07-08-2018
Müftülük sorunu ve yeni düzenleme
Batı Trakya Türk Azınlığı'nın temel sorunlarından biri olan müftülük konusu, hükümetin hazırladığı ve meclisten geçirdiği yasa değişikliği nedeniyle son günlerde ilgi odağı oldu. Basına sızan haberler ve siyasi kulislerde konuşulanlarla birlikte bu konuda bir hareketlilik başladı.
Çarşamba günü meclisin yaz dönemi genel kurulunda görüşülen torba yasa, müftülük konusundaki beklentilerimizi yine boşa çıkardı.
Azınlık olarak her ne kadar "olumlu bir gelişme olmaz, olamaz" diye düşünsek de, insanın içinde küçük de olsa bir umut ışığı olduğunu inkar etmemek lazım.
"Yanya Üniversitesi, İyon Üniversitesi ve diğer hükümler" başlığı altında meclise gelen ve kabul edilen müftülük konusundaki yeni düzenleme, tayinle iş başına gelen müftüleri yaş haddinden emekliliğe sevketmenin ötesine gidemiyor. 67 olarak belirlenen yaş sınırı, hali hazırda tayinli olarak görev alan müftülerin, yine aynı yasa değişikliğine göre, 2 ay içerisinde görevlerinin son bulacağını gösteriyor.
Yasa değişikliğinde müftüleri belirleyecek "seçici kurul"un nasıl oluşacağının da yer alacağı haberlerinin ise gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı.
Özetle, yeni yasa yine beklentilerimize cevap verir nitelikte değil.
Peki bundan sonra ne olacak?
Tayinli müftüler yeni düzenleme gereği iki ay içerisinde emekliye sevkedilecekler ve yerlerine müftü naibleri getirilecek.
Bu ise azınlık ile hükümet arasında yeni bir sürtüşme noktası anlamına geliyor. Nedeni çok basit. Azınlığın seçim olmadan müftülük konusunda bir çözüme yanaşması mümkün görünmüyor. Diğer taraftan hükümet de, en azından bu aşamada, müftülük konusunda ses getirecek adımlar atacak siyasi iradeye sahip değil.
Siyasi çevrelerden elde edilen bilgiler, en azından yakın bir gelecekte seçici kurul, seçim gibi konuların konuşulmayacağını gösteriyor. İlk etapta amaçlanan, müftülük makamına geçici olarak atanacak isimlerle bir geçiş dönemi oluşturmak ve bu kurumlarda yeni bir düzenleme içine girmek.
Yıl başında meclisten geçen ve azınlık mensuplarının aile ve miras hukuku alanında Yunan mahkemeleri ile müftülükler arasında tercih yapma hakkını tanıyan, bir başka deyişle müftülerin şer'i yetkilerini sınırlayan yasayı da gözden kaçırmamakta fayda var.
Bu noktada, Gümülcineli bir soydaşımızın açtığı miras davasındaki gelişmelerin belirleyici bir rol oynadığını hatırlayalım. Bu soydaşımızın açtığı miras davası Yargıtay'da aleyhine sonuçlanınca, dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar gitti. Yunanistan'a karşı açılan dava geçen yıl Aralık ayında AİHM Genel Kurulu'nda görüşüldü. Şimdi ise genel kurulun kararını açıklaması bekleniyor.
AİHM'in bu konuda vereceği karar, SİRİZA hükümetinin müftülük konusunda bir sonraki adımları açısında belirleyici olabilir. Bu ihtimali de göz önünde tutmakta fayda var diye düşünüyorum.
Hatırlamakta yarar var... Geçen yıl Aralık ayında Eğitim Bakanı Kostas Gavroglu Meclis TV'ye yaptığı açıklamada, müftü seçimi konusunda azınlıkla ciddi bir diyaloğun başlatılması gerektiğini savunmuştu.
Ayrıca Başbakan Çipras'ın müftülük konusunda bazı değişiklikler istediği kesin. Ama bu değişikliklerin, en azından şimdilik, azınlığın beklentileriyle örtüşmediği ya da örtüşemediği gözleniyor.
Tabii azınlık politikalarında bırakın radikal değişiklikleri, küçük değişiklikleri yapmak bile cesaret istiyor Yunanistan'da.
Son yasa değişikliğiyle birlikte basında çıkan "Trakya elden gidiyor" veryansınlarını görmemek mümkün değil.
SİRİZA milletvekilleri Mustafa Mustafa ve Ayhan Karayusuf'un geçtiğimiz günlerde gazetemize yaptıkları ortak basın açıklamasında kullandıkları şu ifadeler de ülkemizde azınlık politikasındaki gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor:
"Azınlık konularında son derece kavi, değişmesi zor, fikri sabit bir 'derin' devlet sözkonusu. Ve bu derin devlet, çok küçük, 'günahsız' adımların atılmasını dahi engellemeye çalışıyor."
Neyin, ne kadar değişebileceğini hep birlikte bekleyip göreceğiz...
7 Ağustos 2018 Salı 10:55