16-05-2023
Ali Kamber: 'Adaletin olmadığı yerde demokrasi de olmaz'
Rodop KKE Partisi milletvekili adayı Ali Kamber, GÜNDEM'e konuştu.
Rodop KKE Partisi milletvekili adayı Ali Kamber, GÜNDEM'e konuştu. Pazar günü yapılacak seçimler öncesinde GÜNDEM'in sorularını yanıtlayan Ali Kamber, azınlık milletvekilinin bilinçli, kültürlü ve mücadele ruhuyla halkına bağlı olması gerektiğini vurguladı. Kamber, en önemlisinin de milletvekilinin halkına yalan söylememesi, dürüst davranması olduğunu söyledi.
Ali Kamber, Batı Trakya Türk Azınlığına karşı adaletli bir yaklaşım olmadığını belirterek, "Dünyanın her yerinde çok iyi bilinir ki adaletin olmadığı yerde demokrasi de olmaz." diye konuştu.
Rodop KKE milletvekili adayı Ali Kamber'in sorularımıza verdiği yanıtlar.
GÜNDEM: 21 Mayıs seçimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce sonuç ne olur? Hükümet kurulabilir mi?
Ali KAMBER: Yunanistan ve tüm dünya için çok zor bir dönemin içinde bulunuyoruz. Kök salmış ekonomik problemler, iki senelik sağlık krizi, Rusya-Ukrayna savaşı ve hep kötüye giden insan hakları, özgürlükler ve demokrasi. Bu şartlar içinde 21 Mayıs'ta sandığa gidiyoruz. Araştırma şirketleri Nea Dimokratia'yı ilk parti, SİRİZA'yı da ikinci parti geleceğini gösteriyor. Fakat önemli olan 21 Mayıs'tan sonra ne olacağı. Yeni Demokrasi Partisi tek başına iktidar olamıyor 'apli amalogiki' dediğimiz nispi sistem ile. SİRİZA, PASOK ile hükümet kurmak istiyor ancak onların da milletvekili sayısı yetersiz gelebilir. Bu durumda üçüncü bir partiye ihtiyaçları olacak; bu da ya MERA 25 ya da Elliniki Lisi. Elliniki Lisi'yi koyuyorum çünkü SİRİZA'ya hiç güvenim kalmadı. ANEL gibi aşırı sağcı bir parti ile iş birliği yapan bu aşırı sağcı parti ile de pekâlâ yan yana gelebilir. Devamında hükümet kurulmadığı takdirde tekrar seçime gideceğiz ve bu sefer zait kullanılmayacak, liste başındaki isimler gelen oylara göre otomatik olarak seçilecekler.
GÜNDEM: Azınlık haklarıyla ilgili "kanayan yara" diye niteleyeceğiniz hangi başlıklar vardır? Çözüm önerileriniz nedir? Bunların çözülmesi konusunda umudunuz var mı?
Ali KAMBER: Azınlığımızın "kanayan yarası" olarak gösterebileceğim iki ana sorun var. İlki tüm Yunanistan'da var olan ekonomik sorunlar diğeri de bizim özel statümüzden dolayı uğramış olduğumuz haksızlıklar, antidemokratik uygulamalar ve adaletsiz yaklaşımlar. Bugüne kadar iktidardan geçmiş tüm partilerin üreticiden, işçiden ve hakkı alınan insandan yana bir politika izlemedikleri için bölgemizde çok büyük oranda, diğer bölgelerde de, daha az oranda bu haksızlıklar ve adaletsizlikler mevcuttur. Tabii bu tüm Yunanistan'ı etkileyen bir durum ama diğeri sadece bize özel bir durum. Bizim özlük haklarımızın gasp edilmesi yani Lozan Antlaşması ile azınlık halkına tahsil edilen imtiyazların bir bir elimizden gasp edilmesi. Devletler ve bunun yürütme organı hükümetler bir toplumu yok etmek veya asimile etmek istiyorlarsa önce onların en değerli şeylerini alırlar yani kendi kültürümüz, eğitimimiz ve kendimizi özgürce ifade edebilme hakkımızı. Hatırlamayan veya bilmeyen insanlar için buradan yazalım. Eskiden Azınlık okullarında verilen diplomalarda Türk ibaresi yazıyordu. Bugün artık böyle bir şey yok. Daha sonra bölge ekonomik olarak fakirleştirildi devamında da kurumlarımızdaki Türk yazan tabelaları indirildi. Hatta İskeçe Türk Birliğinin tabelası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı olmasına rağmen ne Yeni Demokrasi Partisi ne PASOK ne de SİRİZA tarafından bu mahkeme kararı uygulanıp o tabelayı asmadılar. Demek ki bize karşı adil değiller, adaletli değiller ve bütün dünyada da bilinir ki adaletin olmadığı yerde demokrasi de olmaz.
