11-11-2018
Azınlığın yeni sorunu: GÖÇ!
Batı Trakya Türk Azınlığı son yıllarda yeni bir sorunla karşı karşıya.
Ekonomik kriz nedeniyle yaşanan göç büyük boyutlara ulaştı.
2010 yılında başlayan ekonomik kriz nedeniyle özellikle genç nüfusun Batı Trakya'dan göç etmesi son dönemde hız kazandı. Kriz öncesinde İskeçe Balkan koluyla sınırlı olan sorun, son beş yılda tüm azınlık geneline yayıldı. Son dönemde Batı Trakya'nın neredeyse her köyünden yurt dışına giden aile reisleri veya aileler var. Ekonomik kriz nedeniyle yaşanan göç adeta yeni bir azınlık sorunu boyutuna ulaştı.
Düşük doğurganlık oranına genç nüfusun göçü de eklenince özellikle küçük köyler açısından yaşamsal bir problem ortaya çıkıyor. Nüfusun azalması köylerdeki ilkokulların faaliyetini de tehlikeye sokuyor. Gençler kaçıyor, çocuklar azalıyor, okullar kapanıyor.
İskeçe ve Gümülcine'deki Esnaf ve Sanatkarlar Odası ile Ticaret ve Sanayi Odası yöneticileri Mesut Hasan, İbrahim Halil Hasan, Serkan Hatip ve İrfan Hacıgene ile yıllardır kendi şirketiyle Almanya'da gemicilik alanında faaliyet gösteren iş adamı Hamdi Sefer'le ekonomik krize bağlı olarak yaşanan göç sorununu konuştuk.
MESUT HASAN
Rodop ili Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkan Yardımcısı Mesut Hasan, ekonomik krizin bölgemizde göç sorununa dönüştüğünü söyledi. "Durum gerçekten vahim boyutlara ulaştı. Biz pasaport işi de yaptığımız için iyi biliyoruz. Her gün birileri memleketten göç ediyor." diye konuşan Mesut Hasan, acil önlem alınmasını istedi.
"SADECE BİR KÖYDEN SON 5 YILDA 180 GENÇ GÖÇ ETTİ"
Mesut Hasan son dönemde artan göç sorunuyla ilgili şunları kaydetti: "Göç olayı Semetli'den Arabacıköy'e kadar ikinci yaka dediğimiz bölgede son dönemde oldukça artmış durumdaydı. Daha önce Domruköy'ün olduğu yaka bölgesinden pek göç olmazdı. Ama son altı ayda bu bölgeden de en az 25 hane göç etmiş durumda. Son dönemde artık o bölgede de özellikle gençler yurt dışına göç etmeye ve bir anlamda bölge boşalmaya başladı. Bizim çarşıda esnaf olarak gördüğümüz artık çoğunlukla emeklilerin gelip alış veriş yaptığı. Genç nüfusta gözle görülür bir azalma var. Benim öngörüm 2019 yılında söz konusu sıkıntının daha da büyüyeceği yönünde. Ne yazık ki göç dalgası artacak gibi duruyor. Çünkü her gün yurt dışına giden insanlarımızın olduğunu öğreniyoruz. Örneğin son dönemde Yassıköy'den 180 gencimiz yurt dışına gitmiş. Yassıköy bölgesi için korkunç bir sayı bu. Eskiden tütünden ve diğer ürünlerden, yani kısacası tarımdan gelir sağlanıyordu. Ancak son dönemde tarımdan yeterince gelir elde edemeyen insanlar mecburen yurt dışına göç etmek durumunda kalıyor. Göç edenlerin büyük bölümü çiftçilik yapanlar, sanayide çalışanlar; dönemde esnaf kesiminden de göç edenlerde bir artış var."
