Anasayfa

28-10-2018
Sağlıklı nesiller için azınlık anaokulu
GÜNDEM gazetesi bu hafta zorunlu anaokulu eğitimi çerçevesinde devlet anaokullarına giden azınlık çocuklarının yaşadığı sorunları ve bu kapsamda Batı Trakya Türk Azınlığı'nın Türkçe - Yunanca eğitim yapacak azınlık anaokulu talebini ele aldı.
28 Ekim 2018 Pazar

Kendi dillerinin konuşulmadığı ve kendilerine büyük ölçüde yabancı bir ortamda eğitime başlayan Türk azınlık çocuklarının karşı karşıya kaldığı durumu psikolog Seval Osmanoğlu ve anaokulu öğretmeni Şükriye Mehmet'in yanı sıra Azınlık İlkokulları Encümenler Birliği Başkanı Ercan Ahmet'le konuştuk.

Görüşlerine başvurduğumuz yetkililer, zorunlu anaokulu eğitimi çerçevesinde anaokuluna giden azınlık çocuklarının kendilerine yabancı olan ve hiç bilmedikleri bir dilin konuşulduğu ortamda eğitim hayatına başladığına dikkat çektiler. Çocukların sınıfta anlatılanları doğru bir şekilde anlama konusunda zorluk yaşadığını ifade eden psikolog Seval Osmanoğlu ve anaokulu öğretmeni Şükriye Mehmet, bu durumun çocukların psikolojik durumunu etkilediğini söylediler.

PSİKOLOG SEVAL OSMANOÄžLU:

"ANLATILANLARI ANLAMAMAK, FİKRİNİ SÖYLEYEMEMEK, ACİZ HİSSETMEK ÇOCUKTA GERİLEME SÜRECİNİ BAŞLATABİLİR"


"Anaokulu'na giden azınlık çocukları kendilerine yabancı olan ve hiç bilmedikleri bir dilin konuşulduğu ortamda sorun yaşıyorlar mı?" sorusuna yanıt veren İskeçeli psikolog Seval Osmanoğlu şunları kaydetti:

"Tabii ki de yaşıyorlar. İlk yaşanılan zorluk, bunu genelde bütün çoçuklar yaşıyor; evden, anneden babadan ayrılarak, emniyet duygusu sağlanmış olan bir ortamı bırakarak yeni bir ortama ayak uydurmak görüldüğü kadar kolay bir olay değil. Okul kavramı, kendi başına yeni bir ortamı, yeni yeni insanları, yeni kural ve kaideleri barındıran bir sistemdir. Bu karmaşık sisteme bir de azınlığımızın yaşadığı gibi dil sorunu da eklenince olay daha da karmaşık bir hal alıyor. Çocukların yapısında yaşama sevinci olduğu için, çocuklarda hareket vardır. Oyun oynama merakı vardır. En önemlisi de yüksek seviyede öğrenme merakı vardır. Bu sebepten dolayı iletişim çocuklar için hayatın olmazsa olmazıdır. Bir düşünün, çocuk olarak, öyle bir ortama bırakılmışsınız, aileniz tarafından size çok şey öğretileceği söylenmiş, siz de öğrenmeyi seven bir yapıda olduğunuz için merakla bekliyorsunuz. Okula gidince anlatılanları anlamamak, fikrini söyleyememek ve kendini aciz hissetmek, bir çocuğun kolunun kanadının kırıldığı ve gerileme sürecinin başladığı bir dönem haline gelir."

