10-07-2018
Azınlık ne umdu, ne buldu?
GÜNDEM gazetesi üçbuçuk yıllık SİRİZA - ANEL koalisyon hükümeti dönemini ele aldı.
Siyasiler, 2015 yılı Ocak ayından bugüne kadar geçen dönemi değerlendirdi.
Hükümetin ekonomik krizle mücadele performansının yanısıra, Batı Trakya Türk Azınlığı'nın sorunlarının çözüme kavuşturulmasıyla ilgili icraatları azınlık milletvekilleri ve DEB Partisi başkanına sorduk. Milletvekilleri Hüseyin Zeybek, Mustafa Mustafa, İlhan Ahmet ve Ayhan Karayusuf ile DEB Partisi Başkanı Mustafa Ali Çavuş'a, "Azınlık üçbuçuk yıllık dönemde ne umdu, ne buldu?" sorusunu yönelttik.
İşte siyasilerin GÜNDEM'e verdikleri yanıtlar...
İSKEÇE SİRİZA MİLLETVEKİLİ HÜSEYİN ZEYBEK
GÜNDEM: Mevcut hükümetin üçbuçuk yıllık dönemini Yunanistan geneli ve ekonomik krizle mücadele çerçevesinde değerlendirdiğiniz neler söylersiniz?
Hüseyin ZEYBEK: Aslında ekonomik krizle ilgili bir değerlendirme yapacaksak buna 2010 yılından itibaren başlamamız lazım. Ülkeyi memorandumlara mahkum eden politikaları unutmamak gerekiyor. Halkımız çok zor bir süreçten geçti. 2015'te hükümete geldiğimiz zaman halkın en büyük sorunu ekonomik krizdi. Hükümetin de birinci amacı ülkenin ekonomik darboğazdan çıkması ve kurtulmasıydı. İlk defa bu hükümet döneminde amaçlanan ekonomik veriler tutuldu. Bunun bir yansıması da oldu. İki yıldır emeklilere bir yardım dağıtılıyor. Bu yıl da yine düşük gelirli vatandaşlara ve emeklilere yardım yapıldı. Daha iki gün önce Yunanistan'ın kredi notu durağandan, gelişen ekonomiler seviyesine yükseltildi. Dün Amerikan büyükelçisinin açıklamaları vardı. Artık Yunanistan'a yatırımların yapılacağını söyledi. Tüm bu gelişmeler hükümetin ekonomik verileri tutturduğunu gösteriyor. Bu hükümet döneminde somut ve elle tutulan bir sonuç elde edildi. Sevindirici yanı halkımızın çekmiş olduğu zorlukların boşa gitmediğinin ispatıdır. Biliyorsunuz; Ağustos ayından itibaren memorandum sona eriyor. Amaç yeni bir destek programına ihtiyaç duyulmaması. Hükümet bunun da önlemlerini aldı. Uluslararası piyasalara bonoları çıkardı ve bu alanda başarılı oldu. Mevcut hükümet memorandumdan çıkıp, kendi ayakları üzerine durmak istiyor. Son olarak borçla ilgili anlaşma oldu. Toplam olarak 90 milyar euro civarında bir borç silinecek. Bu da çok önemli. Kısaca ve özetle söylemek gerekirse; hükümetin üçbuçuk yıllık dönemini değerlendirecek olursak iyiye doğru bir gidişat var. Ben bu anlmada başarılı buluyorum. Bunu ben değil, uluslararası piyasalar söylüyor. Tüm göstergeler olumluya doğru gidiyor. Herşey tabii ki tozpembe değil, fakat geçmişe oranla iyiye doğru bir gidiş var. Üç yıl önce ülke neredeydi? 'Ülke drahmiye dönecek mi, dönmeyecek mi?'; bu konuşuluyordu. Şu anda bunlar konuşulmuyor. Yatırımların gelmeye başladığı bir ortam var. Halkın emeklerinin boşa gitmemesi çok önemli. Şu anda memorandumlardan kurtulmak için gün sayıyoruz. Bu da bu hükümetin başarısı. Unutulmamalıdır ki bundan önceki hükümetler maaşlarda 11 kez kesinti yaptı.