"KÜÇÜK KÖYLERİMİZ 10 YIL İÇİNDE TAMAMEN KAYBOLMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA"
Öncelikle aile reislerinin yurt dışına çıktığını, daha sonra da ailelerini yanlarına aldığını anlatan Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkan Yardımcısı Mesut Hasan, "Memleketten göç edenler genellikle Almanya'ya giderek oradaki fabrikalarda çalışmaya başlıyorlar. Daha sonra da ailelerini yanlarına alıyorlar. Bir de yine Almanya, Hollanda gibi ülkelere üç aylığına gidip gemi işlerinde çalışanlar var. Bunlar üç ay çalışıp tekrar geri dönenler. Bir süre burada kaldıktan sonra yine bir kaç aylığına çalışmak için yurt dışına çıkıyorlar. Ama daha önce de söylediğim gibi Almanya'ya gidip orada kalıp sonradan ailesini de yanına alanlarda ciddi bir artış olmaya başladı. Yani eskiden bir dönem olduğu gibi yine bir Almanya'ya göç dalgasının başladığını söyleyebiliriz. Ne yazık ki 60'lı, 70'li yıllara döndük. Fakat o zamanlar doğurganlık vardı. Şimdi ne yazık ki ailelerin sahip olduğu çocuk sayısı çok azaldı. Ülkemiz ve özellikle bölgemizdeki ekonomik durumu göz önüne aldığımızda bu ailelerin geri dönmesi de oldukça zor görünüyor. Korkarım ki özellikle küçük köylerimiz 10 sene içinde kaybolacak; kalanlar da beş veya on hanelik köyler haline gelecek. Ne yazık ki köylerimiz yavaş yavaş bitiyor. Bu son derece üzücü bir durum. Buna bir şekilde çare bulunması lazım. Her şeyden önce insanlarımızda geleceğe yönelik bir umut kalmadı. Ülkemizdeki pahalılık ve vergi sistemi ile insanlar çok zor durumda kalıyor. Ayın sonunu getiremeyen insanlarımızın sayısı çok fazla. Son dönemde görüyorsunuz bölgemizde intihar olaylarında ciddi bir artış var. Benim düşüncem bu intihar olaylarındaki artışta ekonomik çıkmazın da etkisi var." dedi.
SERKAN HATİP
İskeçe Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Serkan Hatip GÜNDEM'in Batı Trakya'da yaşanan göç sorunuyla ilgili sorularını yanıtladı.
Serkan Hatip, "Ekonomik krize bağlı olarak ciddi bir göç sorunuyla karşı karşıyayız. Resmi rakamlar veremiyoruz, ancak tüm azınlık mensuplarının da günlük yaşamında gördüğü çok vahim bir tablo var karşımızda. Göç vermeyen köyümüz artık kalmadı. Köylerimizdeki işçiler daha önce özellikle inşaat sektöründe çalışıyordu. Fakat inşaat sektörü bitince insanlarımız bir arayış içine girdiler. Çözüm olarak da bir çoğu Avrupa ülkelerine gitmeyi tercih ettiler. Bir kısmı ise Arap ülkelerine gittiler ve hala gitmeye devam ediyorlar. Bana göre bunlar geçici çözüm gibi görünüyor. Çünkü bizim insanlarımız oraya gidince bir süre kalıyorlar ve geri dönüyorlar; sonra tekrar gidiyorlar. Yani bu iş sabit bir iş değil. Fakat bir şekilde insanımız bu yöntemle ailelerini geçindiriyor. İşin bir diğer boyutuna bakacak olursak esnafı etkileyen bir durum söz konusu. Esnafın yaşadığı sorunun bir kaynağı da benim görüşüme göre Bulgaristan'ın yakın olması sebebiyle oradan yasadışı ticaretin yapılıyor olması. Tabii fiyatlara bakıldığı zaman bizim buradaki esnafımız bu durumla rekabet edemiyor. Bu durumda hem buradaki esnaf kepenk kapatmak zorunda kalıyor hem de bu esnafın istihdam ettiği insanlar işlerini kaybetmiş oluyor." diye konuştu.