GÜNDEM: Seçim kampanyası çerçevesinde şehir ve kırsalda yaptığınız ziyaretlerde öne çıkan sorunlar nedir? Bu sorunların çözümü için nasıl bir çalışma yürüteceksiniz?
Ali KAMBER: Seçim kampanyası sürecinde şehir ve kırsalda yaptığımız gezilerde ve toplantılarda en önemli unsurun insanlara ulaşamamak olduğunu gördük. Bu sorunun kaynaklanma nedenini de iki başlık altında toplayabiliriz. Ekonomik problemler ve insanların siyasetten umudunun kalmamış olması. Partilerin ve siyasetçilerin halka uyguladıkları antidemokratik politikalar maalesef durumu buraya getirmiştir. Ekonomik problemlerden dolayı göç ile boşalan köyler ve insanların sosyal yaşantılarından kısıntılara gitmeleri birçok köyde kahvelerin kapanmasına sebep olmuştur. Bu sorunların çözümü için söyleyebileceğimiz; devletin ekonomik politikalarını eleştirip daha halktan yana bir politika yürütmeleri için baskı yapmak. Uygulanması çok kolay olan bir örnek vermek gerekirse, hükümet tütüne taban fiyat uygulaması getirebilir. Aynı şekilde diğer ürünler için de uygulanabilir. Fakat şunu da eklemek gerek; şimdiye kadar bütün hükümetlerin böyle bir niyetleri olmadı, onların niyetleri sadece ve sadece patronların daha fazla kazanması.
GÜNDEM: Sizce Batı Trakya Türk Azınlığı seçmeninin kendisini mecliste temsil edecek milletvekilinden beklentisi nedir? Bir azınlık milletvekilinin öncelikleri neler olmalı size göre?
Ali KAMBER: Her azınlık bireyinin milletvekillerinden beklentisi çok farklı olabilir ama genel olarak insani bir duruş, azınlık haklarını ve bölgenin kalkınması için vereceği mücadeleyi meclise doğru bir şekilde yansıtabilmesidir. Bölgede sadece biz yaşamıyoruz, bizim dışımızda diğer insanlar da var onların da bu bölgedeki geri kalmışlıktan almış oldukları pay var. Bizim talebimiz bölgenin kalkınması, herkesin pastadan gerektiği kadar faydalanması. İstihdam ortamının yaratılması yani sanayi bölgesindeki fabrikaların tümünün işler hale gelmesi ve tarım politikalarını değiştirerek mevcut ürünlerin gerçek değerleri üzerinden satılmasını sağlayacak bir dili mecliste gündeme getirmesini bekliyorlardır. Milletvekilinin bilinci, kültürü ve mücadele ruhu ile halka bağlı olduğunu düşünüyorum, o yüzden yalan söyleyerek, yanlış bilgi vererek yalnızca kendi kendimizi aldatırız. Neden bunları söylüyorum? 2019'da bir arkadaşımız dedi ki Avrupa'ya sorunları götüreceğim, her dönüm başına 300 euro prim çıkartacağım. Bunun olmayacağını kendisi de biliyordu, ben de biliyordum ama insanlara umut tacirliği yaparak bu tür bir politikaya gitme ihtiyacı güttü. Sonuç olarak ortada dikilen bir direk görüyor musunuz? Hayır! Mesela "Size zarar tazminatı çıkarttım" demek de çok yanlış olur çünkü rençperin yıllardır ödediği (ELGA) sigorta paralarını toplasanız çok çok fazladır aldıkları tazminatlardan.
GÜNDEM: Türk Azınlık seçmeninin oyunun, azınlık milletvekili adaylarına gitmesinin önemi ne? Azınlık insanı oyunu azınlık mensubu adaylara vermeli mi? Bu konuda azınlık seçmenine ne söylemek istersiniz?