GÜNDEM: Hükümetin Batı Trakya Türk Azınlığı'nın sorunları ve beklentileriyle ilgili icraatlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hüseyin ZEYBEK: Tabii ki azınlık, çoğunluktan farklı bir kesim değil. Geniş açıdan baktığınız zaman azınlık da, çoğunluk da aynı yere gitmektedir. Hükümet göreve başlarken, bir numaralı ve en önemli amacı ülkeyi krizden kurtarmaktı. Azınlık meselelerinde çok büyük ilerlemeler olmamasına rağmen, bazı gelişmeler oldu. Herşeyden önce bu hükümet döneminde azınlık çocukları itfaiye okullarına girme hakkına kavuştu. Biliyorsunuz, üniversite öğrencilerimizin yatay geçiş hakları yoktu. Bu hak artık var. Eğitimde bazı adımlar atıldı. Dedeağaç bölgesinde kapatılan bir okul yeniden açıldı. Okullar zamanında açılıyor, öğretmenler zamanında atanıyor. Camilerle ilgili düzenlemeler geldi. Cami tamiratları nasıl yapılır konusu bir prosedüre girdi. Köy vakıflarıyla ilgili bir düzenleme yapıldı. Önemli bir adım olarak gördüğümüz İskeçe Hastanesi'nde bir mescit açıldı. Ayrıca İskeçe Muzaffer Salihoğlu Azınlık Lisesi'ne ek bina yapıldı. Bu çok önemliydi. Hayata geçirilen işleri daha da sıralayabiliriz. SİRİZA partisinin üç milletvekili olarak azınlık haklarıyla ilgili olarak ciddi bir mücadele vermekteyiz.
GÜNDEM: Sizce azınlık üçbuçuk yıllık bu süreçte umduğunu buldu mu?
Hüseyin ZEYBEK: Azınlık ve çoğunluk açısından bakmamak lazım. Hükümet çok olağanüstü bir dönemde göreve geldi. Üstelik de bir koalisyon hükümeti. Öncelik ülkenin ekonomik darboğazdan çıkmasıydı. Ülkenin refaha kavuşmasıydı. Bu da tabii ki doğal olarak azınlığa da yansıyacaktı. Çünkü azınlık da bu ülkenin bir parçası. Ülkedeki üretimin desteklenmesine dair programlarımız vardı. Ekonomiyi desteklemeye yönelik düşünceler vardı. Bunlar yapıldı. Ülkenin ve bölgenin en önemli sorunu işsizlik. Bölgemizdeki insanlar kaçıyor. İş gücünün ve eğitimli gençlerin bölgeden kaçmaması çok mühim. Atılan adımlar çok önemli. Nereden nereye geldiğimiz unutulmamalı. Yani bu anlamda toplum olarak "umduğumuzu bulduk mu" sorusuna cevap bulabiliriz. Ülkeye yeni bir sayfa açılacak. Hükümetin bütün amacı bu. Ve bu konuda bir hayli ilerledi.
GÜNDEM: Sizce mevcut siyasi ortamda erken seçim olasılığı var mı?
Hüseyin ZEYBEK: Ben erken seçim olacağına inanmıyorum. Yani mevcut şartlarda bir erken seçim ihtimali görünmüyor. Başbakanın da açıkladığı gibi seçimler 2019 yılında ve zamanında olacak. Çok büyük olasılıkla seçimler 2019 Eylül ayında yerel seçimlerle birlikte yapılacak. Dediğim gibi Ağustos ayından itibaren ülke yeni bir sayfa açacak. Ekonomik krizden çıkmak için çok büyük engeller aşıldı. Dolayısıyla da bu aşamada bir erken seçime gidilmesi elde edilen kazanımlardan feragat etmek anlamına gelecektir. Şu anda bir erken seçime gitmek ekonomiyi de geriye götürecektir. Ülke düzlüğe çıkmak üzereyken, hükümeti başarısızlığa sürüklemek isteyen çevreler var. Gerek ülke içinde, gerekse ülke dışında. Dolayısıyla seçimleri zamanında yapmak üzere hükümet göreve devam ediyor. Kervan yürüyor. İt ürüsün, problem değil. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış. Bu yüzden hükümet olarak seçimlerin zamanında yapılmasından yanayız.
