Anasayfa

18-03-2020
Yannakaki ve Dimitras ile göçmen sorunu ve yükselen ırkçılığı konuştuk
Son dönemde artan göçmen ve mülteci sorunu ile Yunanistan'da endişe verici oranda yükselişe geçen ırkçılık temelli olay ve söylemi, bu alanda uzman olan Maria Yannakaki ve Panayotis Dimitras GÜNDEM'e değerlendirdi.
18 Mart 2020 Çarşamba

Adalet Bakanlığı eski İnsan Hakları Genel Sekreteri ve eski DİMAR milletvekili Maria Yannakaki ile Uluslararası Helsinki İnsan Hakları İzleme Komitesi Yunanistan Temsilcisi Panayotis Dimitras, göçmen ve mülteci sorunu ve buna bağlı olarak yükselen ırkçılıkla ilgili görüşlerini paylaştı.

Yunanistan'daki ırkçılığın ve ırkçı söylemin yükselişinden endişeli olduğunu anlatan Maria Yannakaki, "Sadece adalarda olup bitenlere bakarak değil, sosyal medyadaki duruma bakarak son derece endişeleniyorum. Bunun sorumluları, 'farklı' olanı şeytanlaştıran ve hedef gösterenlerdir." ifadelerini kullandı.

Evros bölgesindeki durumla ilgili olarak Dimitras, Yunanistan tarafından iltica sürecinin durdurulması ve göçmenlerin kayıtlarının yapılmadan geri göndermesinin uluslararası hukuku ve mülteci hukukunu ihlal anlamına geldiğini vurguladı.

MARİA YANNAKAKİ

Evros bölgesindeki durumun vahim olduğunu kaydeden Maria Yannakaki, bölgeden gelen görüntü ve videoların ülkeye yakışmadığını söyledi. Yunanistan'ın iltica başvurularını askıya almakla Cenevre Anlaşması'nı ihlal ettiğini dile getiren Yannakaki, Türkiye'nin de AB ile imzalanan göçmen anlaşmasını ihlal ettiğini savundu.

Yannakaki şöyle konuştu: "Türkiye'nin, AB ile Türkiye arasında imzalanan göçmen anlaşmasını ihlal ederek, mültecileri bir müzakere aracı olarak kullandığı açıkça görünüyor. Ne yazık ki Yunan hükümeti tamamen hazırlıksız yakalandı . Merak ediyorum istihbarat örgütünün görevi bu değilse nedir? Erdoğan, çevik kuvvet güçlerinin halka karşı görüntüleriyle adalardaki mülteci sorununun kötü ele alınmasından yararlandı ve Avrupa'yı tehdit etmek için fırsat buldu.
Buna paralel olarak hükümet, iltica başvurularını bir aylığına askıya aldığını açıklayarak uluslararası hukuku ve Cenevre Anlaşması'nı ihlal ediyor. İnsan haklarının, uluslararası hukuk gereğince mütekabiliyete tabi olmadığını söylemek isterim."

"YUNANİSTAN ZOR DURUMDA KALACAK"

Yunanistan'ın yakın zamanda zor durumda kalacağına inandığını belirten Maria Yannakaki, "Başka birileri insan haklarına saygı göstermiyor şeklinde bir argüman uluslararası platformda geçerli değil. Deneyimlerime dayanarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; Yunanistan yakın zamanda zor durumda kalacak. Kaldı ki 66 uluslararası kuruluşun tepkisi, bu kararın ne kadar sorunlu olduğunu gösteriyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne Yunanistan aleyhine yürütmeyi durdurma girişimleri oldu ancak bunlar reddedildi. Fakat dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü kararların hangi temele dayanarak verildiği ve tam olarak neyin talep edildiğini bilmiyoruz. Bu nedenle hükümet yanlısı gazeteler bugüne kadar konuyla ilgili yazmadı, üstelik hükümetten de bir açıklama yapılmadı." dedi.

"HÜKÜMET ADETA BİR SAVAŞ PROPAGANDASI BAŞLATTI"

Bazı vatandaşların Evros bölgesinde kendi kendilerine inisiyatif alarak sınır bölgelerinde hareket etmelerini doğru bulmadığını ifade eden Yannakaki, yetkililerin bu kişileri uzaklaştırması gerektiğini söyledi.

