05-05-2015
Hayal kırıklığı...
Batı Trakya Türk azınlığının temel sorunlarının arasında yer alan vakıflar konusundaki son gelişme, yeni bir üzüntü kaynağı oluşturdu. Cunta'nın yönetimi ele geçirmesiyle seçimle işbaşına gelen her kurum gibi yönetimi feshedilen, ancak 1974'de demokrasiye dönen Yunanistan'da seçimlerin gerçekleşmediği tek kurum olarak karşısımızda duran vakıf idare heyeti seçimlerinin, SİRİZA hükümetinin çözme cesareti göstereceği konular arasında yer alacağını düşünüyor olmamızdan kaynaklanan bir üzüntüden bahsediyorum. Daha doğrusu bir hayal kırıklığından.
SİRİZA'nın iktidarı ele aldığı günler evet daha sayılı. Ancak, haklı veya haksız beklentilerin bir hayli fazla olmasına bir engel değil bu. Bıçak kemiğe dayandığı için ülke genelinde olduğu kadar, azınlık içerisinde de SİRİZA'nın sihirli değneğinin sonucunu bekleyenlerin sayısı bir hayli fazla. Bu sihirli değneğin işe yaramadığını görmek ise yeşeren ümitleri yok ediyor. Bu da kızgınlıkları, kırgınlıkları, tepkileri körüklüyor.
SİRİZA'nın icraatlarının sorgulanması için doğruyu söylemek gerekirse daha çok erken. Ancak neredeyse birbiri ardına yaşanan gelişmeler, beklentilerin yüksek olmasını da hesaba katacak olursak, hesap sormamızı kaçınılmaz kılıyor.
Son gelişme, kişisel olarak hiç beklemediğim bir yerden geldi. Makedonya - Trakya İdari Genel Sekreterliği'nin yaptığı atama ile Gümülcine Vakıflar İdaresi'nin üyeleri yenilendi. 21 Nisan tarihli kararla idare heyetine atanan yeni beş kişinin ismi belli oldu.
Ata yadigarı vakıf mallarımızın idaresini elinde tutan heyetin seçimle belirlenmesi, bana göre SİRİZA'nın azınlık sorunlarının çözümü konusunda irade gösterebileceği, adım atabileceği sorunlardan birini oluşturuyordu. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik çıkmaz ve çözüme kavuşmayan müzakereler bitmeden azınlık sorunlarına sıra gelmeyeceğini tahmin ederken, bu kargaşa içerisinde azınlık sorunlarına çözüm değil, yeni çözümsüzlükler yaratılıyor olmasına itiraz etmememiz, sesimizi yükseltmememiz mümkün değil.
Evet, derin devletin azınlık konularından elini çekmesine SİRİZA'nın gücünün yetmeyeceğini, engellerin her zaman çıkacağını her aklıselim bilse ya da tahmin etse de, bazı kırmızı çizgilerin aşılabileceği beklentisi de hep vardı. "Şimdi olmazsa, hiç olmaz" anlayışının, azınlık içerisinde yavaş yavaş yerini hayal kırıklığına, kırgınlığa bırakıyor olduğunu görmek üzücü. "Şimdi olmazsa, hiç olmaz" algısının yok olmasını tabii ki istemiyoruz. Bu konuda peşin hükümlü olmanın da doğru olmadığı söylenebilir. Yıllarca bu ülkeyi yöneten nice iktidarların kimisi bize sırt çevirdi, kimisi sırtımızı sıvazladı; ama sırt çevirenin de, sırtımızı sıvazlar gibi görünenin de yaptığı şey aynıydı. Neticede bize ve sorunlarımıza samimiyetle yaklaşmayan, çözüm yolları için siyasi irade ortaya koymayan bu iktidarları bir tarafa bırakıp, hükümetin idaresini yeni eline alan bir partiden herşeyin hesabını soracak değiliz. Ama onlar başka... Sol bir başka... Bu anlayışla bizim de beklentilerimiz başka, bambaşka...
SİRİZA'nın, özellikle bu ekonomik kaos içerisinde, ülkeyi yönetme konusunda acemi olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Yunan solunun ilk kez iktidara geçtiğini düşünecek olursak bu acemiliğin haklı sebepleri var tabi ki.
SİRİZA'nın ekonomik sorunlarla başa çıkma gayretleri sürerken, azınlıkla ilgili politikalar da derinden derine işliyor. Herşeye rağmen azınlık sorunlarının gerçek sol ideoloji ile ele alınacağı zamanın geleceğine ilişkin inancımı bu kadar çabuk tüketmek istemiyorum. Ama ANEL'le koalisyon ortaklığının, iktidar çaylaklığının, ülkenin içinde bulunduğu zor ekonomik şartların da azınlık sorunlarının hep önünde durmasını, azınlık sorunlarının çözümü konusunda bir bahane oluşturmasını da...