Anasayfa
<
14-03-2015

Kayıp yılların ardından...
Bir yılı daha devirdik. Yeni bir yıla girmeye hazırlanırken, her yıl olduğu gibi, gazetemizde geride bıraktığımız yılın anatomisine yer vermek istedik.
Ve ortaya "Azınlık için bir kayıp yıl daha" manşeti ortaya çıktı.

Geriye dönüp geçmiş sayılara bir göz attığımda, yıl sonu anatomilerinin benzer başlıklarla gazetemizde yer aldığını gözlemledim.

Marmara, hemen ardından yaşanan Atina depremi iki ülke halklarının kalplerini ısıtmış ve birbirine yakınlaştırmıştı. Halklar arasındaki bu sıcaklık, kısa sürede devletlerin üst kademelerine de yansıdı ve kronikleşmiş sorunlara çözüm henüz bulunamasa da diyalog ve işbirliği yolunda önemli adımlar atıldı.

İkili ilişkilerdeki bu yumuşama, Türk devletinin İstanbul Rum azınlığını ilgilendiren konularda siyasi inisiyatifler almasını da beraberinde getirdi.
Türkiye'nin bu konuda ortaya koyduğu siyasi irade, sınırın diğer tarafında yaşayan bizler için ilkin bir ümit kaynağı oldu.
Ancak, ümitlenecek bir durumun olmadığını anlamamız ve gerçeklerle yüz yüze gelmemiz uzun sürmedi.

Karşı taraftan atılan olumlu adımlara bırakın karşılık verilmesi, var olan sorunlara yeni sorunlar eklendi. Yani ülkemiz yetkilileri, azınlıkla ilgili politikalarında bir durgunluk ve soğutma dönemine geçmeyi bile tercih etmedi. Atılan adımlarla azınlık sorunlarına yenileri eklendi, azınlığın özerk yapısına müdahale edilerek "bilinen yolda" ilerlemeye devam edildi.

Azınlığın fikri yine sorulmadı. Diyalog kapıları açılmadı. Milletvekillerinin meclis kürsülerinde yaptıkları konuşmalar dikkate alınmadı.
Kısacası, sistem bildiğini okudu.
Azınlığın sert tepki gösterdiği 240 İmam Yasası uygulamaya kondu, ciddi itirazlara rağmen azınlık eğitimiyle ilgili yasa tasarısı meclisten geçti.

2014 yılı azınlık sorunları açısından bakıldığında, ne yazık ki yeni ümitler doğuracak, umutları yeşertecek bir yıl olmadı. Aksine, yakınmaların, itirazların, sesini duyurma çabalarının yılı oldu. Konuşup duyulmamanın, bağırıp işitilmemin yılı oldu.
Kısacası, azınlığın isteklerine kulakların kapatıldığı, sırtların çevrildiği, kapıların azınlığın yüzüne çarpıldığı bir yıl geride bırakılıyor. Hoşgörü ve saygının olmadığı, empati ve anlayışın sağlanamadığı bir yılı.
Kısacası, azınlık için bir kayıp yıl daha geride kalıyor...

Azınlığın "entegre" olması gerektiğini savunan ülkemiz yetkililerinin, bu entegrasyonun böylesi dışlanmalarla sağlanamayacağını bilmesi gerek.
Aksi takdirde, uluslararası platformlarda azınlığı yaşadığı topluma entegre olmamakla suçlayan, inkar politikaları ile kendini savunan bir devletin inanırlığı da tartışma konusu olur.

Kayıp yılların geride kalması, demokrasi, insan hak ve özgürlüklerinin galip gelmesi dileğiyle...

14 Mart 2015 Cumartesi 22:36