03-06-2017
Mustafçova Belediyesi Türkçe bilen personel isteyince "kıyamet" koptu!..
Mustafaçova Belediyesi, alacağı personelin Türkçe bilmesini isteyince, tepkiler yağmur gibi yağdı.
Basında yer alan tepkiler, bazı partilerden yapılan açıklamalar "kesmedi". Soruşturma başlatıldı.
Olay şöyle gelişti... Doğu Makedonya - Trakya eyaletindeki 22 belediyede "Sosyal Merkez"ler oluşturulmasını öngören bir program onaylandı. Belediyelerin nüfusuna göre de bu yeni merkezde çalışacak personelin işe alınması kararlaştırıldı. Program bir Avrupa Birliği programı olarak hayata geçirilerek.
Gelelim Mustafçova Belediyesi'nde yaşanan olaya... İskeçe'nin tek Türk azınlık belediyesi olan Mustafçova Belediyesi de bu programa katılmak için gerekli prosedürleri uyguladı ve programa dahil oldu. Bunun finansmanı da sağlandı. Mustafçova Belediyesi için bu programı yürütecek olan üç kişilik bir personel alımı öngörüldü.
Oluşturulacak sosyal merkezde bir sosyolog, bir psikolog ve bir sekreter çalışacak. Bu programa dahil olan bütün belediyelere bölge genel sekreterliğinden gönderilen bazı talimatlar yapıldı Yazılı olarak yönlendirmeler yapıldı. Mustafçova Belediyesi de işlemleri başlattı.
Sözkonusu program ayrıntılarıyla Şubat 2017'de Mustafçova Belediye Meclisi'nde görüşüldü. Belediye meclis kararı alındı. Karar oybirliğiyle alındı. Yani tüm belediye meclis üyelerinin iradesiyle alındı karar. Oybirliğiyle alınan bu karara göre, alınacak personelde aranacak kriterlerden biri de Türkçe yeterliliğe sahip olmasıydı.
Herkesin bildiği gibi Mustafçova Belediyesi tamamen azınlık insanı tarafından meskun bir bölge. Dolayısıyla belediye meclisinin de, alınacak personelin Türkçe bilmesini istemesi kadar doğal bir şey olamaz. Oybirliğiyle alınan bir karar. Yapılan şey, belediyedeki vatandaşların daha iyi hizmet alabilmesine yönelik bir olay. Fakat gel gör ki Batı Trakya'da bu talep bile sorun olabiliyor. Hem de büyük sorun haline getirilebiliyor.
Mustafçova Belediyesi Meclisi'nde alınan karar uyarınca hazırlanan iş ilanı İdari Genel Sekreterlik tarafından onaylanıyor. Devamında belediye "Türkçe yeterliliğini nasıl belgeleyeceğiz" diye Devlet Memurluğu Sınavı'nı (ASEP) yapan kurumuna soruyor. ASEP cevabında "Atina Üniversitesi'nden veya Ankara Üniversitesi Türkçe Öğretim Merkezi'nden sertifika ile Türkçe bildiği belgelenebilir." diyor.
Süreci tekrar edelim;
Mustafçova Belediyesi'nin hazırladığı ilanı İdari Genel Sekreterlik inceliyor ve onaylıyor. İş ilanının düzenlenmesine geçiliyor. İdari Genel Sekreterlik iş ilanıyla ilgili olarak bir format gönderiyor ve ilan bu formata göre yapılacak deniyor. İlan o formata göre hazırlanıyor. Alınacak personelin Türkçe yeterliliğinin nasıl belgeleneceği ASEP'e soruluyor. ASEP de 23 Mart 2017 tarihli cevabında bir yöntem söylüyor. İş ilanı bu verilen cevaba göre hazırlanıyor.
İş ilanının yayınlanmasından kısa bir süre sonra kıyamet kopuyor. "Vay efendim nasıl olur da Mustafçova Belediyesi alacağı personelden Türkçe yeterlilik sertifikası ister", "Yok efendim aslında birilerini almak istiyorlar da ona göre ilan çıkartılıyor." Bir sürü tantana!..
İlanın yayınlanmasından kısa bir süre sonra yerel bir internet sitesinde bir yorum yer aldı. Nasıl olur da Türkçe şart koşulur diye eleştiride bulundu. İnternet siteleri kıyameti koparttı. Hükümetin küçük ortağı ANEL Partisi'nin İskeçe İl Örgütü ve YDP İskeçe İl Örgütü açıklama yaptı. Belediye meclisinin ve Belediye Başkanı Cemil Kabza'nın kararı sert bir şekilde eleştirildi. Gazeteler devreye girdi. Irkçı Altın Şafak Partisi soru önergesi sundu. Milletvekili Nikos Nikolopulos da soru önergesi sundu.
İki gün sonra savcılıktan belediyeye celpname geldi. İş ilanı istendi. İki gün sonra Belediye Başkanı Cemil Kabza hakkında soruşturma başlatıldı. Medyada yapılan yayınlardan sonra savcılık soruşturma başlattı. Hatta bölgemizdeki bazı belediyeler dahi bu olaydan sonra Mustafçova Belediyesi ile işbirliğini gözden geçirme kararı aldı.
Olay özetle bu şekilde gelişti. Şurası çok açık; personel alımında Türkçe sertifikası istenmiş olması bazı çevreleri rahatsız etmiştir. Kopartılan kıyametin asıl sebebi budur. Halbuki azınlığın iki dilinden biri Türkçe'dir. Devletin resmi dili olan Yunanca'nın yanı sıra azınlığın kullandığı dildir Türkçe. Belediye sınırları içinde faaliyet gösteren, Türkçe ve Yunanca eğitim veren 17 azınlık ilkokokulu bulunmaktadır. Bu okullarda görev yapan tüm öğretmenler devlet tarafından ödenmektedir. Türkçe, azınlığın günlük yaşamında da, faaliyetlerinde de, okullarında da kullanılmaktadır. Birilerinin azınlığın kimliği, kültürü ve diliyle ilgili senaryolar kurması bazı gerçekleri değiştiremez.
Hatırlayacaksınız, bir yıl önce azınlık okullarına gönderilen genelgeyle, Türkçe'nin okul içindeki kullanımına sınırlandırma getirilmek istenmişti. Bütün bunların sebebi Türkçe'ye ve Müslüman - Türk azınlığa olan tahammülsüzlüktür. Ancak bu durum, ne demokrasiye, ne hoşgörüye, ne de çağdaş değerlere uymamaktadır.
Bu son derece "ilginç" adli kovuşturma sürecini biz de "ilgiyle" izliyoruz...