MUSTAFA MUSTAFA - AYHAN KARAYUSUF
RODOP SİRİZA MİLLETVEKİLLERİ
Rodop SİRİZA milletvekilleri Mustafa Mustafa ve Ayhan Karayusuf, gazetimizin sorularına ortak yanıt verdiler.
İki milletvekilinin sorularımıza yanıtları şöyle:
GÜNDEM: Mevcut hükümetin üçbuçuk yıllık dönemini Yunanistan geneli ve ekonomik krizle mücadele çerçevesinde değerlendirdiğinizde neler söylersiniz?
MUSTAFA MUSTAFA - AYHAN KARAYUSUF: Mevcut hükümet olağanüstü koşulların hükümeti. 1974'ten 2015'e kadar 41 yıl ülkeyi idare eden iki partili sistem çöktü,ülkeyi sürüklendiği bataklıktan çıkarma görevi SİRİZA'nın omuzlarına kaldı. Ve SİRİZA bu görevi ideolojik yakınlığı olmadığı ,sadece memorandumlardan,vesayetlerden kurtulma ve yolsuzluklara dur deme ekseninde anlaştığı ANEL ile işbirliği yaparak üstlendi.Biz bu ortaklığın dezavantajlarını,partimizin acemiliğini,hükümet etme deneyimimizin olmadığını kabul ediyoruz .Başbakan bir konuşmasında özyanılgılarımızdan bahsetti.Ancak vardığımız noktaya bakarsak hedeflere ulaşıldığını görüyoruz.
21 Haziran Eurogroup kararlarıyla Ağustos 2015'te imzalamak zorunda kaldığımız 3.program tamamlandı.Ülke, para piyasalarına çıkabilir hale geldi, Ağustos 2018'de de tipik olarak 10 yıla yaklaşan "yoğun bakım ünitesinde" kalma,memorandum,troyka-quarteto vesayeti sona eriyor. Bu başlı başına bir kazanım,bir başarıdır.Hükümete bundan sonraki politikalarında hareket serbestisi sağlanmaktadır.
Başbakan, 2 Temmuz'daki bakanlar kurulu toplantısında bundan sonra iki ana hedefe odaklanıldığını açıkladı:
1-Krizin yükünü omuzlayan, en zorda olan kesimlere destek olmak;
2-Kalkınma sürecini hızlandırmak. Bu açılardan ana hatlarıyla 2018 yazını bir dönüm noktası,acılı bir sürecin sonu ve yaraların sarılmaya başlandığı dönem olarak addediyoruz.
GÜNDEM: Sizce azınlık üç buçuk yıllık bu süreçte umduğunu buldu mu?
MUSTAFA MUSTAFA - AYHAN KARAYUSUF: Ne umduk, ne bulduk? Güzel bir soru ve cevabı kolay olmayan bir soru. Sol 1974'ten bu yana değişik renkleri ve biçimleriyle azınlık sorunlarının üzerine eğildi, önerilerde bulundu, mücadelelerin destekçisi oldu ve bazılarının da öncülüğünü yaptı. İktidar olarak solun icraatını, en başta belirttiğimiz olağanüstülük koşulları içerisinde değerlendirmek gerekiyor. Bir de bu 3,5 yıllık hükümet etme sürecinden deneyimimiz şudur: Azınlık konularında son derece kavi, değişmesi zor, fikri sabit bir "derin" devlet sözkonusu. Ve bu derin devlet çok küçük, "günahsız" adımların atılmasını dahi engellemeye çalışıyor.
Anaokullarındaki pilot uygulama konusunda, şer-i yetkilerin ortak iradeye bağlanması konusundaki tepkilere, engelleme çabalarına maruz kalındı.
