28-07-2015
Ramazan ayına veda ederken
Onbir Ayın Sultanı mübarek Ramazan Ayı; bin aydan hayırlı Kadir Gecesiyle, orucuyla, mukabelesiyle, teravihiyle yüreklerimizi mest eden güzellikleriyle geride kaldı.
Bu ayda O'na adanan ruhlarımızla bir tatlı sevinci yaşadık. Nicelerimizin kavuşamadığı, nicelerimizin kavuşup da tadını alamadığı, nicelerimizin tadına varmak için gayretler gösterdiği Kur'an Ayı sessizce aramızdan ayrıldı. Bizim için büyük fırsat olan bu Mübarek Ay, onbir ay sonra tekrar dönmek bize veda etti.
Onbir ay sonra dönecek ama kimi bulacak bilinmez. Bu nedenle ayrılığımız ve vedalaşmamız biraz buruk geçti. Yüce Rabbim'den tekrar kavuşmak dileğiyle...
Geride bıraktığımız, mübarek Ramazan ayında yaptıklarımızı ve neler kazandığımızı düşünmeli ve kendimizi hesaba çekmeliyiz. Ramazan ve oruç konusunda kendimizi hesaba çektiğimizde, oruç tutmakla hedefe ulaştığımızı görürsek, sevinmek ve bayram yapmak da hakkımızdır. Zira bir yandan kötü arzuların elinde esir olmaktan kurtulmuş, bir yandan da aklın ve imanın zaferine ve Allah'ın rızasını kazanma gibi bir mutlu sonuca ermiş oluruz. Yok, eğer hâlâ nefsin sözü geçiyor, hâlâ bize her istediğini yaptırabiliyorsa, o zaman yeniden bir nefis muhasebesi yapmalıyız. Fakat umutsuzluğa katiyen düşmemeliyiz. Çünkü fırsatlar tamamen elden çıkmış sayılmaz. Ömrümüz var oldukça, her zaman kötü arzuları yenme fırsatını yakalayabilmemiz mümkündür. Ancak, ölümün ne zaman geleceği bilinmediğinden, işi uzatmamalı ve fırsatları ganimet bilmeliyiz. Çünkü Hz. Ali (r.a.)'ın deyimiyle; fırsatlar karınca gibi sessiz gelir ama yıldırım hızıyla aramızdan ayrılır. Bu nedenle fırsatları iyi kullanarak azimli ve kararlı yürümeli, Allah'ın lütuf ve rahmetinden yararlanmayı ihmal etmemeliyiz.
Bayrama, nefretlerimizin ateşini, içimize çektiğimiz o mübarek Ramazan'ın nefesiyle söndürebilerek girebildiysek ne mutlu! Bayram tatilini, orucun bize bağışladığı rahmet duygusuyla sılayı rahimle onurlandırabildiysek ne mutlu!
İşte sana elveda diyoruz ey Şehri Ramazan. Bir daha kavuşup kavuşamayacağımızın muammasıyla, ama tekrar kavuşabilmenin heyecanıyla elveda diyoruz sana ey Şerefli Ay!
Yüreklerimize Kur'an'ın derinliğini yaşamımızın en önemli unsuru olarak hissedebilmenin mutluluğuyla elveda diyoruz. Dili Kur'an'la süslenen, gözü Kur'an'la gören, kulağı Kur'an'la işiten, kalbi Kur'an'la neşelenenlerden kıl bizi ey Allah'ım.
Şimdi bir merhamet daha kuşatıyor bizi. Müstehap (yapımının sevap kazandırdığı,
terkinin günaha sebep olmadığı Allah katında sevilen bir amel) olan Şevval orucu.
Senede bir ay ile bizleri şereflendirip ardından hasretine gark olduğumuz evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden azat olma ayı Ramazan ayından sonra gelen şevval ayında tutulan altı gün oruca "şevval orucu" denir. Bu oruç peş peşe tutulabileceği gibi ara verilerek de tutulabilir. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), Ramazan ayından sonra gelen şevval ayında altı gün oruç tutmuş ve tutulmasını tavsiye etmiş, bu orucu tutmanın sebebini de şöyle açıklamıştır:
"Kim Ramazan orucunu tutar, sonra şevval ayından altı gün oruç tutarsa bütün yıl boyunca oruç tutmuş gibi olur" (Tirmizî)
"Kim iyi bir amel işlerse, kendisine bunun on katı sevap vardır" (En'âm,160) anlamındaki âyet esas alındığında bir ay oruç tutan müslüman, on ay oruç tutmuş gibi sevap kazanır. Şevval ayından da altı gün oruç tuttuğunda ki bu oruç on katıyla altmış gün, iki ay yapar, böylece bir yıl oruç tutmuş gibi olur.
Müslümanlar olarak bizler Ramazan'a veda ettik. Fakat İslâm âlemi kanlı trajedilerine ve acılarına veda etmiyor. Müslümanlar derin yaralar yaşıyor. Başta Filistin'de, Gazze'de, Irak'ta, Suriye'de ve Türkistan'da olmak üzere dünyanın daha birçok yerinde Bayrama kan ve gözyaşı ile girildi. Son olarak da bayramın hemen ardından Türkiye'de Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde yapılan toplantı sırasında canlı bombanın patlaması sonucu 30'un üzerinde gencimizin hunharca katledilmesi 100'ün üzerinde yaralanmaları hepimizi derinden üzmüştür. Bunu yapanları lanetliyor, şiddetle kınıyoruz.
Biz Müslümanlara düşen görev, dualarımızda samimi bir şekilde kan ve gözyaşının dinmesi için dua ederek Allah'tan yardım dilemektir.
28 Temmuz 2015 Salı 13:32