19-11-2018
Bölgeye ekonomik yardım çağrısı
Batı Trakya'daki göçün önüne nasıl geçilebilir? Ekonomik krizin derinleşmesiyle büyüyen işsizlik sorununun neden olduğu genç nüfusun Batı Trakya'dan göç etmesinin engellenmesi için çareler nelerdir? Azınlık insanını son yıllarda ilgilendiren en önemli problemi iki azınlık milletvekiliyle konuştuk.
İskeçe SİRİZA milletvekili Hüseyin Zeybek ile Rodop KİNAL milletvekili İlhan Ahmet'e Batı Trakya'daki göç sorununu ve bu sorunun önüne geçilebilmesi amacıyla yapılabilecekleri sorduk.
Ekonomik krize bağlı olarak yaşanan göç sorununun toplumun en önemli sorunlarından biri olduğunu söyleyen milletvekili İlhan Ahmet, hükümete bölgeye ekonomik yardım çağrısında bulundu. Hükümetin tütün ve pamuk üreticilerine çok daha fazla yardım verebileceğini ve hukuken bu imkana sahip olmasına rağmen bunu yapmadığını söyleyen Ahmet, hükümete bölgeye acil olarak ekonomik yardımda bulunma çağrısı yaptı.
İskeçe milletvekili Hüseyin Zeybek ise son dönemde atılan adımlar sayesinde krizin olumsuz etkilerinin hafiflemeye başladığını belirterek, durumun iyileşmeye başladığını ancak bunun hissedilebilmesi için biraz zamana ihtiyaç olduğunu söyledi.
İLHAN AHMET
Ülkenin sekiz yıldır büyük bir ekonomik kriz altında olduğunu, bunun sonuçlarının Batı Trakya'da da göründüğünü anlatan Rodop milletvekili İlhan Ahmet şöyle konuştu: "Göç sorunu gerçekten büyük bir sorun haline geldi. Daha önce siyasi sebeplerden dolayı bölgemizde göç olayı yaşanmıştı ancak son yıllarda tamamen ekonomik sebeplerden dolayı ciddi bir göç yaşanıyor. Ben bu durumu çok iyi bildiğim için milletvekili olarak azınlığımızın bölgede istihdamını arttırmak, yani işsizlik sorununa çözüm getirmek, tarım sektörünü desteklemek için bir dizi çalışma başlattım. Öncelikle şu tespiti yaptım. Bölgemizde sanayi, fabrikalar neredeyse yok. Azınlığın yaklaşık yüzde 90'ı tarım ile uğraşıyor. Peki bu insanları topraklarında tutabilmek için onlara istihdam sağlamak için hükümet ne yapabilir? Öncelikle hükümet yıllardır ekonomik darboğazda olduğunu, maddi olarak gücü olmadığını söylüyor. Ancak Trakya'nın sanayisini geliştirecek ve insanlara iş imkanı sağlayacak herhangi bir girişimde bulunmadı. Benim milletvekili olarak bu konuda bazı tekliflerim var. Başbakan Çipras bölgemizi ziyaret ettiğinde biliyorsunuz dağlık bölgelerde yaşayan vatandaşlar için çanak anten projesini açıkladı. O zaman da demiştim ki, bu çanak antenler verileceğine bölge halkından alınan ENFİA dediğimiz ev vergisini %40 oranında azaltın, hatta gerekiyorsa hiç almayın. Özellikle de geri kalmış bölgelerde. Bir diğer önerim, köylerimizdeki esnafımızın sigorta primi ödemesinde muaf tutulması yönündeydi. Tabii bunlar yapılmadı. Daha sonra çiftçilerimize yönelik olarak Avrupa Birliği tarafından ülkemize verilen 2.5 milyar euroluk bir fon var bildiğiniz gibi. Hükümet bu paraları eşit dağıtıyor, ama adil dağıtmıyor. Bundan kastım gelen paralar ülke genelinde dönüm başına eşit olarak dağıtılıyor. Biz ise bu konuda farklı bir öneri getirdik. Dedik ki Rodop ili ve İskeçe ili ülkemizin en fakir bölgeleri. Yunanistan genelinde bu durumda olan başka bölgeler de var. Bu bölgelere bu paraları eşit olarak dağıtmayın, adil olarak dağıtın. Yani tüm Yunanistan'a eşit olarak bölüp herkese örneğin 50 euro destek vereceğine, daha yoksul olan bölgelerdeki çiftçilere adil bir dağıtım yaparak daha yüksek miktarlar verilsin. Mesela tütüncüye diğer çiftçilerden daha yüksek miktar verilmesi lazım çünkü tütüncümüz prim falan alamıyor. Biz bunu Avrupa'ya da taşıdık. Oradan da bu konuda destek aldık. Benim buradan SİRİZA ve ANEL hükümetine çağrım eğer kendileri samimiyse, herkese fırsat eşitliği tanımak istiyorsa, bölgenin refahını düşünüyorsa, Avrupa'dan gelen bu yardımı az önce bahsettiğim şekilde adil olarak dağıtmalı."
