Anasayfa
<
16-01-2017

Bir fincan kahve lüks olunca...
Kahve... Bir tiryaki olarak cezbedici kokusu, doyum olmayan tadıyla güne başlamamın olmazsa olmazıdır kahve. Aslında bu sadece bana özgü değil. Yunanistan'da genele yayılmış bir alışkanlıktır kahve...

Sabah kahvesiyle başlayan gün, sosyalleşmenin, ilişki kurmanın da bir bahanesidir. Birçok apartmanda, sokakta kahve içilmeden işe başlanmaz. Mahallenin kadınları, apartman komşuları bir fincan kahve içip, iki de lafın belini kırdıktan sonra günlük işlerine başlarlar. Çarşıda, devlet dairelerinde sabah kahvesi içilmeden mesai başlamaz.

Eve, dükkana, büroya gelen misafire ikram için sorulan ilk şeydir kahve.

Yemek sonrası, tok karnına da nasıl yakışır. İnsanın yedikleri midesinde yatışır resmen. Güzel bir yemeğin, en güzel finalidir kahve.

Hele hele siyesta düşkünlerinin güzellik uykusundan uyanınca ilk aradıkları şeydir kahve. Uyku sersemliğini atıp, günün geri kalanına keyifle başlamanın reçetesidir sanki.

Kuru kahveciler şehrin süsüdür. Önünden geçerken etrafa yayılan kahve kokusu, iştah kabartır. İçine bu kahve kokusunu çekmeden ya da evde kahve miktarının azalıp azalmadığı hesabı yapmadan geçip gitmek mümkün değildir.

Herkesin tercih ettiği kahve harmanı farklıdır. Damak tadına hangi kuru kahvecinin harmanı uyuyorsa, eve o kahve girer.

Şehre ziyarete gelen turistlerin çoğunun hediyelik ya da kendileri için aldıkları ürünlerin başında yine kahve gelir.

Ülke dışına yapılan seyahatlerde de tanıdıklara, kalınacak evin sahibine hediye olarak ilk kahve alınır.

Türkiye'ye göç etmiş, Türkiye'de yaşamını sürdüren birçok Batı Trakyalı'nın kahvesi hala memlekettendir. Hatta Almanya'da yaşayan birçok Batı Trakyalı da bu geleneği sürdürmektedir.

Filanca kuru kahvecinin kahvesinden alınır, hava almayacak şekilde paketlenir ve buzdolabında muhafaza edilir. Gelip gidene kahve siparişi verilir. Sipariş etmeye de aslında pek lüzum olmaz ya neyse...

Çocukluk yıllarımda İstanbul'a yaptığım seyahatlerin vazgeçilmez kokusudur kahve. Misafir olduğumuz evde valizler açılınca, etrafa yayılan kahve kokusunu hala unutamam. Valizlerimize, hatta kıyafetlerimize sinerdi kokusu. Ev sahibinin köpük köpük, özlemle içtiği memleketinin Türk kahvesi...

Unutmayalım, Türk kültürünün de vazgeçilmezidir kahve. Hangi gelenekte, bir fincan kahvenin 40 yıllık hatırı vardır, bana söyleyebilir misiniz?
Bu yazıyı bile, damak tadıma uygun kahve harmanıyla yapılmış Türk kahvemi yudumlayarak yazıyorum.

Ama ne yazık ki, 2017'de kahvenin tadı kaçacağa benziyor. Yunanistan'da tüketim listesinin başında yer alan, hiçbir evden eksik olmayan kahveyi ağız tadıyla içmek artık pek mümkün olmayacak. Neden mi? Ekonomik kriz, şimdi de kahve keyfini kaçırdı da ondan.

Özel Tüketim Vergisi'yle cepleri yakan fiyat artışından nasibini alan ürünlerden biri de kahve. Kilo başına 3 euroluk bir artış, hiç de azımsanacak türden değil doğrusu. Hele hele Nescafe tiryakileri için bu zam daha da korkunç.

Hükümetin, Özel Tüketim Vergisi oranlarını arttırmasıyla benzin, mazot, LPG de zam gören ürünler arasında.
Arabanı kullanmayacaksın, evini ısıtırken idareli davranacaksın, kahveni de günlük dozundan bir fincan eksilteceksin.

Anlayacağınız, yeniden veresiye defterleri ortaya çıkıyor. Para yok, ihtiyaç çok... Ekonominin yarattığı kambur, yük gün geçtikçe daha da büyüyor. Temel ihtiyaçlarımız ekonomik krizle birlikte artık lükse dönüşüyor. Allah sonumuzu hayır etsin demekten başka bir şey gelmiyor elden...



16 Ocak 2017 Pazartesi 15:25