"Trakya ANEL'e terkedildi" kolaycılığından kurtulup, bu derin devlet ve derin anlayışlarla nasıl mücadele edebiliriz, onun yollarını aramamız gerekiyor. Eylem ve tavırlarımızla bu anlayışları boşa çıkarmamız gerekiyor.
GÜNDEM: Sizce mevcut siyasi ortamda erken seçim olasılığı var mı?
MUSTAFA MUSTAFA - AYHAN KARAYUSUF: Her halükarda hükümet en yetkili ağızlardan seçimlerin zamanında, 2019 sonbaharında yapılacağını söylüyor. Vesayetsiz,tepemizde gözetimci olmadan hükümet eylemek istiyoruz deniyor.
2015 Ocak ayından bu yana her ay seçim oluyor dendi. Yeni Demokrasi Partisi, yenilen pehlivan güreşe doymazmış misali her gün ve her yerde seçim istiyor. Bunlar sol parantez olacak dendi. Üç ay dayanır, beş ay dayanır dendi. Dedikleri çıkmadı. Son zamanda Fofi Gennimata'nın başını çektiği PASOK da YDP'nin kuyruğuna takıldı. Ben de seçim istiyorum diyor. Ülkeyi sürükledikleri krizin sonlanmasını, ülkenin itibar kazanmasını bir türlü hazmedemiyorlar. SOL - SİRİZA ülkeyi krizden çıkardı. Bunu kabullenmeleri gerekiyor. Onlar için zor olan bu. Hep seçim isteyecekler. İçlerinde çatlaklar da başladı. Kendilerine sabırlar dileriz.
RODOP DEÄžİŞİM HAREKETİ MİLLETVEKİLİ İLHAN AHMET
GÜNDEM: Mevcut hükümetin üçbuçuk yıllık dönemini Yunanistan geneli ve ekonomik krizle mücadele çerçevesinde değerlendirdiğinizde neler söylersiniz?
İlhan AHMET: SİRİZA, memorandumları mutlaka ortadan kaldıracağı, yeni bir ekonomik tedbir uygulayacağı vaatleriyle iktidara geldi. Ancak iktidara geldikten sonra yapılan referandumda memorandumlara Yunan halkı HAYIR oyu vermesine rağmen SİRİZA, halkın bu iradesini Haziran'da bir gecede EVET'e dönüştürdü. Ardından Eylül sonrası iki yeni memoranduma, yani iki yeni borç sözleşmesine imza atarak, yeni vergiler getirmiş, ek 26 milyar euroluk bir borcu Yunanistan' a yüklemiştir.
Özellikle de meclisten geçen son memorandum, yani borç sözleşmesine göre, 1 Ocak 2019' dan itibaren öncelikle emekli maaşlarında büyük bir kesinti olacak. Bununla birlikte EMFİA bedelleri bazı bölgelerde ciddi oranda yükseltilecek, vergi muafiyeti için gerekli olan miktar 9.500 eurodan 6.000 euroya düşürülecektir. Yeni tedbirler neticesinde tüm vatandaşlarımızın ve azınlığımızın sırtına büyük bir ekonomik yük bindirilecektir.
Zaten ekonomisi kötü olan azınlığımız, SİRİZA hükümeti döneminde adeta can çekiştirmekte, özellikle Rodop ilinde başta tütün üreticileri olmak üzere azınlık çiftçisinin talepleri karşılanmamaktadır. Konuyla ilgili hükümet herhangi bir girişimde bulunmadığı gibi, tütün üreticilerinin mücadelesine destek olmak için Avrupa Birliği çatısı altında şahsi girişimlerimle yürüttüğüm çalışmalarla elde edilen olumlu gelişmeleri de görmezden gelmektedir.
Zira yaptığım girişimler neticesinde Avrupa Birliği Tarım Komiseri Hogan, Avrupa Birliği kaynaklarından Yunanistan'a aktarılan sübvansiyonların, yani primlerin herhangi bir ürün sınırlaması getirilmeksizin, azınlığımızın yaşadığı Trakya bölgesi gibi ülkedeki az gelişmiş bölgelere aktarılabileceğini resmi olarak belirtmiş, ancak Başbakan Çipras, özellikle azınlık çiftçisi bakımından son derece önemli olan bu hak kazanımını yok saymıştır. Çipras ve hükümeti bugüne kadar azınlık çiftçisine 1 euro dahi ödemediği gibi esnafın da beklentilerine cevap verememiştir.
