14-03-2015
Sandık başına...
Seçim günü geldi çattı. Pazar günü sandık başına giderek vatandaşlık görevimizi yerine getireceğiz.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan tıkanmayla hızlanan erken seçim sürecinde, ülke genelinde sürpriz bir tablo yok. SİRİZA önde götürdüğü yarışta birinciliğini korumaya, hatta güç kazanmaya devam ediyor. Hafta başı yapılan anketler, ikinci parti konumundaki YDP ile SİRİZA arasındaki farkın 4 ila 6,5 puan arasında değiştiğini gösteriyor. Yine aynı anketlere göre meclise giren siyasi parti sayısı da 6 ila 7 arasında değişiyor. SİRİZA ve YDP'nin ilk iki sırayı aldığı anketlerde, üçüncülük ise ağırlıklı olarak To Potami partisine ait. Altın Şafak, KKE, PASOK meclise giren partiler arasında sıralanırken, ANEL bazı anketlerde barajı yakalıyor, bazılarında ise barajın altında kalıyor. Son anketler, Yorgo Papandreu'nun kurduğu KİDİSO'nun ise yüzde 2 ile 2,7 arasında seyrettiğini gösteriyor.
Seçimlerden birinci çıkacak parti 50 milletvekillik bonusu da garantileyecek. Ancak 50 vekillik bonusun ve şu andaki parti yüzdelerinin tek başına iktidar için yeterli olmayacağı ve koalisyona gidileceği senaryoları hakimiyetini koruyor.
Durum ülke genelinde böyle.... Azınlık açısından seçim matematiğine baktığımızda rehavete kapılmayıp, temkinli hareket etmenin akılcıl olduğu gözleniyor.
2012 seçimlerinde Rodop ilinden 2, İskeçe ilinden 1 olmak üzere azınlık 3 milletvekili seçmeyi başarmıştı. Burhan Baran'ın kıl payı seçimleri kaybettiği dikkate alınacak olursa, bu sayının rahatlıkla 4'e çıkması mümkündü.
Bu seçimlerde azınlığın geçmiş başarısını yakalayacağı tahminleri yapılsa da, azınlık adaylarının sayıca çokluğu oyların parçalanma, bölünme tehlikesini de beraberinde getiriyor.
İyi bir sonuç için elimizdeki potansiyeli iyi kullanmak, siyasi hesabımızı iyi yapmak zorundayız. Oy gücümüzün heba olmaması, bu potansiyelin sandığa olumlu yansımasıdır önemli olan. Doğru ve iyi sonuçlara, ancak doğru hesaplarla ulaşılabilir.
Yani, "Midyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak" da var işin içinde...
Gönül isterdi ki, bu seçimlerde siyasi tercihimizi yaparken, partilerin programlarında azınlığa yönelik yaklaşımları belirleyici olabilseydi. Ancak bu demokratik bekleyişimize bu seçim döneminde de karşılık bulamadık. Azınlık ya görmezden gelindi, ya satır arası laflarla geçiştirildi. Azınlık sorunlarına ve bu bölgede yaşanan insan hakları ihlallerinin boyutuna bakılacak olursak, bu konular hiç de es geçilecek şeyler değil.
İktidara ilk kez bu kadar yakın olan SİRİZA'dan, sol parti olması nedeniyle daha cesur yaklaşım ve açıklamalar bekliyordum. Azınlıklar ve marjinal gruplar hakkında sözü ve görüşü olan, ancak iktidarda bulunamadığı için bu yaklaşımlarını hayata geçirememekten yakınan SİRİZA'nın iktidara gelmesiyle bu konuda ne kadar samimi olup olmadığını görmüş olacağız. Umarım SİRİZA, umutlarımı iktidar döneminde boşa çıkarmaz.
Tabii bu noktada dikkate alınması gereken, azınlık konusunun partiler üstü bir mevzu olması. Seçim öncesinde azınlık kurum ve kuruluş başkanlarına yönelttiğimiz sorulara verilen cevaplarda da ortaya çıkan temel serzeniş bu zaten... Partilerin azınlık konusunda programı olmaması ve tabii ki bunun altında yatan azınlıkla ilgili devlet politikası.
Umuyorum, ülkemizde de farklıya karşı demokratik yaklaşım anlayışı bir gün hayata geçecek.
Ne de olsa, çıkmayan candan umut kesilmez.
Son mesajıma gelince... Oy gücümüzü en iyi şekilde yönetelim. Bu gücümüzü, alınabilecek en iyi sonuca dönüştürelim...
14 Mart 2015 Cumartesi 22:49