"UYGULANAN EKONOMİ POLİTİKALARI GÖÇÜN ARTMASINA NEDEN OLDU"
Uygulanan ekonomi politikalarının göçü arttırdığını vurgulayan Hatip, "Bunun yanı sıra son dönemde ülkemizin yaşadığı ekonomik kriz ve memorandumlara girilmesi sebebiyle sıkı bir ekonomik politika uygulanıyor. Bu ekonomik politikanın işletmeler için getirdiği bazı olumsuzluklar var. Vergi yükünün çok yüksek olması, evlere uygulanan vergiler (ENFİA), sigorta primlerinin çok yüksek olması sebebiyle esnaf artık dükkanlarını kapatmak zorunda kaldı. Bu durum zaten ülkemizin en geri kalmış bölgelerinden olan Batı Trakya'yı derinden etkiledi. Tüm bu anlattıklarımdan dolayı insanlarımızın artık yapacak bir şeyi kalmadığı için çareyi yurt dışında aramaya başladılar. Avrupa'nın bir çok bölgesine çalışmak için giden insanımız var ve bu sayı giderek artıyor. Bu durum tabii bölgemizi nüfus açısından da olumsuz etkiliyor. Zaten ölüm doğum oranlarına baktığımızda bölgemizde ciddi bir sorun olduğu geçtiğimiz günlerde yayınlanan raporda ortaya çıkmıştı. Bu duruma göç olayı da eklenince sorun daha da büyük bir hal alıyor." diye konuştu.
"HÜKÜMETLERİN BÖLGEMİZ İÇİN AYRI BİR EKONOMİ POLİTİKASI UYGULAMASI GEREKİYOR"
Batı Trakya bölgesi için hükümetlerin ayrı bir ekonomi politikası uygulaması gerektiğini söyleyen İskeçe Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Serkan Hatip, "Bu sorunun çözülmesi açısından neler yapılması gerektiği konusuna gelecek olursak açıkçası ülkenin yönetimine hangi hükümet gelirse gelsin bölgemiz için ayrı bir politika uygulaması gerektiğine inanıyorum. Çünkü bu bölge yıllardır tüm hükümetler tarafından ihmal edildi. Zaten o yüzden de Yunanistan'ın en geri kalmış bölgesi haline geldik. Bu sebeple hangi hükümet göreve gelirse gelsin buradaki özel durumu iyi analiz etmeli ve ona uygun politikalar uygulamalı. İşletmeler kurulması için çeşitli teşvikler sağlanmalı, sigorta primleri konusunda belki kolaylıklar olabilir. Bir şekilde bu sorunun bir çözüme kavuşturulması lazım. Ama teşvik olmazsa hiç bir işletme şu anda bölgemizde yatırım yapmayı düşünmüyor. Zaten görüldüğü gibi bölgemizde hiç bir yeni yatırım yok." dedi.
İRFAN HACIGENE
İskeçe Ticaret ve Sanayi Odası yönetim kurulu üyesi ve Kaçakçılık Bölümü Sorumlusu İrfan Hacıgene siyasilerin çözüm bulamaması halinde bölgedeki azınlık nüfusunun ciddi oranda azalacağını vurguladı. Göçün azınlık için "kanayan yara" haline geldiğini söyleyen Hacıgene, "Eskiden sadece Balkan bölgesinde olan bu sorun, artık bütün Batı Trakya'da var." diye konuştu.
"SİYASİLERİN BİR ARAYA GELEREK ÇÖZÜM BULMASI ARTIK ŞART"
Hacıgene şunları söyledi: "Göç olayı bölgemizin yıllardır kanayan yarasıdır. Yıllardır gelen hükümetlerin bölgemize ve azınlığımıza yönelik ekonomi politikaları yüzünden gençlerimiz artık çalışmak için bölgemizden göç etmek durumunda kalıyor. Yıllardır bizim yüksek tahsilli gençlerimize devlet memuru olma imkanı ne yazık ki sağlanmıyordu. Son dönemde bir kıpırdama var ama o da çok az. İnsanımızın en önemli geçim kaynağı olan tarımın da neredeyse yok olması ile özellikle İskeçe Balkan kolundaki gençlerimizin büyük bölümü tersanelere çalışmak üzere bölgeden ayrılmak durumunda kalıyor. Bu acı tabloya son vermek için başta siyasilerimiz olmak üzere önde gelenlerimizin bir araya gelerek bir çözüm yolu bulması gerekiyor."
