14-09-2015
Ölüm kokusu...
Gün aydınlanmıyor günlerdir, haftalardır... Gündüz yok, her taraf gece. Havada hep ölüm kokusu... Hep hüzün, kötü haber...
Etrafımızı saran felaketler, artık yanı başımızda. Şehit düşen gencecik insanlar, feryat eden analar, babalar, eşler, çocuklar; kıyıya vuran çocuk cesetleri, kaçan, korku, endişe dolu insan yüzleri her gün karşımızda. Televizyon ekranlarında, gazetelerde, sosyal medyada hüzünden, derin bir üzüntünden başka bir şey yok.
Toplar, tüfekler, mayınlar, bombalar sanki gözümüzün önünde patlıyor. Ölüme yolculuklar, yüzdüğümüz, gün doğuşunu, batımını izlediğimiz, balık tuttuğumuz sularda yaşanıyor.
Sanki bir ateşin ortasındayız. Ateş düştüğü yeri yakar, ama bizim de ciğerimiz yanıyor. İnsan olanın ciğeri yanıyor.
İnsan dedim de... Hani nerede insanlık? Canlara kıyanlarda mı kaldı insanlık? İnsanı insana, kardeşi kardeşe düşürende mi? İnsanları ölüme terkedenlerde mi?
Utanıyorum insan olmaktan!
Şehit analarının çığlıkları, babalarının çaresizlikleri, eş ve çocuklarının yalnızlıkları çıkmıyor aklımdan.
Göçmen dramının insanlıkla, medeniyet ve çağdaşlıkla örtüşmeyen görüntüleri içimi sızlatıyor. Bir kadın kameramanın kucağında çocuğu ile feryat eden babaya attığı çelme, bir mülteci çocuğa attığı tekmeyle utanıyorum gazeteciliğimden.
Hiç, ama hiç aydınlık günler değil bunlar. Korkuyorum, endişe içindeyim. Üzgünüm, çaresizim.
Yalnız değilim, biliyorum. İnsan gibi insanlar hala var bu dünyada. Ancak kör, sağır gibi dolaşıyorlar ortalıkta. Ne yapacaklarını bilemeden. Gözleri görüyor, yürekleri acıyla dolu. Ama elleri kolları bağlı. Çaresizlik kol geziyor.
Ama asıl acıyı yaşayanların çaresizliği bambaşka. Kendimi koyuyorum onların yerine. Yok, yok koyamıyorum. Dayanılması öyle zor acılar ki yaşananlar. Düşünmekten bile ürküyorum.
Gün karanlık, gece uzun. Aydınlık yok ufukta. Yürekler sıkıntılı.
Ummak istiyorum... Karanlıklardan, aydınlıklara çıkılacak günlerin yakın olmasını diliyorum.
Ama biliyorum ki iyi dilekler, "çıkarlar"ın altında eziliyor.
Oysa herkesin "taht misali o musalla taşında, bir namazlık saltanatı olsa" insan gibi yaşayıp, insan gibi ölebileceğiz hepimiz...
14 Eylül 2015 Pazartesi 14:18