14-12-2015
Şeytan aldı götürdü...
Salı sabahı, çalışma arkadaşım Ozan Ahmetoğlu'ndan "DEB Partisi'ne saldırı yapıldı, oradayım" haberiyle başladım güne. Cep telefonuma gelen mesaj karşısında şaşırdığımı söylesem yalan olur. Azınlığın ilk ve tek partisi, üstelik Dr. Sadık Ahmet'in kurduğu partinin belli grupları ve çevreleri rahatsız ettiği aşikar.
Görünen o ki, "Trakya'nın Bekçileri", "milli tehlike" ve "tehdit unsurları"nı "temizlemek" için kolları sıvamış, Trakya'nın "koruyuculuğu"na soyunmuşlardı.
DEB Partisi merkez binasına yapılan saldırıyı ne kadar olağan karşıladıysam, rahmetli Dr. Sadık Ahmet'in hayatını kaybettiği aracın saldırganlar tarafından çalındığı haberine de bir o kadar şaşırdım.
Birileri geliyor, parti binasına zarar veriyor... Duvarlara yazılar yazıyor... Camlarını kırıyor, içerideki eşyalara zarar veriyor... Ve en ilginç olanı da Dr. Sadık Ahmet'in hurda halindeki aracını genel merkez içerisinden bir şekilde alıp götürüyor.
Bir hurda yığınının oradan kaldırılabilmesi için uygun teçhizatın olması gerekiyor. Yani planlı programlı bir saldırıdan bahsediyoruz.
Şimdi polis sadece DEB Partisi'ne saldıranları değil, merhum Dr. Sadık Ahmet'in arabasını da arıyor.
Çocukken evde kaybettiğim bir şeyi ararken, annemin bana öğrettiği bir şarkı geliyor aklıma... Bir arama oyunu... "Şeytan aldı götürdü, satamadan getirdi"
Böyle bir hurda yığınını yerinden kaldırıp taşıyabilecek bölgede kaç tane araç vardır? Karayolları üzerinde izlenebilecek herhangi bir kamera sistemi var mı? Ya da çevre ve şehrin değişik noktalarındaki işyerlerinde olayı aydınlatabilecek görüntülere ulaşmak mümkün mü?
Şeker değil ki bu çantanıza atasınız, mendil değil cebinize tıkıştırasınız. Koskocaman bir hurda yığının yerinden sökülüp alınmasından ve bir şekilde nakledilmesinden bahsediyoruz!..
Dr. Sadık Ahmet ismi Batı Trakya Türkleri için bir sembol. Azınlık sorunları mücadelesi denince ilk akla gelen isimlerden biri. Onun ölüm teknesi olan aracının da manevi anlamı doğal olarak çok büyük. Yani ailesini, partisini, onu sevenleri incitecek bir durum söz konusu. Zaten o aracın çalınmasının temel sebebi de bu duyguları incitmek ve Dr. Sadık Ahmet'ten kalan hatıra ve izleri yok etme çabası değil mi?
Bu haftaya damgasını vuran saldırı olayında devletin azınlığa bakış açısı nedeniyle önemli sorumluluğu var. Azınlığı ayrıştıran, eşit vatandaş muamelesi yapmayan bir sistemin yarattığı "öteki" ve "milli tehlike" sembollerinin bazı çevrelerin hedefi haline gelmesi kadar doğal bir şey olamaz.
Batı Trakya Türkleri'nin Yunanistan'da azınlık olarak yaşamaya başladıkları tarihten bu yana ülkelerine hasmane bir tutum içinde olduklarını gösterecek tek bir hadise bile yoktur. Türkler vatandaşı oldukları ülkeye zarar getirecek, onu hedef alacak hiçbir davranış içinde olmamışlardır. Yapılan haksızlıklara, ayrımcılıklara karşı tek mücadele yöntemini ise hukuk kuralları çerçevesinde belirlemiş, şiddet ve yasa dışı hiçbir yöntem azınlığın hak arama aracı olmamıştır.
DEB Partisi azınlığın ilk ve tek siyasi partisidir. Bir dönem daldığı uykudan son yıllarda uyanan ve yeniden atağa geçen bir parti. Özellikle Avrupa Parlamentosu seçimlerinden güç tazeleyen, aynı zamanda uluslararası alanda da kendine yer bulan, Avrupa azınlık aileleri içine katılan bir yapıdan bahsediyoruz artık.
Unutmamak gerekir... Meyve veren ağaç taşlanır, hedef olur...
Dünyanın çivisinin çıktığı bu dönemde, bölgemizde soğukkanlılığın, barış ve huzurun galip gelmesi dileğiyle... Sakın provokasyonlara gelmeyelim...
14 Aralık 2015 Pazartesi 15:15