"GÖÇ BALKAN KOLUNDAN BAŞLADI, ARTIK BÜTÜN BÖLGEYE YAYILDI"
Fabrikalardan sonra küçük esnafın da mevcut durumdan olumsuz etkilendiğini belirten Hacıgene, "Maalesef bölgemizdeki fabrikaların kapanmasının ardından artık küçük esnafın dükkanlarının da teker teker kapanmaya başladığını görüyoruz. Bölgemizde göç hareketi Balkan kolundan başladı ve ne yazık ki son dönemde yaka ve ova bölgelerini de etkilemeye başladı. Sorun gerçekten gün geçtikçe büyüyor. Aslında bölge olarak Batı Trakya çok elverişli bir bölge. Güneşimiz var, toprağımız var, denizimiz var. Çalışma imkanlarımız gerçekten çok fazla. Ama ne yazık ki bugüne kadar bölgemize gereken önem gösterilmemiş. Buradaki potansiyel bir türlü kullanılamamış. Gençlerimiz, ki bunların büyük bölümü yeni evlenen gençler, ne yazık ki eşlerini burada bırakarak Avrupa'ya gitmek zorunda kalıyor. İstatistiklere göre bu durum ciddi bir psikolojik sorun yaratıyor. Yapılan istatistik çalışmalarına göre ne yazık ki bölgemiz psikiyatrik ilaçların kullanımında Avrupa genelinde ilk sıralarda yer alıyor. Ekonomik olarak da bildiğiniz gibi bölgemiz Avrupa'nın en geri kalmış bölgesi." ifadelerini kullandı.
HAMDİ SEFER
Yıllardır Almanya'da tersane işiyle uğraşan iş adamı Hamdi Sefer tüm dünya ve aynı zamanda Yunanistan'da yaşanan ekonomik krizin Batı Trakya'ya da olumsuz sonuçları olduğunu söyledi. Kendi gözlemlerinin Batı Trakya'dan yurt dışına yaşanan göçün arttığını gösterdiğini anlatan Hamdi Sefer, toplumun bu soruna çare bulma gücünü kendinde araması gerektiğini söyledi.
"EKONOMİK KRİZİN BİR KURBANIYDIK, AMA İŞ ADAMI OLDUK"
İş adamı Hamdi Sefer şöyle konuştu: "Ben 1986 yılında çok genç yaşta doğduğum köyden yani Şahin'den ayrıldım. O gün bugündür yurt dışındayım. 18 yıldır da kendi şirketim var. Belçika, Hollanda, Amerika, İngiltere ve Almanya'da çalıştım. Tabii ki Yunanistan, Türkiye ve Almanya'dan hiç kopmadım, hala da kopmuş değilim. Çalıştırdığımız işçilerin büyük çoğunluğu Batı Trakya Türkleri. Biz ekonomik krizin bir sonucu olarak ekmek parası kazanmak için yurt dışına gitmek zorunda kaldık. Şu anda birçok kişi iş adamı ve işveren konumunda. Yani biz İskeçe Balkan kolundan bir azınlık insanı olarak maruz kaldığımız ekonomik krizin bir kurbanı olarak, yurt dışına göç etmek zorunda kaldık ama sonunda işadamı olduk. Son yıllarda da yüzlerce soydaşımıza iş imkanı sağlıyoruz. Benim gibi birçok Batı Trakyalı kardeşimiz ve büyüğümüz var. Krizin ilk kurbanları olarak son ekonomik krizin yeni kurbanları olan hemşehrilerimize yardımcı olabiliyoruz."
