19-10-2015
Peygamberimizin Medine'ye hicreti
Hicret, Hz. Muhammed (s.a.s.) ve diğer müslümanların baskılar yüzünden 622'de Mekke'den Medine'ye göçüne verilen isimdir. Bu göçün sonucunda Medine'de bir İslam Devleti kurulmuştur. Rasulullah Mekke'de tebliğ görevini sürdürürken Kureyşliler de inkarlarında diretiyorlardı.
Peygamberimiz tebliğ görevini Mekke'nin dışına taşırmak istiyordu. Bu nedenle Taif'e gitti. Taifliler de Kureyşliler gibi inkarcılıkta direnmişler ve Peygamberimizi taşa tutmuşlardı. Peygamberimiz onların bu cahilce hareketleri karşısında yılmamıştır. Özellikle hacc mevsiminde Mekke dışından gelen insanlarla görüşüyor onlara İslam'ı anlatıyordu. Peygamberimiz bir gün Akabe mevkiinde Medineli altı kişi ile karşılaştı. Onlara Kur'an okudu ve İslam'a davet etti. Medineliler Peygamberimizle konuştuktan sonra durumu kendi aralarında değerlendirdiler.
Akabe'de Müslüman olan Medineliler memleketlerine gittiklerinde bu durumu yakınlarına aktardıktan biryıl sonra daha önceki Müslümanlarla birlikte on iki kişilik bir topluluk Hacc için Mekke'ye geldi. Bunlar Peygamberimizle görüştü ve "hırsızlık yapmamak zina etmemek çocukları öldürmemek iftira etmemek Allah ve
Resulüne muhalefette bulunmamak hususunda" peygamberimize söz verip bey'at ettiler. Buna birinci Akabe Biatı denilir.
Ayrıca Hz. Peygamber Medine halkına Kur'an'ı öğretmesi için ve henüz Müslüman olmayanları İslama davet için Musab b.Umeyr'i görevlendirdi.
Birinci Akabe Biatı'ndan sonra ikisi kadın olmak üzere toplam yetmiş yedi kişiyle Mekke'ye gelen Medinelilerle Hz. Peygamberin yaptığı görüşmeye İkinci Akabe Biatı adı verilir. Bu görüşme esnasında Medineliler Hz. Peygamberi kendi şehirlerine davet etmişler ve onu canları pahasına koruyacaklarına dair söz vermişlerdir.
622'de Hz. Muhammed, arkadaşı Hz. Ebu Bekir'le Mekke'den Medine'ye hicret etti. İkinci Akabe Biatı'n dan sonra Müslümanların hicretine izin verilmesiyle Hz. Ebu Bekir gibi bazı kişiler hariç Müslümanlar Medine'nin yolunu tutmuşlardır. Hz. Peygamber ise daha sonra arkadaşı Hz. Ebu Bekir ile birlikte Mekkelilerin kendilerini takip etmelerini engellemek için farklı bir yol takip ederek Medine'ye hicret etmiştir. Hatta bu yolculuk sırasında Sevr Mağarası'nda gizlenen Hz. Peygamber ve Hz. Ebu Bekir'i mağaranın ağzına kadar gelen müşriklerin fark edememeleri Kur'an ayetlerine yansımıştır.
Hicret sırasında Hz. Peygamber Medine yakınlarındaki Kuba'da konaklamış ve burada bir mescit inşa ettirmiştir. Buradan ayrıldıktan sonra Ranuna vadisine geldiğinde cuma namazının farz kılınması üzerine burada ilk kez cuma namazı kıldırmıştır.
Hz. Peygamberin Medine'ye hicretiyle on üç yıllık Mekke Dönemi sona ermiş, on yıllık Medine Dönemi başlamış oldu. Peygamberimiz, hicret ettiği yıl elli üç yaşındaydı.
14 Ekim Çarşamba günü Peygamber Efendimizin Mekke'den Medine'ye hicretinin 1437'nci Yılını ve Muharrem ayının ilk gününü idrak etmiş olacağız. İslam tarihinde ve Allah Resulünün hayatında bu olay çok önemli bir dönüm noktasıdır. Hicret, baskı ve zulüm altındaki ümmetin kurtuluşu, yeniden dirilişidir. Hicret, güçlü bir medeniyetin ortaya çıkmasına sebep olan muhteşem bir hadisedir.
Hicret; Allah'a ibadete, insanî erdemlere, rahmet ve medeniyete gönlünü açanların zaferi; bu değerlere kapılarını kapatanların mağlubiyetidir. Hicret; nurun hayat buluşu, karanlığın aydınlığa dönüşüdür. Bu büyük dönüşümün gerçekleşmesine katkıda bulunmuş olmanın Allah katında elbette bir mükâfatı vardır. Yüce Kitabımız Kur'an bu mükâfatı: "İman edip hicret edenlerin ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihat eden kimselerin mertebeleri, Allah katında daha üstündür. İşte onlar, başarıya erenlerin ta kendileridir." (Tevbe, 9/20.) ayetiyle dile getirmektedir.
Hicreti süsleyen tablolarda çağımız insanı için alınacak birçok ibret ve ders vardır. Bencilliğin, maddeperestliğin, çıkarcılığın, adaletsizliğin tahrip ettiği insanlığın aydınlığa çıkışı; hicretle başlayan ve yeşeren insanî değerlerin, fedakârlık ve kardeşlik örneklerinin hayat bulması ile mümkündür.
Yeni Hicri yılınızı tebrik ederken, 1437'nci Hicri senenin İslam alemi için hayırlara vesile olmasını Yüce Mevlâ'dan niyâz ederim.
19 Ekim 2015 Pazartesi 19:57