GÜNDEM: Hükümetin, Batı Trakya Türk Azınlığı'nın sorunları ve beklentileriyle ilgili icraatlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İlhan AHMET: SİRİZA iktidara gelmeden önce, azınlık hakları konusunda da pek çok vaatlerde bulunmuştu. Özellikle kimlik konusunda büyük reformlar vaat edilerek, İskeçe Türk Birliği ile Gümülcine Türk Gençler Birliği'nin isim hakkının iade edileceği söylenmişti. Diğer yandan din özgürlüğü konusunda azınlığa büyük bir muhtariyet, özgürlük sağlanacağı vaat edilmişti.
Ancak bu üç buçuk yıllık iktidarları süresinde, ne yazık ki bu vaatlerin tam tersi olmuştur. SİRİZA en başta daha azınlığı terketmiş, hükümet ortağı aşırı sağ ANEL' e azınlığın yaşadığı Trakya bölgesinin idaresini teslim ederek, azınlığı ANEL'in akıl almaz müdahalelerine maruz bırakmıştır.
Azınlığın eğitim ve din özgürlüğünü hedef alan ANEL'in idaresinde;
1. Cuma ibadetini engellemeye yönelik olarak, azınlık okullarında Cuma namazı düzenlemesinin kaldırılması için girişimde bulunulmuştur.
2. Azınlık okullarındaki öğretmenlere, teneffüslerde dahi Türkçe konuşma yasağı getirilmek istenmiştir.
3. Azınlık okulları hukuka aykırı olarak kapatılmaya devam etmektedir.
4. Okul öncesi eğitimle ilgili verilen vaatlerin tam tersi olarak, azınlığın talep ettiği iki dilli anaokulları açmak yerine pilot uygulamaya gidilmiştir ki, bu pilot uygulama azınlık tarafından asla kabul edilmemiştir.
SİRİZA'nın azınlık politikası o derece çökmüştür ki örneğin kimlik konusunda, İskeçe Türk Birliği davasında elde edilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin lehte kararının, iç hukukta Yunan mahkemeleri tarafından tanınmasını sağlamaya yönelik kanun maddesinin meclisteki oylamasında SİRİZA azınlık milletvekilleri dahi aleyhte oy kullanmıştır.
Dini özgürlükler konusunda hükümetin azınlığın beklentileri dışında hareket ettiğine dair diğer örneklerse;
1. Müftülüklerde azınlığın kazanılmış hakkı olan aile ve miras hukuku konularındaki muhtariyeti, özgürlüğü kısıtlamıştır.
2. Azınlığın örf ve adetlerine elli seneden bu yana riayet edilen kurban bayramlarında kurban kesme hakkı da bir meclis kararına istinaden yasaklanmak istenmektedir.
Dolayısıyla hükümet, ekonomik alanda da, azınlık hakları alanında da azınlığın beklentilerini karşılayamamaktadır.
GÜNDEM: Sizce azınlık üç buçuk yıllık bu süreçte umduğunu buldu mu?
İlhan AHMET: Üç buçuk yıllık SİRİZA iktidarı azınlığa sadece büyük bir hayal kırıklığı yaşatmıştır. Azınlık, büyük bir oy desteği vererek iktidara getirdiği bu hükümetten tamamen ümidini yitirmiştir. Özellikle Rodop ilini ve Trakya' yı iki defa ziyaret eden Başbakan Çipras' ın azınlığa, Yunan kanallarını izlemek üzere 'çanak' uydu anteni vaadinden başka hiçbir şey sunmaması bardağı taşıran son damla olmuştur. Başbakanın ve hükümetin bu samimiyetsizliği karşısında azınlık, bölgenin ve azınlığın en başta ekonomik olarak terk edildiğinin kesin olarak farkına varmıştır.
GÜNDEM: Sizce mevcut siyasi ortamda erken seçim olasılığı var mı?
