Yeni kabinenin yeni üyeleri, yemin ederek göreve başladı. Peki ama Miçotakis neden kabine değişikliğine gitti? İşte bu soruya verilen farklı yanıtlar var. Zira, hükümetin herhangi bir üyesi hakkında bir itham veya bir skandal haberi yoktu. Bunun dışında bakanlar veya bakan yardımcıları hakkında basında çıkan ve hükümet ile Başbakanı zor durumda bırakacak haberler de yoktu. En önemlisi de mevcut hükümet bir anket baskıcı altında değil. O zaman bu kabine değişikliği neden?

Öncelikle "yeni kabinenin parti içi dengeleri sağlamaya" yönelik olduğunu dair yorumların ağırlık kazandığını söylemek gerekir. Miçotakis'in, Yeni Demokrasi Partisi içindeki güç dengelerini gözeterek bir kabine kurduğu açık. Pandemi sürecini yöneten ve ülkenin dış politikasından sorumlu olan bakanlıklarda bir değişiklik yapılmadığını not etmek gerekir.

Yeni kabine için yapılan en belirgin eleştirilerden biri çok fazla büyük olması. 2019 seçimlerinden önce küçük ve az üyeli bir hükümet kuracağı sözünü veren Miçotakis, son yılların en kalabalık kabinesini oluşturdu. Yeni hükümette tam 58 üye var. Bunların 18'i bakan, 5'i bakan vekili, 33'ü ise bakan yardımcısı! Bir önceki kabinedeki sayı ise 51 üyeden oluşuyordu. Bu kabineye 7 kişi daha eklendi. Böylece son yılların en kalabalık kabinesi göreve başlamış oldu. Bir önceki hükümette teknokratlara ağırlık veren Miçotakis, bu kez teknokratlardan vazgeçip, milletvekillerine yöneldi. Coğrafi anlamda dengeyi de gözeterek parti grubuna mümkün mertebe bakanlık ve bakan yardımcılığı dağıttı. Bu durum da, kabine değişikliğinin parti içindeki olası "rahatsızlıkları - mızmızlanmaları" dindirmeye yönelik olduğu yorumlarına neden oldu.

Bir önceki kabinelerin sayılarına bakınca; SİRİZA - ANEL koalisyon hükümetinin 38 kişiyle başladığını ve son SİRİZA kabinesinin 52 üyeden oluştuğunu da hatırlatalım.

Miçotakis'in tercihleri arasında dikkat çeken birkaç şahsiyet var. Bunlardan biri eski gazeteci olan Sofia Vultepsi. Vultepsi, Göç ve İltica Bakan Yardımcılığı görevine getirildi. Ancak bazı kesimlerde "Göçmen karşıtı" olarak bilinen bayan Vultepsi'nin yanlış bir seçim olduğu eleştirileri yoğun bir şekilde gündeme geldi. Geçmişte göçmenlere sınırların kapatılmasını savunan, yabancılar için vatandaşlık yasasının mülteci ve sığınmacılara "davetiye" çıkarttığını savunan Vultepsi'nin sorumlu olduğu göçmenlerin entegrasyonu sürecini nasıl yürüteceği gerçekten merak konusu.

Öte yandan, yüksek öğretimden sorumlu Eğitim Bakan Yardımcılığı görevine getirilen uluslararası ilişkiler profesörü Aggelos Sirigos'un da "doğru" bir tercih olup olmadığı kamuoyunu meşgul edeceğe benziyor. Zira, geçmişte sayın Sirigos üniversitede bazı öğrencilerin saldırısına uğramış, hatta darp edilmişti. Üniversite öğrencileriyle ilişkilerin pek de kolay olmadığı Yunanistan'da, Sirigos'un yüksek öğretimle ilgili kararları merakla bekleniyor.

Kabine değişikliğiyle ilgili olarak önceden sızan haberlerde, Miçotakis'in eğitim ve savunma gibi bakanlıklarda değişikliğe gideceği dile getirilmişti. Ancak kabine değişikliğinden sonra iç dengeleri gözeten Başbakanın, eski parti başkanı Andonis Samaras'a yakınlığıyla bilinen Eğitim Bakanı Niki Kerameos'un görevine devam etmesi yönünde karar verdiği gözlendi. Onun yerine eğitim bakanlığındaki bakan yardımcılarını değiştirdi. Ayrıca "yetkili" oldukları alanlarda "muhataplarıyla" sorun yaşayan bakan ve bakan yardımcılarını da değiştiremediği yorumları, kabine değişikliğine ilişkin değerlendirmelerde yaygın biçimde yer aldı. Tüm bunlar, kabinenin partinin iç dengeleri gözetilerek yapıldığı izlenimini yarattı. Bu da beraberinde "ufukta erken seçim mi var?" soru işaretlerini doğurdu.

Başbakan Miçotakis'in kabine değişikliğini değerlendiren muhalefet partileri de hükümetin dümenini "sağa kırdığını" belirterek, "popülizme yelken açtığını" ve olası erken seçime hazırlandığını savundular.

Kabinenin nereye "dümen kıracağını" önümüzdeki dönemde hep birlikte göreceğiz...