14-03-2015
Dilek ağacı...
Son haftalarda GÜNDEM gazetesi olarak, SİRİZA hükümetinden azınlığın beklentilerinin ne olduğu konusunda nabız tutmaya çalışıyoruz. Azınlık temsilcilerinin ardından, bu hafta da azınlık toplumunun değişik kesimlerinden kişilerle konuşarak beklentilerin ne olduğu konusuna açıklık getirmeye çalıştık.
Kadın, erkek, işçi, çiftçi, üniversite öğrencisi, akademisyen vs.; sorularımızı yönelttiğimiz herkesin hemen hemen söyledikleri birbirine benziyor.
Ekonomik krize çözüm umudunun iktidara taşıdığı SİRİZA, azınlık için de ekonomik anlamda bir ümit kaynağı. Yani sorularımızı yanıtlayanlar arasında, ekonomik soruna değinmeyen, bu konuda önlemler alınması gerektiğini söylemeyen yok. Aslında verilen cevaplar, içine kapanık yaşayan ve "kan kusup kızılcık hoşafı içtim" diyen azınlık insanının ekonomik olarak ne denli sıkıştığının bir göstergesi.
Tabii ki ekonomik sorunların yanında azınlık sorunları da yerini alıyor. Eğitim, etnik kimliğin tanınması, dini liderlerin seçimi, vakıflar konusu çözüm bekleyen sorunlar arasında sıralanıyor.
Özellikle gençlerin, SİRİZA'dan beklediği bir önemli konu daha var. Verilen cevaplarda, azınlık insanına da diğer Yunan vatandaşlarıyla eşit şekilde yaklaşılması, eşit muamele yapılması isteği ön plana çıkıyor.
Atina yıllar öncesinden "yasalar önünde eşitlik" politikasının anonsunu yapmış olabilir. Ama bu gerçeği yansıtmıyor. Azınlık ne yazık ki "öteki" olmaktan hiçbir zaman kurtulamadı.
Tüm vatandaşlık görevlerini eksiksik yerine getiren bir toplum bireylerinin, doğdukları, büyüdükleri, yaşadıkları ülke içinde kendilerini eşit hissetmek istemeleri kadar doğal bir şey olamaz.
Meclise temsilci olarak gönderdiğimiz vekillerimiz de bu sorunların içine doğdu, bu sorunlarla büyüdü, bu sorunlarla yaşadı. Doğal olarak bu sorunları çok iyi biliyorlar. Ancak SİRİZA'dan beklentilerin bu denli büyük olması, doğal olarak omuzlarındaki yükü ağırlaştırıyor.
SİRİZA'dan herkesin bir beklentisi var. Hatta, "Umut Geliyor" sloganıyla yola çıkan SİRİZA'nın dağıtacağı umuttan ötesine insanların ihtiyacı var.
Herkes gibi benim de bir beklentim var. Rodop ili Türk Kadınları Kültür Derneği'nin kurucu başkanı olarak, bu derneğin tanınmasını ve resmi bir statüye kavuşmasını bekliyorum. 2001 yılında kurulan, 2008 yılında AİHM davasını kazanan bu derneğin halen kurulmasına izin verilmemesinin demokratik bir açıklaması asla olamaz. SİRİZA'dan, arkasında durduğu ve her zaman savunduğu fikir özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, din ve inanç özgürlüğünü, kişisel hak ve hürriyetlere olan saygıyı bizlere hissettirmesini istiyorum.
SİRİZA, azınlık için de bir dilek ağacı oldu. Herkes çaputunu bağlayıp, dilekte bulunuyor.
Bu durum aslında, azınlık insanın çaresizliğini, sıkışmışlığını gösteriyor.
Dilek ağacındaki dileklerin tutması dileğiyle...
14 Mart 2015 Cumartesi 23:06