İlhan AHMET: Hükümetin erken seçim yapma niyeti yok. Hükümetin stratejisi, dört yılı doldurup 2019 Ekim ayında yerel seçimlerle birlikte milletvekili seçimlerini de yapmaktır. Ancak, FYROM isim anlaşması sürecinde hükümet içinde meydana gelen çatlağın yanında, 2019 Ocak ayından itibaren hayata geçirilecek ağır vergilerin meclis çoğunluğunu kaybetme riskini her gün arttırdığı dikkate alındığında, erken milletvekili seçimi olma ihtimali gerçekten çok yüksektir.
Olası tarihler arasında Ekim 2018 dile getirilmekle birlikte, AB seçimlerinin de yapılacağı tarih olan 2019 Mayıs ayı da seçimin yapılacağı tarih olarak ihtimal dahilinde öne sürülmektedir. Mensubu olduğum Fofi Gennimata başkanlığındaki Demokratik İttifak grubunun, olası bir seçimde kilit parti konumunda olacağı muhakkaktır. Siyasi göstergelere göre Demokratik İttifak'ın, koalisyon hükümetinde yer alması beklenmektedir.
Bu açıdan azınlığımızdan, koalisyonda yani iktidarda yer almasına kesin gözüyle bakılan Demokratik İttifak'a destek vermesini isteyerek, çözümsüzlüğe mahkum edilen azınlık sorunlarıyla mücadelede etkin rol almamızı sağlamak hedeflerim arasındadır.
DEB PARTİSİ GENEL BAŞKANI MUSTAFA ALİ ÇAVUŞ
GÜNDEM: Mevcut hükümetin üçbuçuk yıllık dönemini Yunanistan geneli ve ekonomik krizle mücadele çerçevesinde değerlendirdiğiniz neler söylersiniz?
Mustafa ALİ ÇAVUŞ: SİRİZA ile ANEL partisi tarafından kurulan koalisyon hükümeti 2015 yılı Ocak ayından bu yana görevde. Birbirinden çok farklı iki partinin koalisyon oluşturduğunu söylemek gerekiyor diye düşünüyorum. Aslında bu iki partinin hükümet ortağı olması başlı başına bir olay. Unutmamak gerekir ki çok farklı siyasi görüşlere sahip iki siyasi partiden bahsediyoruz. Bu hükümet daha işe başlarken en önemli konu başlığının ekonomik kriz olacağını açıklamıştı. SİRİZA ve Çipras ilk altı ayda adeta bir deneme yaptı. Avrupa'ya karşı bir meydan okuma içine girildi. Fakat sonuçta referandumda halkın 'hayır' demesine rağmen, Avrupa'nın ve kreditörlerin dayattığı şartlar kabul edildi.
Memorandumlardan kurtulmayı umut ederken, yeni bir memorandum geldi. Şöyle bir hatırlayacak olursak, maaşlarda, emekli aylıklarında yapılan kesintilerin son bulmasını beklerken, bunlar SİRİZA hükümetinde de devam etti. Sigorta primleri arttı. Vergiler arttı. Faturalar şişmeye devam etti. İnsanların geliri ise azaldı. Son bir yıldır ülkenin ekonomik verileri iyileşme gösteriyor. Yani rakamlar düzeliyor. Ancak hükümet yetkililerinin söylediği bu iyileşme henüz vatandaşın cebine yansımadı. Aşırı vergi artışından kaynaklanan bir bütçe açığının kapanması sözkonusu. Evet bu belki doğru. Ancak halkın durumunda bir iyileşme yok. Son yıllarda ekonomik düzeyi çok düşük olan kesimlere yapılan sosyal yardımlar tabii ki önemli. Ancak sosyal yardımlara dayanan bir ekonomiden çıkıp üretime dayanan bir ekonomiye geçmek gerekiyor. Son bir değerlendirme yapacak olursak; rakamlardan çok halkın cebine yansıyacak bir iyileşme bekliyoruz. O iyileşme de henüz yok.