"BU MÜCADELEYİ PARTİZANLIK İÇİN YAPMIYORUM, İHTİYAÇ OLDUÄžU İÇİN YAPIYORUM"
Bölgede yaşanan ekonomik sorun ve çiftçilerin durumuyla ilgili olarak uzun yıllardır uğraştığını belirten İlhan Ahmet, "Ben bunu partizanlık olsun diye yapmıyorum. Bu gayretimde samimiyim. Çünkü bölgemizin ekonomik açıdan çökmesini istemiyorum." diye konuştu.
İlhan Ahmet, "Artık azınlığımız içindeki kooperatifler olsun, kurum ve kuruluş yetkilileri olsun benim bu mücadelemi bir partizanlık mücadelesi olarak görmesinler. Bir İlhan Ahmet mücadelesi olarak görmesinler. Ben herkese birlik beraberlik içinde yardımcı olmak istiyorum. Burada siyasi rant aranmasın. Bazı çevreler, 'İlhan Ahmet bu konuda kendisine siyasi çıkar sağlıyor' gibi ifadeler kullanıyorlar. Bunun gerçekle yakından uzaktan alakası yok. Ben halkımız için mücadele etmeye çalışıyorum ve istiyorum ki bu konuda hep birlikte bir mücadele verelim. Milletvekilleri olarak, belediye başkanları, kooperatif başkanları olarak gerekirse Atina'da ve Avrupa'da sunumlar yapmamız ve taleplerimizi güçlü bir şekilde iletmemiz gerekiyor. Tabii bunu ciddi ve profesyonel bir şekilde yapmamız gerekiyor." dedi.
"ACELE ETMELİYİZ, AZINLIÄžIMIZ KAN KAYBEDİYOR"
Ekonomik krizin ve özellikle de artan göçün önüne geçilmesi için acilen adım atılması gerektiğini vurgulayan Ahmet, "Biraz da acele etmemiz gerekiyor, çünkü azınlığımız ne yazık ki gün geçtikçe kan kaybediyor. Siyasi mücadelelere ve çekişmelere girmeden hep birlikte bu konuda ciddi bir uğraş vermemiz şart. Yoksa bu kan kaybı ne yazık ki devam edecek."
HÜSEYİN ZEYBEK
İskeçe SİRİZA milletvekili Hüseyin Zeybek, göç probleminin çok uzun yıllardan bu yana var olduğunu belirterek, genç nüfusun bölgeden göç etmek zorunda olmasının üzücü olduğunu vurguladı.
Milletvekili Hüseyin Zeybek şunları kaydetti: "Göç sorunu gerçekten önemli bir sorun. Tabii şunu da görmek lazım; göç her dönemde vardı. Yıllardan beri Avrupa'ya bir kayma vardı. Fakat son dönemlerde kriz ile birlikte daha farklı bir göç unsuru ortaya çıktı. Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde mevsimlik olarak çalışan işçilerimiz var. Bildiğim kadarıyla, örneğin sadece Finlandiya'da bine yakın gencimiz çalışıyor. Bu işçilerimiz dönem dönem gidip geliyorlar. Fakat aileleri burada oluyor. Bu durum tam anlamıyla göç sayılmıyor ama aile olarak göç edildiği zaman bu can sıkıcı hale geliyor. Aile olarak göç edildiği zaman, özellikle de çocuklar orada okula başladığı zaman artık bu ailelerin geri dönüşü çok zor oluyor. Göç sorununda tabii en büyük etken ekonomik krizdir. Özellikle inşaat sektörünün durması ile sorun daha da büyüdü. Bizim işçilerimizin büyük bölümü inşaat sektöründe çalışıyordu."
Son aylarda uygulanan ekonomi politikaları sayesinde iyiye doğru bir gidişatın başladığını anlatan Hüseyin Zeybek, "Şimdi tabii farklı bir duruma doğru gidiyoruz. Ekonomide bir düzelme başladı ve bir istikrar söz konusu. Tabii sorunlar çok fazla ama en azından bir iyiye doğru gidişin olduğunu söyleyebiliriz. Hükümetin devreye koyacağı yeni ekonomik programlar olacak. Orta ölçekli işletmelere yönelik özel ekonomik paketler hayata geçirilecek. Esnafın borçları ile ilgili düzenlemeler olacak. Benim görüşüm tüm bunların piyasayı biraz rahatlatıcı yönde olduğu şeklinde." dedi.