"ANAOKULUDAN BAŞLAYARAK ÇİFT DİLLİ EÄžİTİM ORTAMLARININ OLUŞTURULMASI BU SORUNLARIN YAŞANMAMASI İÇİN ŞART"

Anaokulu yaşının daha da erkene çekilmek istendiğini hatırlatan psikolog Seval Osmanoğlu, dil sıkıntısı yüzünden çocukların özgüvenlerinin zedelenebileceğini belirtti. Yaşanan sorunlar yüzünden birçok çocuğun okula gitmek istemediğine dikkat çeken Osmanoğlu sözlerine şöyle devam etti: "Çok şey öğrenileceği beklenen süreç, çocukların dil sıkıntısı yüzünden gerileme yaşamalarına ve özgüvenlerinin zedelenmesine sebebiyet verir. Okulun beklentilerine hitap etmeyen çocuklar bir nevi geride kalmaya mahkumdurlar. Çok zeki olup da kendini bulunduğu ortamda savunamayan ve anlatamayan çocuk zamanla okula gitmek istemez. Ne yazık ki bu durumlar yaşanıyor. Anne babaya karşı bir güvensizlik yaşar. Çünkü sizler okulu farklı yorumlamışsınızdır muhtemelen. Çocuğunuz farklı deneyimlemiştir. Böylece hem çocuklar hem de aileler için zor bir süreç başlamış olur. Bu sebeplerden dolayı çocukların okul öncesi döneminden başlayarak, çift dilli eğitim ortamlarının oluşturulmasının, bu yaşadığımız eğitim ve öğrenim sıkıntılarının aşılması için çok faydalı olacağını düşünüyorum. Çift dilli eğitimin, yani Türkçe - Yunanca eğitimin düzgün sunulduğu ortamlarda, çocukların hem akademik, hem sosyal, hem de kişilik gelişimine önemli katkıları olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Yapılan araştırmalar bu çocukların beyin aktivasyonunun çok daha yüksek olduğunu göstermektedir. O yüzden elimizden gelenin daha fazlasını yapıp evlatlarımızın okul öncesi dönemine çift dilli eğitimin yerleştirilmesi ve evlatlarımızın elinde bulunan bu dil imkanının iyi değerlendirilmesi taraftarıyım. Fakat bu bazı velilerimizin yaptığı gibi olmamalıdır. 'Bu devlette yaşıyoruz, buranın dilini bilmek yeterli, Türkçe olamasa da olur' tarzı düşüncelerin çok yanlış olup, çocuklarımızın ilerleyen süreçlerde bir kimlik oluşturamama sıkıntısı yaşayacaklarını da buradan vurgulamak isterim. Maksat bizlerin kendimizden kaçması değil, kendimizi iyi geliştirip kim olduğumuzu tanıtabilmektir."

ŞÜKRİYE MEHMET:
"ÇOCUKLARIMIZ ÖZELLİKE İLK AYLARDA ANAOKULUNDA ANLATILANLARA YABANCI KALIYOR"


Gümülcineli anaokulu öğretmenli Şükriye Mehmet, çocukların okul sürecinin anaokulunda başladığını hatırlatarak, bu sürecin öğrenim konusuyla ilgili en önemli dönem olduğunu söyledi. "Küçük yaşta bir çocuk anaokulunda olumsuzluklar yaşarsa, sorunlar yaşarsa ve bunları aşmakta zorlanırsa çocuğun ilkokul dönemi de etkilenecektir. İstisnalar olabilir, ancak genel anlamda bu böyledir." diye konuşan Şükriye Mehmet, anaokuluna başlayan Türk çocuklarının en azından ilk aylarda dille ilgili önemli sorun yaşadıklarını vurguladı. Çocukların aile ortamından ilk kez çıkarak, kendi dillerinden ve etrafındakilerle anlaştıkları dilden farklı bir dil kullanılan bir ortamda yaşamaya başladıklarını anlatan Mehmet şöyle devam etti: "Anaokuluna başlayan çocukların çok büyük bir bölümü Yunanca bilmiyor. Türkçe olarak bile kendilerini doğru bir şekilde ifade etmeye başladıkları ilk dönemlerde bulunuyorlar. Dolayısıyla ilk aylarda anaokulunda konuşulanların, anlatılanların çoğuna yabancı kalıyorlar. Onlar mimikleri ve jestleri takip ediyorlar. Kendi dillerinden farklı bir dille bir şeyler anlatıldığını gören bazı çocuklar bu duruma son derece yabancı kalıyor. Hepsi olmasa da bir kısmı bu süreçten zararlı çıkabiliyor. Bazı çocuklar bu dönemde içine kapanıyor. Kendilerini rahatça ifade edemiyorlar. Bu da ileriki aşamada güvensizlik yaratıyor. Bazı durumlarda ciddi güven eksikliği oluşuyor. Devamında da öğrenme konusunda sorunlar başlıyor."

