Anasayfa
<
11-09-2018

Yine çözümsüzlük...
Batı Trakya Türk Azınlığı'nın çözüm bekleyen en önemli sorunlarından biri müftülük konusu. Son gelişmelerle birlikte bırakın sorunun çözümüne yönelik umut zerreciklerinin oluşmasını; konu tam anlamıyla bir gayya kuyusuna dönüştü.

Atina'dan son dönemde gelen mesajlar, azınlığı müftülük sorununun çözümü konusunda bir beklentiye sokmuştu. Ancak ağustos ayı sonunda ortaya çıkan cumhurbaşkanlığı kararnamesi taslağı hiç de azınlığın umduğu gibi çıkmadı.

Taslağın istişareye açıldığının duyurulmasıyla birlikte azınlık kurum ve kuruluşları da hemen harekete geçti. Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği'nde azınlık milletvekilleri, azınlık avukatları ve dernek yöneticilerinin katılımıyla yapılan toplantıyı, azınlığın en yüksek karar organı niteliğindeki Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu toplantısı izledi. Azınlık milletvekilleri bu toplantıda da hazır bulundu. Ardından azınlık kurumlarından peşi sıra yazılı açıklamalar geldi.

Yapılan toplantılardan, açıklamalardan özetle ortaya çıkan tepki şu:

Cumhurbaşkanlığı kararnamesi taslağı iyi niyetli bir yaklaşım olmaktan uzak ve müftülüklerin özerk yapısını ortadan kaldırmaya yönelik bir girişim.

Kısacası taslak, azınlığın beklentilerinden çok uzak ve azınlık için bir yeni hayal kırıklığı.

İstişareye açılan cumhurbaşkanlığı kararnamesi tasarısı için görüş belirtme süresi, kurumlar için 30 Eylül'de sona eriyor. BTAYTD toplantısı sonucunda oluşturulan "Hukukçular Kurulu"nun yapacağı çalışma, bu çalışmalara milletvekillerimizin vereceği destek ve katılım, diğer azınlık kurumlarımızın gösterdiği kararlılık, azınlığın müftülük konusunda vereceği demokratik mücadele ve hukuk mücadelesi açısından son derece önemli.

Cumhurbaşkanlığı kararnamesi taslağıyla ortaya çıkan bu karmaşık durumun belki de tek pozitif yanı, azınlığın son gelişmelere verdiği topyekûn tepki. Bunu, azınlığın vereceği mücadelenin başarısı açısından olmazsa olmaz olarak kabul ediyorum.

Demokratik kurallar, uluslararası hukuk, azınlığı bu mücadesinde haklı kılıyor. Batı Trakya Türk Azınlığı'nın Yunanistan'da var oluşunun temel dayanağı Lozan Barış Antlaşması, "azınlıklara dinsel kurumlarını kurma, yönetme, denetleme ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanma" hakkını tanıyor.

Ülkemizin dahil olduğu Avrupa Birliği normları da bu tür özgürlükleri destekliyor.

Ama ne yazık ki Atina'nın yıllardır azınlığa karşı tutumu değişmiyor. Azınlığa rağmen azınlık için karar vermekten vazgeçmeyen Atina, azınlıkla doğrudan diyaloğa geçme yöntemini ısrarla reddediyor.

Çözümsüzlüğün çözüm diye karşımıza konulmasını hiçbir demokratik ve çağdaş yapıya yakıştıramıyorum. Neticete ısıtılıp ısıtılıp önünümüze konan şey ne yazık ki hep çözümsüzlük.


11 Eylül 2018 Salı 11:53