"HÜKÜMETİN VERGİ SİSTEMİNİ İYİLEŞTİRMESİ LAZIM"
Kendisini iş için arayanların sayısında son dönemde ciddi bir artış olduğunu söyleyen Hamdi Sefer, "Eskiden sadece Balkan kolundan insanlar arıyordu. Son dönemde Batı Trakya'nın her köşesinden insanlarımız arıyor. Tabii ki bu sorun sadece Batı Trakya'da yok. Her yerde var. Dünyanın birçok bölgesinde var. Ancak bizim bölgemizin kendi hassasiyetleri var. Eğitimine ve ekonomiye önem vermeyen toplumlar ne yazık ki tüm gelişmeleri olduğu gibi, ekonomiyi de, istihdamı da geriden takip etmek zorunda. Toplum olarak bizler bu göç ve ekonomik kriz sorununa çareler aramalıyız. Şu bir gerçek ki son dönemde bölgemizde ciddi bir ekonomik kriz ve buna bağlı göç sorunu var. Bizler Batı Trakyalı işverenler olarak elimizden geleni yapmaya ve yardımcı olmaya çalışıyoruz. İyi ki yurt dışında çalışan ve üreten, iş imkanı sağlayan büyüklerimiz bizlere de yol gösterdi ve bugün Almanya başta olmak üzere Avrupa'da iş adamlarımız var. Kan bedende dolaşmayınca bedenin öldüğü gibi para da piyasada dolaşmazsa pisaya ve ekonomi ölür. Şu anda Yunanistan'da hükümet vergi yükünü çok arttırmış durumda bu da tabii piyasayı olumsuz etkiliyor. Piyasada para olmuyor. Bu durum daha kaç yıl böyle devam eder tabii bunu bilemiyoruz. Yüksek vergi yükü sebebiyle bir çok şirket Bulgaristan, Romanya ve Kıbrıs gibi ülkelere taşınmak zorunda kaldı. Çünkü oradaki vergiler oldukça az. Bunun yanı sıra insanların alım gücünde ciddi bir düşüş yaşandı. Böyle olunca durumlar üst üste geliyor ve ciddi bir kriz ile karşı karşıya kalıyoruz." diye konuştu.
"TOPLUMUMUZDAKİ SAVURGANLIK VE ISRAFA DUR DEMEK ZORUNDAYIZ"
Toplumdaki savurganlık ve israfa da değinen iş adamı Hamdi Sefer şu ifadelere yer verdi: "Burada toplumsal bir konuya da değinmek istiyorum. Ne yazık ki bizim toplumumuzda son dönemde bir lüks yaşam isteği var. İşçi olan kişiler bile lükse düşkün olmaya başladı. Tabii ki hiç kimsenin gözü olamaz ama bu durum bizim insanımızı bir süre sonra zor durumlarla karşı karşıya bırakıyor. Mesela marka ismi vermeyeceğim ama işçilerimin çoğunda benim kullandığım cep telefonunun çok daha yenileri ve pahalıları var. Ben işveren olarak düşük model cep telefonu kullanırken, işçilerimiz ne yazık ki hep en son modeli alma telaşı içinde. Yok son model televizyon alalım, mobilyalarımızı yenileyelim gibi bir hastalık söz konusu. Bu açıkça israftır. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmayı öğrenmemiz gerekiyor. Ortada ciddi bir kriz var; bizlerin bu krize göre hareket etmesi lazım. Eğer bir işçimiz maaşının yarısını bir cep telefonuna veriyorsa, burada biraz düşünmemiz gerekiyor."
"GÖÇÜN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN PROJELER ÜRETMEK ZORUNDAYIZ"
Göç sorununun önüne geçilmesi için yeni iş imkanları ve yeni fırsatlar konusunda yapılması gerekenlerin yeterince yapılmadığını ifade eden Sefer, tütün üretimi yerine alternatif üretim şekillerinin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Hamdi Sefer, "Tütünün yerine alternatif ürünleri araştırıp halkımıza gereken bilgilerin sunulabilmesi gerekiyor. Veya tekstil ürünlerini dikmek için fabrikalar açmak için lobilerin yapılabilmesi gerekiyor. Balkan kolundaki ve Yaka bölgesindeki hanımların çoğu bu işi yapabilir. Bizler bu konu üzerinde bir iş adamı ile böyle bir adımı atmayı planlıyoruz. Ayrıca insanlarımız uzaktaki ülkelere değil de yakında olan ve hafta sonlarını evlerine dönebilecek mesafede olan Türkiye piyasasında çalışabilirse ve çalışma izni zorunluluğundan muaf tutulursa belki göç de bir derecede önlenmiş olabilir. Bizler iş adamları olarak, azınlık kurum ve kuruluş temsilcileri olarak, yerel yöneticiler olarak, tabii ki siyasiler olarak gerek ekonomik krizi atlatmak ve tabii ki göç sorununun önüne geçmek için proje üretmek zorundayız." ifadelerini kullandı.
İBRAHİM HALİL HASAN
Rodop ili Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı İbrahim Halil Hasan da Batı Trakya'daki göç sorununun ciddi anlamda endişe verici boyutlara ulaştığını vurguladı. İbrahim Halil Hasan, yıllarca piyasanın içinde olan ve uzun süredir Sanayi ve Ticaret Odası'nda yönetici olarak görev yapan biri olarak bölgenin nabzını tutmaya çalıştığını söyledi.