Bu noktada Batı Trakya Türk Azınlığı'nın durumunu da ayrıca ele almak gerekiyor. Azınlığımız ekonomik olarak Yunansitan'daki krizi an ağır şekilde hisseden ve bundan en ağır bir şekilde etkilenen kesim olmuştur. Zaten ekonomik olarak toplumun en geri kalmış kesimini oluşturan Batı Trakya Türk Azınlığı çok ciddi bir buhran geçiriyor. Özellikle tarım kesimindeki soydaşlarımızın geliri en aza inmiş, ancak giderleri alabildiğine artmıştır. Gençlerimizin çok büyük bir kesimi bölgeden göç etmek ve ekmek parasını dış ülkelerde aramak zorunda kalmış ve kalmaktadır. Azınlığımız ikinci 'Almancılık' dönemini yaşamaktadır. Almanya'ya giden insanımız yine büyük artış göstermiştir. Biz DEB Partisi olarak azınlığın ekonomik kalkınması için ayrı bir projenin hayata geçirilmesi gerektiğini daha önceleri dile getirmiştik. Bununla ilgili olarak açıklamalarımız olmuştu. Ne yazık ki hükümetten Batı Trakya'nın özel durumunu iyileştirmek için bir girişim göremedik. Bütün Yunanistan ekonomik krizle uğraşırken, Batı Trakya'ya neden özel bir proje yapılsın diye soran olabilir. Hemen söyleyelim. Batı Trakya bölgesi ve özellikle de Rodop ve İskeçe illeri ülkenin resmi istatistik kurumu tarafından açıklanan verilerde de görüldüğü gibi en yoksul bölgesi. En yüksek işsizlik oranına sahip bölgesi. Ve eğer bir önlem alınmazsa bu durum daha da vahim hale gelecek. Bunun olmasının en önemli nedeni, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nın geri bırakılmış durumudur. İşte bu nedenlerden ötürü bölgemizin ve azınlık insanını kalkınması için özel bir programın hayata geçirilmesini istedik ve istiyoruz. Bu amaçla da önümüzdeki günlerde Başbakan sayın Çipras'a bir mektup göndereceğiz. Umarız ve temenni ederiz ki ciddiye alınır.
GÜNDEM: Hükümetin Batı Trakya Türk Azınlığı'nın sorunları ve beklentileriyle ilgili icraatlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mustafa ALİ ÇAVUŞ: Batı Trakya Türk seçmeninin SİRİZA partisinden beklentisi çok büyüktü. Bu nedenle de o güne kadar kendisine en yakın duran parti niteliğindeki SİRİZA'ya çok büyük bir destek verdi. Azınlık ilk kez iktidar partisinden üç milletvekili seçti. Azınlık yıllarca sorunlarının çözümünü bekledi. SİRİZA'nın iktidara gelmesiyle de büyük bir beklenti içine girdi. İktidar partisinden seçilen milletvekili sayısınınilk kez çok olması da beklentileri daha da arttırdı. Azınlığımızın eğitim, müftülük, vakıflar, milli kimlik, dernekler, 19. madde mağdurları gibi çözüm bekleyen ciddi azınlık sorunlarının yanısıra daha kısa zamanda çözüme kavuşturulabilecek sorunları da var. Hükümetin azınlık sorunlarıyla ilgili olarak üçbuçuk yıl içinde en somut adımı, devlet anaokullarında hayata geçirilmek istenen pilot uygulama oldu. Ancak bu konuda da tam olarak azınlığın beklentisi ve taleplerine cevap verilemedi. Anaokullarındaki Yunanca öğretmenlerinin bu uygulama hakkındaki tutum ve tepkileri de ayrı bir mesele. Bunun yanısıra olumlu olarak gördüğümüz bir adım da İskeçe Azınlık Lisesi'ne bir ek bina yapılarak, anayasaya aykırı olan vardiyalı eğitimden kurtulmuş olunmasıdır. Bu elbette ki gözardı edilmeyecek bir gelişmedir. Fakat şunu da söylemek gerekir ki, azınlığın beklentisi yeni ve büyük bir okul binasıydı. Bunun dışında, örneklerini geçmişte yaşadığımız şeyler de oldu. Mesela müftülerimiz, parti başkanı olarak ben ve bazı derneklerimiz aleyhine kovuşturmalar oldu. Yeni mahkumiyetler ve hapis cezaları verildi. Partimize saldırı yapıldı. Kurucumuz rahmetli Dr. Sadık Ahmet'in aracı çalındı ve bu karanlık olay hala aydınlatılmadı. Bunlar geçmiş yıllarda, 1980'lerde yaşadığımız şeylerdi. Bu olaylara bir son verilmesini bekliyoruz. 2017 yılı içinde, azınlık derneklerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde kazandığı davaların Yunanistan'da uygulanması için hazırlanan kanuna yapılan müdahalelerle bu yasa olumsuz bir hal aldı. Sonuçta dört azınlık milletvekili bu yasaya 'evet' oyu vermedi. Bu da demokrasi adına bir kayıptı. Kısaca söylemek gerekirse; azınlığın çok yüksek beklentileri vardı. Bu beklentiler son derece haklı beklentilerdi. SİRİZA gibi bir parti bu beklentilere cevap veremezse kim verecek? Ancak azınlık beklentilerine cevap bulamadı.