Yannakaki sözlerine şöyle devam etti: "Hatırlatmak isterim ki; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne dayanarak karar verir; Cenevre Anlaşması'na veya mülteci meselelerine dayanarak karar vermez. İzlenim yaratma oyunu bir yana, bir ülkeyi temsil eden hükümetin sadece bununla yetinmemesi lazım. Evros'taki durum çok vahim. Ülkeyi onurlandırmayan görüntü ve videolar uluslararası basına sızıyor. Çok hassas bir bölgede ve hassas bir dönemde bazı vatandaşlar kendi kendine karar alarak hareket ediyor. İnanıyorum ki; yetkili mercilerin kontrolü sağlamak amacıyla bu kişileri uzaklaştırmış olmaları gerekirdi. Çünkü yanlış bir hareket son derece üzücü gelişmelerin yaşanmasına neden olabilir. Hükümet tüm araçları kullanarak adeta bir savaş propagandası başlattı. Bu durum milli gereksinimlerden çok, partinin amaçlarıyla ilgilidir. Hükümet sözcüsü, muhalefeti Erdoğan'ın Truva atı olmakla suçlamaya kadar vardı. Daha önceleri Yeni Demokrasi'nin önde gelen bir milletvekilinin Çipras'dan çok Erdoğan'a inandığını söylediğini hatırlatmak isterim. Hükümeti desteklemeyen her kim varsa, aşırı sağcı kesimleri tatmin etmeye yönelik savaş tamtamlarını onaylamayanlar derhal hain olarak nitelendiriliyor. Sonra da milli açıdan zor dönemde uzlaşma arıyorlar. Doğal olarak merak ediyorum; onlara göre hainlerden ve milli çıkarlara hizmet etmeyenlerden mi rıza göstermelerini istiyorlar? Hükümetin sorumluluğunda daha önce hiç örneği olmayan bir bölünmeye doğru gidiyoruz. Hükümet olayların ciddiyetini dikkate almalı ve acilen Avrupa Konseyi'nin toplanmasını talep etmeli."

Yannakaki, "AB liderleriyle Evros'da çekilen fotoğraflar iyi; ama temenni ve nasihatlerin dışında bir şey daha gördük. Türk tehdidinin uluslararası hale getirilmesi sadece bilgi değil, aynı zamanda Avrupa ve özellikle Almanya'nın sorumluluklarını üstlenmesi için bir taleptir. Başbakanın, Alman şansölye ile görüşmesi son derece hayal kırıklığı yarattı. Ne olağanüstü zirve ve Türkiye'ye yaptırımlar konusuna, ne de 2016'da olduğu gibi yükümlülüklerin paylaşılması ve göçmenlerin Avrupa'ya yeniden yerleştirilmesini öngören yeni bir programın gerekliliğine değinildi.

Yannakaki, "Avrupa'daki ilerici güçlerle, uluslararası hukuka saygılı aktif bir diplomasi gerekiyor; Orban ve Le Pen'le değil."

"YÜKSELEN IRKÇILIÄžIN SORUMLULARI 'FARKLI' OLANI ŞEYTANLAŞTIRANLARDIR"

Ülkedeki ırkçı söylemin yükselişinden endişeli olduğunu vurgulayan Yannakaki sözlerine şöyle devam etti: "Ülkedeki ırkçılığın ve ırkçı söylemin yükselişinden endişeliyim. Sadece adalarda olup bitenlere bakarak değil, sosyal medyadaki duruma bakarak son derece endişeleniyorum. Bunun sorumluları, 'farklı' olanı şeytanlaştıran ve hedef gösterenlerdir. Bu durum çok yakında kontrolden çıkacaktır. Toplumun tamamen ahlaksızlaşmasına doğru gidiyoruz ve önlem alınmazsa ne yazık ki geriye dönüşü olmayacak. Adalet Bakanlığı, Temmuz ayında ayrılırken onlara bıraktıklarımızı kullanmayı reddediyor. Sadece mevzuat anlamında değil, toplumun güçlenmesi ve hassas hale getirilmesi anlamında da örnek ve uluslararası alanda kabul gören bir miras bıraktık. Irkçılık ve ayrımcılık karşıtı mevzuatı güçlendirdik. Aynı zamanda, ulusal anlamda ırkçılık karşıtı stratejiyi oluşturmak amacıyla Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığına Karşı Milli Konseyi oluşturduk. Toplumda hassasiyet oluşturmak amacıyla inisiyatifler aldık. Irkçılık ve ırkçılığa dayalı suçların önüne geçilmesi için toplumun ve bu konuyla ilgili makamların farkındalığı arttırmaya yönelik girişimlerde bulunduk. AGİT'e bağlı Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi ile birlikte programları hayata geçirdik. Tüm bu çalışmaların sonucunda iki protokol imzaladık. Hatta bunların birinde bugünkü adalet bakan yardımcısı da o dönemdeki Ulusal Yargıçlar Okulu Müdürü sıfatıyla yer almıştı. Ne yazık ki Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığına Karşı Milli Konseyi'nin Temmuz ayından bu yana sadece bir kez toplandığını öğrendik. İmzalanan protokolle oluşturulan ve AGİT tarafından da olumlu bir adım olarak nitelendirilen komisyon ise hala faal değil. Dile getirdiğim tüm bunlar Adalet Bakanlığı'nın bilgisi dahilinde. Bugünkü durumla mücadele edebilmek amacıyla tüm bunları neden kullanmadıklarını merak ediyorum."