"YUNANİSTAN'IN EN YOKSUL KESİMİNİ OLUŞTURAN AZINLIÄžIMIZ KRİZDEN ETKİLENDİ VE GÖÇ BAŞLADI"
İbrahim Halil Hasan şöyle konuştu: "Bölgenin durumu malum. Bizler yıllardan beri her türlü olumsuzluğa göğüs gererek bölgede kalmaya ve doğduğumuz topraklarda yaşamaya devam ediyoruz. Buna gayret gösteriyoruz. Herkese de bunu tavsiye ediyoruz. Fakat tabii ki ciddi bir krizle karşı karşıyayız. 2008'de dünyada yaşanmaya başlayan kriz dalga dalga yayıldı. Yunanistan'ı da çok kötü bir şekilde vurdu. Bölgemiz de etkilendi. Bizler ekonomik olarak Yunanistan'ın ve Avrupa'nın en geri kalmış bölgesi ve grubu olarak çok olumsuz etkilendik. Bunun acı sonuçlarını da yaşıyoruz. Eğer önlem alınmazsa bu olumsuz sonuçların ağırlaşarak devam edeceğinden endişe ediyoruz. İnsanımız göç etmek zorunda kalıyor. Son iki yılda bu olay daha da arttı. Çünkü çiftçi çok zor durumda. Primlerin de azalmasıyla tarımda büyük sorun var. Hayvancılık keza öyle. Krizin vurduğu fabrikalar kapanınca yüzlerce azınlık genci açıkta kaldı. Esnaf da doğal olarak bu zincirin zayıf halkası olarak etkilendi. Ve bunların sonucunda göç başladı."
"GENÇLER KAÇIYOR, ÇOCUKLAR AZALIYOR, OKULLAR KAPANIYOR"
Hükümetin ve bölgedeki ekonomiyle ilgili kuruluşların acilen bir şeyler yapması gerektiğini kaydeden İbrahim Halil Hasan, "Mutlaka önlem alınmalı. Bakın birkaç örnek vereyim. Komşularımızdan bir genç önümüzdeki günlerde yurt dışına gitmeye hazırlanıyor. Ailesiyle birlikte gidecek. Başka bir müşterimiz var. Gümülcine'nin en önemli köylerinden birinde yaşıyor. Köyden dört aile birlikte iki hafta önce gittiler. Almanya'ya gittiler. Bir başka tanıdığım bu yıl gidecekti. Bir süreliğine ertelediler. Çocuğu ilkokulda ve okulda 9 öğrenci var. Eğer onun çocuğu da giderse büyük ihtimalle okul kapatılacak. Geçen gün sordum 'iyi bir iş bulamazsam seneye gideceğiz' diye cevap verdi. Kısaca durumu özetlemek gerekirse kriz toplumumuzu, azınlığımızı çok acı bir şekilde vurdu. Genç nüfus iş bulamıyor. İstihdam yaratan işletmeler işçi sayısını azalttı. Azınlık gençleri memleketten kaçıyor, sokakta, köyde çocuklar azalıyor, okullarımız kapatılıyor. Bölgemiz boşalıyor. Manzara özetle bu. Hükümetin mutlaka bu soruna çözüm bulması gerekiyor. Girişim yapılması lazım. Her şeyden önce vergilendirme iyileştirilmeli. İnsanımız buradan uzaklaştıkça buradaki ensaf da, ister şehirde olsun, ister köydeki esnaf olsun kepenk indirmeye biraz daha yaklaşıyor. Ne yazık ki iyimser bir tablo çizemiyoruz." diye konuştu.
Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan ticaretten ve ekonomik işbirliğinden Batı Trakyalılar olarak gereken payı almak için uğraşılması gerektiğini söyleyen İbrahim Halil Hasan, "Bizler Türkiye'ye yakın bir bölgede yaşıyoruz. Yunanistan ile Türkiye arasında artan ticari ilişkide yerimizi almalı ve buradan pay sağlayabilmeliyiz. Ancak bunun için sistematik bir çalışma yapılması lazım. Bu, ekonomik krize belki bir çare olabilir." dedi.