16-03-2019
İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy Gümülcine'de anıldı
Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği (BTAYTD) tarafından "Çanakkale Savaşları’nın 104. Yıl Dönümünde Bir Karakter Abidesi Olarak İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy" konulu konferans gerçekleştirildi.
Gümülcine Türk Gençler Birliği (GTGB) lokalinde 15 Mart Cumartesi günü gerçekleşen konferansa konuşmacı olarak Türkiye'den Prof. Dr. Ahmet Günşen katıldı.
Konferans, BTAYTD Başkanı Hüseyin Baltacı'nın açılış konuşmasıyla başladı. Baltacı: "İstiklal marşı, milli birlik ve beraberlikle eşsiz bir mücadele ile atılan imzanın, milletin duygu ve düşüncesine tercüman olarak derin bir vatan ve millet sevgisi ve büyük bir coşku ile kaleme alınan eşsiz bir sanat eseridir. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy eseri ile Türk toplumunun duygu ve hislerine tercüman olmuştur. Orduları dağıtılmış milletine müjdeler veriyordu mısralarında. Mavzeri, fişeği olmayan yalın ayak Anadolu halkına zaferler vaat ediyordu o eşsiz satırlarında. İstiklal marşı Türk milletinin imkansızlıklar içerisinde gösterdiği büyük kahramanlığın simgesidir. Milli marşlar, tarihten silinmek istenen bir milletin hangi değerlere sarılarak istiklal mücadelesini kazandığını anlatan tarihi bir vesika niteliğindedir." ifadelerine yer verdi.
Prof. Dr. Günşen, konuşmacı olarak katıldığı konferansta, ünlü şair Mehmet Akif Ersoy'u anlattı. Günşen, burada yaptığı konuşmada, Mehmet Akif Ersoy’un, Türk edebiyatına diğer eserlerinin yanı sıra biri "Çanakkale Destanı" ve diğeri de "Türk Milli Marşı" olmak üzere iki dev yapıtı armağan eden büyük bir edebiyatçı ve şair olduğunu söyledi.
Çanakkale Destanı ve daha sonra İstiklal Marşı’nın yazılış sürecini anlatan Günşen, şunları kaydetti:
"Çanakkale Savaşı sadece Türkiye için değil dünya için çok önemli bir destandır. Çanakkale Savaşı dünya tarihini değiştirdi. Bu savaş kazanılmasaydı ve gemiler İstanbul'a ulaşsaydı dünya tarihi farklı akardı. Çanakkale Savaşı'nın zaferi Cumhuriyet tarihinin önsözüdür."
Günşen, "Her Türk çocuğu Çanakkale'yi, Anafartalar'ı, Conkbayır'ı, Gelibolu'yu, Karatepe'yi, Kabatepe'yi, Kanlısırt'ı, Alçıtepe'yi... gezip görmeli, kahraman ecdadımıza dua edip onlardan ders almalıdır. Mehmet Akif'in "Çanakkale Şehitlerine" şiirini coşa coşa okuyup ruhunu yıkamalıdır" dedi.
Konuşmasının devamında İstiklal marşının yazılışını anlatan Günşen, "Bizim milli marşımız, anlamı ve özü bakımından İstiklal Savaşımızın çetin günlerinin hatıralarıyla doludur. Kahraman ordumuzun ve milletimizin bin bir güçlük ve çaresizlik içinde "Yedi Düvel"e karşı verdiği mücadelenin" destanıdır diyen Günşen, "İstiklal Marşımız 12 Mart 1921'de kabul edilmiş olmakla birlikte, mucizevi bir şekilde tam bir yıl beş ay yedi gün öncesinden 9 Eylül 1922'deki Türk'ün İstiklal Savaşı zaferini müjdeler" diye konuştu.
Muhteva olarak İstiklal Marşı'nın beş ana temel fikir üzerine bina edildiğini söyleyen Günşen bunları şu şekilde sıraladı: "Türk'ün istiklal aşkı, Hakk'a inanma ve tapma, iman gücü, vatanın kutsallığı ve kıymeti, din duygusu ve bütünleşme."
Mehmet Akif Ersoy’un, Türk milleti ile kıyamete kadar birlikte var olacağını dile getiren Günşen, "Türkiye’nin tarihinde adı al bayrakla birlikte anılan ikinci bir Türk şairi var mıdır? Adını İstiklal Marşına ve bayrağa sararak 63 yaşında aramızdan ayrılan Akif, hem büyük bir şair hem de büyük bir dava adamıdır ve hem de kelimenin gerçek anlamıyla bir şahsiyet abidesidir." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Ahmet Günşen sözlerini, "İstiklal Marşı'nın anlam ve önemini anlayabilmek için; Türk tarihini, İslam dinini ve Türk'ün İslam anlayışını, Türk milletinin karakterini iyi bilmek, İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy'u çok iyi tanımak, Türk dilini söz ve söyleyiş incelikleriyle iyi bilmek, nihayet İstiklal Marşımızın yazıldığı Milli Mücadele yıllarındaki karanlık günleri, aziz vatanımızın ve büyük milletimizin içinde bulunduğu ruh halini ve yaşadığı şartları çok iyi bilmek gerekir" diyerek tamamladı.
Daha sonra Türkiye’nin Gümülcine Başkonsolosu Murat Ömeroğlu söz alarak konuşmasına Prof. Dr. Ahmet Günşen’e sunumlarından dolayı teşekkür ederek başladı.
Ömeroğlu çeşitli yerlerde görev yaparken Mehmet Akif Ersoy'un sık sık karşısına çıktığını dile getirdi. Hatta Hindistanın ortasında Haydarabad'da bile Mehmet Akif'in dizeleriyle karşılaştığını belirtti. Sonra Mehmet Akif Ersoy'un şu anısını aktardı: "Mehmet Akif Ersoy, Almanya'ya gidip geldikten sonra kendisine soruyorlar, üstad Almanya'yı nasıl buldun, diye. O da "yaşayışları dinimiz gibi dinleri yaşayışımız gibi" diye cevap veriyor." Ömeroğlu Mehmet Akif'in bu tespitini cehaletin boyutu ile ilgili çok yerinde ve önemli bir tespit olarak değerlendirdi.
Başkonsolos Ömeroğlu konuşmasının sonunda Yeni Zelanda'daki terör saldırısını kınayarak orada hayatını kaybeden ve şehit olanlara Allah'tan rahmet diledi. Bu tip olayların inşallah tekrarının olmayacağını ümit ettiğini söyleyerek konuşmasını bitirdi.