"IRKÇI SÖYLEM, IRKÇILIÄžI VE ŞİDDETİ MUBAH HALE GETİRİYOR"
Irkçı söylemin, ırkçılığı mübah hale getirdiğini vurgulayan Yannakaki sözlerini şöyle tamamladı: "Bir kez daha tekrar etmek isterim. Irkçı söylem, ırkçılık içeren şiddeti mübah kılıyor ve böylece ırkçılık içeren suçu doğuruyor. Irkçılık ve ayrımcılık toplumu aşındırır ve sosyal dokunun bozulmasına yol açar. Ve bu kümülatiftir: her fırsatta daha ciddi hale gelir, cezasızlık cesaretlendirir ve meşrulaştırır. Seçilmiş halklara, seçilmiş kültürlere, seçilmiş kıtalara inanmıyorum. Tarih, insan hakları ve insani değerlerin korunmasına yönelik mücadelenin sonsuz ve kalıcı olduğunu en sert şekliyle göstermiştir.

Avrupa Rönesans'ı doğurmuştur, ama Yahudi soykırımını da doğurmuştur. Bugün açık ve net bir şekilde Avrupa tarihinin hangi tarafında yer alacağımızı seçmeye davet ediliyoruz."

DİMİTRAS: "YUNANİSTAN ULUSLARARASI HUKUKU AÇIKÇA İHLAL ETTİ"

Son dönemde yaşanan gelişmeleri GÜNDEM'e değerlendiren Uluslararası Helsinki İnsan Hakları İzleme Komitesi Yunanistan Temsilcisi Panayotis Dimitras, Yunanistan'ın iltica sürecini durdurarak, göçmenleri geri göndererek ve göçmenlere karşı şiddet kullanarak uluslararası hukuku ve mülteci hukukunu açıkça ihlal ettiğini kaydetti.
Panayotis Dimitras konuyla ilgili olarak şunları ifade etti: "Evros bölgesindeki trajik durum, Türkiye - Yunanistan ve Avrupa Birliği'nin, uluslararası hukuku ve mülteci hukukunu görmezden gelerek göçmen ve mültecileri siyasi nedenlerle kullandıklarını gösteriyor. Özellikle de Yunanistan uluslararası hukuku ve mülteci hukukunu açıkça ihlal etmeyi kararlaştırdı. İlk olarak iltica sürecinin durdurulması ve göçmenlerin kayıtlarını yapmadan geri göndermekle ihlal edildi. Daha sonra da söz konusu kararların uygulanması için sistematik bir şekilde şiddet kullanılmasıyla ihlal edildi. Tabii tüm bunlar Evros bölgesini ziyaret ederek, hak ihlali politikasını yasallaştıran Avrupa Birliği'nin tahammülüyle yapılıyor."

"YÜKSELEN IRKÇILIK BENİMSENEN POLİTİKALARIN BİR SONUCU"

Ülkede her geçen gün yükselen ırkçılık ve bunun muhtemel sonuçlarıyla ilgili soruyu da yanıtlayan Dimitras, bunun benimsenen ve takip edilen politikanın bir sonucu olduğunu belirtti. Dimitras, Yunanistan'ın uluslararası kuruluşlar tarafından yapılan çağrıları da görmezden geldiğini vurguladı.

Uluslararası Helsinki İnsan Hakları Komitesi Yunanistan Temsilcisi Panayotis Dimitras şöyle konuştu: "Yunanistan'daki ırkçı söylemin ve ırkçı şiddetin yaygınlaşması, hem bu politikanın hem de Yunanistan’da BM ve Avrupa Konseyi tarafından kınanmış ırkçı şiddet ve söylemin uzun zamandır cezasız kalmasının bir sonucudur. Ancak Yunanistan söz konusu uluslararası örgütlerin bu önerilerini küçümsemeye devam ediyor."

Haberler


Belediye binasına Filistin’e destek pankartı astıran sendika başkanına soruşturma

İskeçe Azınlık Ortaokulu – Lisesinin bina sorununu Belediye Başkanı Kontos’a aktardılar

Kadına yönelik şiddet, toplumun her ekonomik grubu ve eğitim seviyesinden ferdini etkiliyor

GAT’tan kadına yönelik şiddet için farkındalık videoları

Mustafaoğlu: ‘Eşitlikçi bir dünya için kadınlarımızı ve çocuklarımızı koruyalım’

Şapçı Konferans Merkezi bakıma alınıyor

SİRİZA seçimlerinde İskeçe’de Famellos bir oy farkla birinci

BTAYTD Kadınlar Kolu’ndan Demircikte etkinlik

Kasselakis partisinin adını açıkladı

Rodop’ta SİRİZA üyeleri Sokratis Famellos’u tercih etti

Bulgaristan, Şengen Bölgesi’ne tam katılıma hazırlanıyor

Yassıköy Belediyesi kanal ve hendekleri temizliyor