GÜNDEM: Sizce azınlık üçbuçuk yıllık bu süreçte umduğunu buldu mu?
Mustafa ALİ ÇAVUŞ: Ne yazık ki azınlığımız umduğunu bulamadı. Bu soruya net olarak yanıt vermek istiyorum. Bu süreçte sorunlarımıza çözüm bulunmasından önce Batı Trakya Türkleri'ne bakış açısının değişmesini beklerdik. Azınlığımızın bir tehlike olarak gösterilmemesini, azınlığın bir tehdit gibi lanse edilmemesini beklerdik. Bunu da herhangi bir partiden değil, SİRİZA'dan bekledik. Çünkü SİRİZA azınlığın sorunlarını çözmek istediğine dair umut verdi. Ancak ne yazık ki bu dönemde de azınlık hakkındaki önyargılar değişmedi. Başbakanın bölgemizi ziyareti sırasında çok daha somut ve azınlığa yakın açıklamalar beklerdik. Azınlığı hedef olarak gösteren zihniyetin yanlışlığını ortaya çıkaracak icraat ve girişimleri göremedik. Ne yazık ki beklediğimiz ve arzu ettiğimiz düzeyde sorunlarımızın çözümünü de göremedik. SİRİZA'nın 2015 yılı başından bu yana iktidarı aşırı milliyetçi ANEL partisiyle paylaşıyor olmasının da bizim beklentilerimiz açısından bir şanssızlık olduğu açık. Ancak SİRİZA ve Başbakan Aleksis Çipras'dan Batı Trakya konusunda çok daha cesur adımlar beklerdik. Yıllarca çözüme kavuşmayan sorunların çözümü için daha aktif bir politika beklerdik. Azınlıkla kurulmasını beklediğimiz diyalog sürecini çok arzu etmiştik. Bunun kurumsal bir temele oturtulmasının beklerdik. Hala da bekliyoruz. Ne yazık ki bazı politikaların değişmediğine şahit olduk. Azınlık karşıtı uygulamalara son verilmedikçe Batı Trakya'da demokrasi ve insan hakları alanında eşik aşılmadı demektir. Bunun için hükümetin önyargılardan sıyrılarak daha kararlı olması şart.
GÜNDEM: Sizce mevcut siyasi ortamda erken seçim olasılığı var mı?
Mustafa ALİ ÇAVUŞ: Hükümetin erken seçim istemediği görüşündeyim. 'Makedonya' isim konusunda yaşanan sıkıntı sonucunda hükümet ortağı ANEL hükümetten ayrılırsa erken seçim olasılığı ortaya çıkabilir. Ancak ANEL'in hümümetin düşürmek için adım atacağı ihtimalini düşük görüyorum. Dolayısıyla olağanüstü bazı gelişmeler yaşanmazsa bu süreçte erken seçim olasılığı düşük bir ihtimal gibi görünüyor.