08-06-2020
Şahin halkı hedef gösterildiğine inanıyor
Koronavirüs salgını nedeniyle tüm dünya zor bir dönemden geçiyor. Dünya genelinde "normalleşme" sürecine geçilmiş olsa da sorun hala yanı başımızda olmaya devam ediyor.
Koronavirüs salgını nedeniyle tüm dünya zor bir dönemden geçiyor. Dünya genelinde "normalleşme" sürecine geçilmiş olsa da sorun hala yanı başımızda olmaya devam ediyor.
Yunanistan genelinde salgının yoğun olarak yaşandığı illerden biri de İskeçe oldu. İskeçe'deki ilk vakanın İtalya'yı ziyaret eden bir kadın olduğunu hatırlıyoruz. Sonrasında vakalar birbirini izleyince, İskeçe ülke genelinde nüfus yoğunluğuna göre ilk 5'te yer aldı. Salgın nedeniyle alınan önlemlerin gevşetildiği 4 Mayıs tarihine kadar İskeçe'de Şahin köyü 21 gün karantinada kalmıştı. Mustçova Belediyesine bağlı Zümbülmahalle ile Anavutmahalle köyleri de 14 günlük karantinaya alınmıştı.
Son günlerde bölgemizde vaka sayında görülen artıştan sonra Sağlık Bakanlığı, Sivil Savunma Bakanlığı, Ulusal Kamu Sağlığı Kurumu yetkilileri, İskeçe ve Mustafçova belediye başkanları ile Eyalet Başkanı arasında yapılan toplantı sonucunda il genelinde toplu testler yapılması kararlaştırıldı. Bu süreçte Şahin köyü, özellikle ulusal medya tarafından "sorunun merkez üssü" olarak lanse edildi. Şahin köyünden yapılan canlı bağlantılar ve röportajlarla, köyün adeta salgının merkezi olduğu algısı yaratıldı. Şahin'deki soydaşlar bu zorlu süreçte köylerinin ve köy halkının "hedef gösterildiğine" inanıyor. Gazetemizle irtibata geçen bir çok soydaş, "Medya, Şahin'e ve Şahinlilere Yunanistan'ın 'zencileri' muamelesi yapıyor. Bu durumdan şikayetçiyiz." mesajı veriyor.
Bu duruma, hastanedeki testi "pozitif" çıkan, ancak özel bir laboratuvarda yaptırdığı testi ise "negatif" çıkan soydaşın durumu da örnek olarak gösteriliyor köylüler tarafından. Doğal olarak bölge sakinleri arasında, yapılan testlerle ilgili bir güvensizlik oluşmuş durumda.
Bu noktada, Şahin'in azınlık mücadelesinde ve azınlık davasındaki "öncü rolü"nün, köyün ve köylülerin "hedef gösterilmelerinde" etkisi olduğu görüşü de var. Bunu da not etmek gerekir.
Milletvekili Hüseyin Zeybek'in, İskeçe'deki salgınla mücadelenin doğru bir şekilde yürütülmediği ve alınması gereken önlemlerin alınmadığına dair açıklamaları ve eleştirileri de hafızalarda.
Salgının ilk günlerinde İskeçe genelinde ilk dört vakanın hangi bölgeden olduğu açıklanmazken, beşinci vakanın Şahin'den olduğunun açıklanmasını, bunu fırsat bilen Yunan Çözümü Partisi liderinin Şahin'i açıkça hedef göstererek sosyal medyada yaptığı ırkçı paylaşımını, salgınla mücadele çerçevesinde alınan tedbirlerle uzaktan yakından ilgisi olmamasına rağmen Batı Trakya'daki ezanların ve Ramazan davulunun susturulmaya çalışıldığını ve diğer benzer olayları dikkate alacak olursak. Şahinli soydaşların "hedef gösteriliyoruz" temelindeki endişe ve şikayetlerinin yersiz olmadığı aşikar.
Bu zor dönemde salgınla mücadelede daha zorlu günler geçiren bölge ve topluluklarla empati kurmak zor olmasa gerek. Eğer birileri Şahin'e ve Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'na karşı önyargı, hatta "düşmanca" duygularla yaklaşıyorsa ve salgın dönemini azınlığa "saldırmak" veya "hedef göstermek" için fırsat olarak kolluyorsa o zaman bu hastalığa şifa yok! Bu "hastalığı" da azınlık insanı zaten çok iyi biliyor...