"OKUL DENEYİMİNİ KENDİ DİLİNİN KONUŞULMADIÄžI BİR ORTAMDA BAŞLAMAK ZORUNDA KALIYORLAR"

Çocukların yaşadığı durumu birçok yetişkinin anlamadığını ve anlamasının da zor olduğunu ifade eden Şükriye Mehmet, "Ne yazık ki çocuklarımızın maruz kaldığı durumu doğru bir şekilde analiz edebilen insan sayısı az. Çocuklarımız çok küçük yaşta bilmedikleri bir dille eğitim yapılan bir kurumda okul deneyimlerini yaşıyor. Bu onların ilk deneyimleri. Bu durum ve bu deneyim onlar için çok önemli. Halbuki çocukların kendi dillerinin de kullanıldığı bir okulda bu deneyimi yaşamaları onların özgüvenlerine büyük katkı sağlayacaktı. Sınıfta bir yerleri ağrıyan çocukların bunu bile ifade etmekte zorluk çektiği durumlar oluyor. Tüm çocuklar için bu geçerli olmayabilir, ancak bu olaylar yaşanabiliyor." dedi.

"AZINLIK ANAOKULU BU SORUNLARI EN AZA İNDİRECEK"

Türkçe ve Yunanca eğitim yapılacak "azınlık anaokulu"nun yaşanan sorunları büyük ölçüde azaltacağını vurgulayan Şükriye Mehmet, "Anneyle - babayla paylaşılan ortamdan sonra çocuğun gittiği ilk eğitim kurumu olan anaokulunda çocuğun dilinin konuşulmaması eğitim açısından da büyük sorun. Azınlık anaokulu gerçek olsa çocukların eğitim ve öğrenim süreçleri de çok daha sağlıklı gelişecek. Sadece Türkçe'ye değil, çocuklar Yunanca'ya da daha hızlı bir şekilde hakim olacak. Tabii ki en önemlisi de çocukların konuşulanları, anlatılanları ve yaşananları anlamlandırma sorunları da azalacak ve içine kapanma gibi, öğrenme isteğinde gerileme gibi, kendini yabancı hissetme gibi olumsuz durumlar da yaşanmayacak." diye konuştu.

AZINLIK İLKOKULLARI ENCÜMENLER BİRLİÄžİ BAŞKANI ERCAN AHMET

Batı Trakya Azınlık İlkokulları Encümenler Birliği Başkanı Ercan Ahmet, azınlığın Türkçe - Yunanca eğitim verecek azınlık anaokulları talebinin devam ettiğini söyledi. "Bu talep bugün her zamankinden daha güncel. Çocukların Türkçe'yi de Yunanca'yı da çok iyi öğrenmesini isteyen velilerimiz var. Türkçe ve Yunanca'nın anaokulundan itibaren çocuklarımızın eğitim sürecinde yer almasını istiyoruz. Bu bağlamda azınlık anaokulu talebini tekrarlamak isterim." diye konuşan Ercan Ahmet, hükümetlerin bu talebe gereken duyarlılığı göstermediğini dile getirdi.

