aynamızdır. Ne verirsek, karşılık olarak onlardan onu alırız. Onlar üzerinde asıl etkili olan da, söylediklerimizden çok yaptıklarımızdır.
Küçük çocuklarımıza akşamları uyumadan önce kitap okumak, onlarla birlikte kitap almaya gitmek, ailece ortak okuma saatleri belirlemek, okuduklarıyla ilgili paylaşımlarını ilgiyle dinlemek gibi küçük detaylar, onları okumaya teşvik etme açısından hayli önemlidir.
Kitap okuma alışkanlığının kazandırılmasında ev ortamı kadar okul ortamının da önemi büyüktür. Okullarda, özellikle dil derslerinde, çocuklara kitap okutulması birçok ülkede uygulanan bir metottur. Ortak okunan bir kitap, üzerine yapılacak tartışmalar öğrencilerin ufkunu açacak, onları düşünmeye sevk edecektir.
Okul Aile Birlikleri ve Okul Encümen Heyetleri benzer bir girişimin bizim okullarımızda da hayata geçirilmesi için girişimde bulunabilir.
Kitap okuma alışkanlığının kazandırılmasında, azınlık kurum ve kuruluşlarına da önemli görevler düştüğünün bir kez daha altını çizmek istiyorum. Küçük - büyük, çocuk - yetişkin demeden toplumu kitap okumaya teşvik etmek için birçok yönteme başvurulabilir.
Kitap kampanyaları başlatılabilir; kitap tanıtımları yapılır, okuyucu ile yazarları buluşturulabilir, imza günleri düzenlenebilir.
Bana "imkansız, olmaz" demeyin! Olmayacak, yapılmayacak hiçbir şey yoktur. İlk çabalarda başarının yüzdesi de düşük olabilir. Olacaktır da!.. Bu tür etkinlikler ilk başta az sayıda insana cazip gelecektir. Bunların süreklilik göstererek devam etmesi ise mutlaka olumlu sonuçları da beraberinde getirecektir.
Okuyan çocuklar, okuyan yetişkinler olur. Okuyan yetişkinler de daha aydın bir toplum demektir.
"Her gün kitap için 10 dakika", "Batı Trakya Okuyor"... İsmine ne derseniz deyin. Bu konuda kampanya başlatacak bir kurum aranıyor.