12-12-2018
AKPM'den ulusal azınlıkların hakları konusunda rapor
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Eşitlik ve Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu Üyesi Milletvekili Viorel Riceard Badea (Romanya/EPP) tarafından kaleme alınan "Ulusal azınlıklara mesnup kişilerin haklarının teşvik edilmesi" başlıklı taslak rapor 3 Aralık Pazartesi günü kabul etti.
Paris'te yapılan komisyon toplantısında görüşülerek oylanan rapor, Ulusal Azınlıkların Korunması için Çerçeve Sözleşme (FCNM) ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 12 numaralı protokolüne taraf olmayan sekiz ülkede yaşayan ulusal azınlıkların durumunu inceliyor. Yunanistan dahil sözleşmeye taraf olmayan sekiz ülke ile diyalog ve gelecekte atılacak adımlara yönelik bir temel oluşturmayı hedefleyen raporun Yunanistan ile ilgili bölümünde Batı Trakya Türklerine de yer veriliyor.
Badea: "Yunanistan Lozan Antlaşması'nın ötesinde azınlığın korunmasına yönelik ileri düzeyde bir mevzuat bulunduğu gerekçesi ile Ulusal Azınlıkların Korunması için Çerçeve Sözleşme'yi onaylamaya ihtiyaç olmadığını belirtiyor"
Çerçeve Sözleşme'ye taraf olmayan ülkelerde ulusal azınlıkların korunması için mevcut önlemler ile sözleşmenin onaylanmasının önündeki engellerin incelendiği raporun Yunanistan ile ilgili bölümünde raportör Badea, Kasım 2017'de Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Hukuk İşleri Dairesi Başkanı Marina Telalian ile Bükreş'te gerçekleştirdiği görüşmeye dayanarak Yunanistan'ın Lozan Antlaşması'nın tarafı olarak resmi olarak Batı Trakya'da Müslüman azınlığı tanıdığını kaydediyor. Çerçeve Sözleşme'nin kendi yetki alanlarındaki ulusal azınlıkları tanımlama yetkisi vermesine karşın Yunanistan'ın antlaşma ile tanınan dini azınlığın Türk, Pomak ve Roman unsurları içermesi nedeniyle sözleşmeyi onaylamasının zor olduğunu belirten Badea, Yunanistan'ın Lozan Barış Antlaşması'nın ötesinde azınlık haklarının korunmasına yönelik bir dizi araç içeren ileri mevzuat sebebiyle Çerçeve Sözleşme'yi onaylamaya ihtiyaç olmadığını ileri sürdüğünü aktarıyor. Bununla birlikte Yunanistan'ın din, dernek kurma ve ifade özgürlüğü, kamusal yaşama katılım, eğitim hakkı, kültürel çeşitlilik, müftülerin atanması ve rolü, sivil toplum ile diyalog başlıklarında alınan önlemlerin Yunanistan Dışişleri Bakanlığı tarafından aktarıldığını belirten Badea, Yunanistan'ın azınlıklar konusundaki mevzuatta boşluk olmadığını aktardığını belirtiyor. Bu çerçevede Badea, Yunanistan'ın sözleşmeyi onaylamamasının asıl sebebinin belirli azınlıkların varlığı ya da yokluğu temelinde ele alınması gerektiği yorumunda bulunuyor. Ayrıca Badea, azınlık hakları konusunda Yunanistan'ın mütekabiliyete dayalı bir yaklaşım sergilemediğini söylüyor.
TÜRK TOPLUMU TEMSİLCİLERİ İLE STRAZBURG'DA GÖRÜŞEN BADEA RAPORUNDA BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN ENDİŞELERİNE YER VERDİ
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı ile yaptığı görüşmeye dair notlarının yanı sıra Badea, Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) dahil Batı Trakya Türk toplumu temsilcileri ile yaptığı görüşmelere de raporunda yer veriyor. Batı Trakya Türk toplumu temsilcilerinin ulusal azınlıklara mensup kişilerin kendini tanımlama, nefret söylemi ile nefret temelli saldırıların yanı sıra dernek kurma özgürlüğünün kullanılması, din özgürlüğünün kullanımında özerkliğin yokluğu ve buna yönelik kısıtlamalara ilişkin endişelerini dile getirdiklerini aktaran Badea, devlet okullarında Türkçe konuşan çocuklar için pilot projenin olumlu bulunmasına rağmen Türkçe okulların (azınlık ilkokulları) sayısındaki azalma ile bu okullardaki eğitimin kalitesi konusunda azınlık temsilcilerinin endişelerini aktardıklarını belirtiyor.
Ayrıca rapora ek olarak AKPM Türk Heyeti Üyesi AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu'nun muhalif görüşü de yer alıyor. Yeneroğlu, Yunanistan'ın Lozan Barış Antlaşması ile Batı Trakya Türk toplumunun hak ve özgürlüklerini koruma altına alan bir azınlık koruma rejimi oluşturduğu yönündeki yorumun gerçeği yansıtmadığını ifade ederek Batı Trakya Türklerinin sorunlarını aktarıyor. Ayrıca Yeneroğlu, muhalif görüşünde Rodos ve İstanköy'de yaşayan Türklerin Yunanistan tarafından azınlık olarak tanınmaması nedeniyle hiçbir haktan yararlanamadığını belirtiyor.
Çerçeve Sözleşme'ye taraf ülkelerde sözleşmenin uygulanmasına yönelik durumun da değerlendirildiği raporun sonuç bölümünde ise siyasi istek olmaksızın sözleşmenin tam onaylanmasının mümkün olamayacağı kaydediliyor. Bu nedenle raportör Badea, sözleşmeye taraf olmayan ülkelerde AKPM'nin yardımcı olması gerektiğini belirtiyor. Bu noktada Badea, Avrupa Konseyi üyesi devletler ile diyalog kurulmasını ve bunu yaparken Çerçeve Sözleşme Danışma Komitesi'nin devlet raporu ve tavsiyeler yoluyla uzmanlık sağlamaya hazır olduğunu kaydediyor.
Rapora ilave taslak kararda ise Çerçeve Sözleşme'yi henüz imzalamamış ya da onaylamamış devletlerden herhangi bir şerh olmaksızın sözleşmeyi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 12 numaralı protokolü onaylamaları isteniyor.
ABTTF Başkanı Halit Habipoğlu, "3 Aralık 2018 tarihli komisyon toplantısında görüşülerek oylanan rapor öncesinde Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği ve İskeçe Türk Birliği ile birlikte Batı Trakya Türk heyeti olarak Strazburg'daki girişimlerimizde raportör Badea ile görüşerek Batı Trakya Türklerinin sorunlarını dile getirdik, raportörü bölgedeki güncel gelişmelerden haberdar ettik. Bu girişimlerimiz neticesinde bazı karşı çıktığımız bölümler bulunmasına rağmen raportörün Batı Trakya Türk toplumunun endişelerine raporunda yer verdiğini görmek memnun edici. Badea'nın hazırladığı raporun Ocak 2019'daki genel oturumda oylanarak kabul edilmesi öncesinde sivil toplum temsilcileri olarak Strazburg'daki girişimlerimizi sürdürerek rapora ilişkin görüş ve önerilerimizi raportöre ileteceğiz" dedi.