"ÇOCUKLARIMIZIN NEREDEYSE TAMAMI YUNANCA BİLMEDEN ANAOKULUNA BAŞLIYOR"

Anaokuluna giden çocukların sorunlarla karşı karşıya kaldığını anlatan Encümenler Birliği Başkanı Ercan Ahmet, "Zorunlu anaokulu eğitimi nedeniyle çocuklar çok küçük yaşta eğitim sürecine başlıyor. Ancak bu konuda çok ciddi bir problem var. Çocuklarımızın neredeyse tamamı Yunanca'yı bilmeden anaokuluna başlıyor. Doğal olarak anaokulunda konuşulanlar ve öğretmenlerin anlattıkları çocuklarımıza yabancı geliyor. Kendinizi hiç bilmediğiniz bir dilin konuşulduğu ortamda düşünün. Konu nedir diye sağa sola bakıp anlamaya çalışırsınız. Bu durum sizde bir durgunluk yaratır. Sohbete katılamazsınız, görüş ifade edemezsiniz. Bu olumsuz durumu aşmak sizin kabiliyetinize bağlıdır. Fakat birçok kişi bu durumu aşmakta zorluk yaşayabilir. Doğal olarak bu vaziyet çocuklarımızın öğrenme kabiliyetine yansıyor. Çocuk bir süre sonra 'acaba bende bir sorun mu var' sorusunu sormaya başlıyor kendi kendine. Konuşulanları, anlatılanları anlamlandıramayan çocuklar da inisiyatif almaktan çekinir. Çocuklarımıza bu durumu yaşatma hakkına hiç kimse sahip olamaz." dedi.

"ÇOCUKLARIMIZIN GELECEÄžİ VE SAÄžLIKLI PSİKOLOJİK GELİŞİMİ AÇISINDAN AZINLIK ANAOKULU TALEBİMİZİ YİNELEMEK İSTİYORUZ"

Yunancayı bilmeyen anaokulu öğrencilerinin yaşadığı sorunların çok yaygın olduğuna dikkat çeken Ercan Ahmet sözlerini şöyle tamamladı: "Azınlık mensuplarının büyük çoğunluğu çevrelerinde bu gibi durumlara şahit olmuştur. Birçok çocuk okula gitmemek için türlü yollara başvuruyor. Nedeni de kendini yabancı hissediyor. Bu durumun değişmesi lazım. Çocuklarımızın anaokulu deneyiminin ve bunun sonucunda öğrenme yeteneğinin olumsuz etkilenmemesi için Türkçe ve Yunanca eğitim yapacak azınlık anaokullarının bir an önce hayata geçmesi gerekir. Bu yıl bazı devlet anaokullarında tercümanlı sistemin hayata geçtiğini biliyoruz. Bazı okullarda bunun normal bir şekilde işlediğini öğrendik. Ancak bazı anaokullarında da sistem doğru bir şekilde işlemiyor. Encümenler Birliği olarak bu yeni uygulamayı da yakından takip ediyoruz. Batı Trakya Türk Azınlığı ve Encümenler Birliği olarak çocuklarımızın geleceği için, sağlıklı bir eğitim süreci için ve en önemlisi de çocuklarımızın sağlıklı psikolojik gelişimi için 'azınlık anaokulu' talebimizi yinelemek istiyoruz."

Haberler


Batı Trakya’da Öğretmenler Günü kutlaması

SİRİZA’nın yeni başkanı Sokratis Famellos oldu

Milletvekili Zeybek, Encümen Heyeti ve Okul Aile Birliğinin yeni bina talebini meclise taşıdı

Millet gazetesine açılan tazminat davası ertelendi

SİRİZA Partisi yeni başkanını seçiyor

‘Olimpik İş Birliği 24’ tatbikatı İskeçe’de yapıldı

Nafplion’daki tarihi Türk hamamı restore edilecek

İstanbul’da Uraloğlu – Stilyanidis görüşmesi

BTAYTD Kadınlar Kolundan Demircik köyünde etkinlik

Dünya bu kararı konuşuyor: Hangi ülkeler Netanyahu’yu tutuklayacak?

Hakan Fidan: ‘Batı Trakya Türk Azınlığın sorunlarının çözümünün takipçisi olacağız’

Celal Bayar Azınlık Lisesinde ’Öğrenci Pazarı’na yoğun ilgi