26-10-2015
Ah bizim kuzucuklarımız...
Kuzucuklar... Kınalı kuzucuklar... Ana babalarının kuzucukları onlar... Kendi kültürlerinde, dillerinde eğitim almak için öğretmensiz, kitapsız kalan kuzucuklar... Köyündeki okulları kapatılınca binbir zorluklarla, komşu okullara gitmek zorunda kalan kuzucuklar... Ailelerinin ekonomik gücü, imkanları el vermiyorsa en temel haklarından, eğitim hakkından yoksun kalan kuzucuklar... Yaşıtlarıyla aynı imkanlara sahip olamayan, hak ettiği eğitim kalitesine ulaşamayan kuzucuklar onlar...
İşte bu kuzucuklardan bir kısmının anne babaları bir eyleme giriştiler. İskeçe Merkez Türk Azınlık İlkokulu velileri okullar açıldığından bu yana sabırla bekledikleri, ancak çözülmeyen öğretmen ve kitap eksikliği sorununa dikkat çekmek için bir eylem başlattılar.
Aslında bu İskeçe'deki Merkez Türk Azınlık Okulu öğrencilerinin ve velilerinin sorunu değil sadece. Hepimizin sorunu bu.
Sadece azınlığın sorunu da değil. Aydın her çoğunluk insanının da sorunu.
Eğitim, her çocuğa koşulsuz şartsız sonuna kadar sağlanması gereken temel haklardan biri. Bu haklarda eksiklikler yaşanıyor, hatta gasptan bahsediliyorsa, her aklıselim insanın buna dur demesi gerekiyor.
Batı Trakya Azınlık Okulları Encümenler Birliği Başkanı Ercan Ahmet'in, gazetemize yaptığı açıklamada köy okullarının kapatılmasını eleştirirken şu ifadelerine bir kulak verin:
"Hala Sarancina köyünde bir çocuğumuz var ve o çocuk taşınmadığı için okula gidemiyor, eğitimine devam edemiyor. Dolayısıyla bunun için birileri rahatsız olmuyorsa, burada sorun var demektir. Yetkililerimizin bunlara çözüm bulması gerekiyor."
Gerçekten, Batı Trakya'nın bu ücra köşesinde eğitimden mahrum tek bir çocuk bile var ise bunun vebalini hiç kimse ödeyemez. Başta ülke yetkilileri olmak üzere, buna seyirci kalan herkes suç işlemiş olur.
Serhat boylarında bin bir fedakarlık yaparak yaşayan Helen vatandaşlarımızın yaşam koşullarını anlatan haberlere pek bir meraklı olan Yunan medyasının mensupları nerede acaba? Sarancina'daki bu çocuk bir Türk değil de, bir Yunan çocuğu olsaydı ne olurdu?
Yerel basında, ulusal medyada veryansın edilmez, kıyamet kopmaz mıydı? Ülke yöneticilerine, Eğitim Bakanlığı yetkililerine hesap sorulmaz mıydı?
Ah kuzucuklar... Azınlık olmaktan başka hiçbir günahı olmayan kuzucuklar... Farklı olmanın hoşgörüsüzlüğü ile küçük yaşlarında tanışan ve bu ayrımcılığı küçücük beyinlerinden yetişkinlik dönemlerine taşıyacak olan, yetişkinlik, olgunluk çağlarında bile "ben çektim, evladım, torunum çekmesin" düşüncesiyle hareket edecek olan yarının büyükleri.
Eğitimdeki sorunlara karşı azınlığın haykırışlarına sessiz kalan bir ülkede, en demokratik hakkımız olan eylemlerde geç bile kaldığımızı düşünüyorum. Eylem planları yaparak, eğitim sorununa kökten çözüm bulmanın zamanı geldi de geçti bile.
Kimsenin sabredecek, bekleyecek zamanı yok. Kuzucuklarımız için daha fazlasını yapmalıyız. Bu bizim onlara karşı anne, baba, toplum olarak sorumluluğumuz.
26 Ekim 2015 Pazartesi 17:17