Zeybek şöyle devam etti: "Göç olayı tabii ciddi boyutlara ulaştı. Bu durum sadece bizim bölgemizde değil ülke genelinde de yaşanan bir durum. Biz bunun durmasını arzu ediyoruz. Gençlerimizin en verimli yıllarında burada kalıp üretime destek vermelerini istiyoruz. Bunun için de çeşitli girişimler var. Bundan sonra inanıyorum ki daha farklı bir sürece gireceğiz. Tabii gerçekçi olmak lazım. Herşey bir anda değişmeyecek. Ancak yeni dönemle birlikte yaşanan değişimin ve istikarın sonuçları mutlaka olacaktır. Uzun bir aradan sonra işsizlik rakamları düşmeye başladı. Bu iyi ve umut verici bir durum. Hükümet olarak bizim alt ve orta tabakaya yönelik programlarımız var. Bana göre bu çalışmalar istikrarlı bir şekilde devam ettiği sürece, belki günlük hayata hemen yansımayacak ama önümüzdeki dönemde olumlu sonuçlar alınmaya başlanacak."
Bölgenin kalkınmaya imkan tanıyacak altyapıya ve olanaklara sahip olduğunu ifade eden Hüseyin Zeybek, "Bölgemize yönelik çalışmalara gelecek olursak; bildiğiniz gibi yaklaşık bir yıl önce başbakanımızın da katılımıyla eyalet bölgelerinin kalkınması için toplantılar yaptık. Bu toplantıları yaparken de bölgenin üretim mekanizmaları ile, sanayi ve ticaret odaları ile, kooperatifleri ile ve belediye başkanları ile de görüştük. Bu toplantılarda bölgemizin nasıl kalkınacağı konusunda fikirler ortaya atıldı ve görüşüldü. Bizim bölgemiz kalkınmaya yönelik olarak altyapı ve imkanlara sahip bir bölge. Ama tabii bütün bu imkanları kullanarak somut sonuçlar doğuracak çalışmalar yapmamız lazım. Bölgemizin kalkınması için başta ESPA programları olmak üzere çeşitli programlar hayata geçiriliyor. Bölgeye yatırıp yapmak isteyen yatırımcılar var. Bunlarla istihdam konusunda bir gelişme olacağına inanıyorum." görüşlerine yer verdi.
Bölgedeki ekonomik canlılığın sağlanması için bazı çalışmaların yapılması gerektiğini dile getiren Zeybek, üretimin desteklenmesinin şart olduğunu söyledi. Zeybek şöyle devam etti: "Tüm bu çalışmaların dışında bölgemizde kooperatifler kurarak, iş adamlarını bir araya getirecek dernekler kurarak hep birlikte çalışmalar yürütmemiz gerekiyor. Üretimi mutlaka arttırmamız gerekiyor. Bölgenin kalkınması, üretimin artmasından geçiyor. Yıllardır ne yazık ki üretimden çok tüketime yönelik bir sistem yaratıldı. 'Üretmeye gerek yok; nasılsa dışarıdan daha ucuza getirebiliyoruz' düşüncesi bir şekilde beyinlere yerleşti. Bu son derece yanlış bir düşünce tarzı. Geçtiğimiz dönemlerde Avrupa Birliği programlarının doğru kullanılmaması da bugün geldiğimiz noktada büyük etkiye sahip. Ne yazık ki verilen programları ve ödenekleri ülke olarak iyi kullanamadık. Üretimi arttıracak, kaliteli ürünlerle pazarlara açılamadık. Bunları şimdi bizler yapmaya çalışıyoruz. Tabii büyük girişimlere ihtiyacımız var. Bunu yapacak düzgün ve dürüst insanlara, üretimden yana olan insanlara ihtiyacımız var. Hükümetimizin yüzde 70 oranında desteklediği programlar var. İnanıyorum ki bu programlar doğru kullanıldığı zaman olumlu sonuçlar verecek. Bir nebze de olsa istihdama katkı sağlayacak ve göç sorununa çare olacak."
Hükümetin işsizlikle mücadele alanında gayret gösterdiğini kaydeden milletvekili Zeybek, "Bildiğiniz gibi insanlarımız Avrupa tersanelerinde oldukça sağlıksız ortamlarda çalışmak zorunda kalıyorlar. Ama ne yazık ki başka bir çareleri yok. Onların tabii ülkeye kazandırdıkları pozitif bir durum da söz konusu. Mevsimsel olarak gittikleri ve aileleri burada kaldığı için kazandıkları paraları bölgemize getiriyorlar. Bu da önemli bir konu, ancak bu iş böyle devam edemez, etmemeli. Biz gençlerimizin burada kalmalarını istiyoruz.
Bölgemizin boşalmaması için hükümet olarak yoğun bir şekilde çalışıyoruz." diyerek sözlerini tamamladı.