Ali KAMBER: Eğer normal bir ortam olsa ben şu ifadeyi kullanırdım. Bölgemizdeki dil, din, ırk farkı olmadan en yetenekli arkadaşların oyları toplamasını isterdim ama uzun yıllardan beri gördüğüm durum nedeniyle bu cümleyi kullanamıyorum. Çünkü çok uzun senelerden beri bizim azınlık insanımız, Türk Azınlık seçmeni Yunanlı adaylara her dönemde 3000 ile 5000 oy vermelerine rağmen bize Yunanlılardan 100 oy gelmiyor. Bu anlayış bizi otomatik olarak kendimizi kendimiz ile ifade etmek özelliğine itiyor. Evet azınlık adayına oy vereceğiz ama hangi azınlık adayına? Ben toplumun seçimle ilgili değerlendirmesini yaparken adaylar içerisinde kimin daha liyakatli olup olmadığını düşünmesini, yönlendirmelerden uzak, sağduyuyla, özgürce ve adayların partilerinin azınlığımıza bakış açısına bakarak değerlendirmesini yapmasını öneriyorum. Toplum bunlara göre azınlıktan seçilecek milletvekiline ne kadar destek vereceğini tespit etmelidir. Bunu tespit etmek o kadar kolay ki çünkü şimdiye kadar hükümet olan YDP - PASOK - SİRİZA'dan milletvekillerimiz vardı, hepsi parti içindeki diğer vekillerden destek göremediler. Oysa benim derdim partideki bütün milletvekillerinin benimle beraber, benim toplumuma karşı aynı sorumluluğu hissedip hep beraber mücadele etmemizi sağlamak.
GÜNDEM: Azınlığa dönük göç sorununu durdurabilecek ve istihdam sağlayıcı projeleriniz nelerdir?
Ali KAMBER: Diğer sorularda da göç konusuna birçok kez değindik. Buradan göçün azınlık için ne kadar büyük bir problem olduğunu anlıyoruz. Bir milletvekilinin azınlıkta var olan göç problemini çözebilecek güce sahip olduğunu düşünmüyorum. Bu ancak hükümetin çözebileceği bir konudur. Benim yapabileceğim bölgenin kalkınması için gerekli yatırımların bu bölgeye gelmesi için uğraşmak olur.
GÜNDEM: Sizce son yıllarda azınlık aleyhine uygulamaya koyulan en önemli yasa nedir? Ne gibi olumsuz sonuçlar doğurdu?
Ali KAMBER: Azınlık lehine sağlıklı bir yasanın meclise sunulduğuna şimdiye kadar tanık olmadım. Lehimize gibi gözükenleri ise tırnakla kazıyınca altında bir kurt yeniği olduğunu gördük. Örnekler vermek gerekirse, müftülükler ile ilgili yasada seçim yerine atama. Bu bizim içim kabul edilebilir bir durum değil. Seçim yasasına yüzde 3'lük baraj ilk bağımsız milletvekilini seçtiğimiz zamandan sonra siyasette yerini aldı ve hala da devam ediyor. Bu yasaya hayır diyen KKE milletvekillerini tebrik ediyorum. Bizi toplum olarak derinden üzen bir diğer yasa da 240 İmam Yasası'dır. İmzalanan 3 tane "mnimonio"yu da (memorandum) unutmamak gerek. Azınlık halkının zaten zor ekonomik şartlarına bir de kemer sıkma politikaları eklenince durum şu an yaşadığımız ekonomik sıkıntılara varmıştır. Maalesef bu "mnimonio"larda azınlık milletvekillerinin de evet oyları mevcuttur. Şunu da eklemek gerek, mahkeme kararlarının nedense bizim topluma gelince uygulamadığını, antidemokratik bir şekilde askıya alındığını görüyoruz. Liste böyle uzayıp gider.
GÜNDEM: Azınlık milletvekilleri bağlı oldukları parti disiplininden pek kopamıyorlar. Siz kendinizi bu konuda ne kadar bağımsız hissediyorsunuz? Partim ne derse desin önceliğim azınlıktır diyebilecek misiniz?
Ali KAMBER: Siyasi partilerin kendi disiplinlerinin olması gayet normal. Yoksa her kafadan bir ses çıkarsa bunun bir anlamı olmaz; o yüzden parti disiplinine uyulması gerektiğini düşünüyorum. Fakat konu azınlık meselesi olduğu zaman burada parti disiplininin azınlık milletvekiline göre şekillenmesini en uygun hareket olarak görüyorum. Kendi partim ile Yunanistan genelindeki bütün konularda uyum içerisinde olduğumu zaten düşünüyorum. Bir takım nüanslar olsa da bunların önemli bir şey olduğunu zannetmiyorum. Ancak konu bizim özel statümüz olan Azınlık konularına gelince burada beni ilgilendiren tek bir konu var. Bizim de her ülke vatandaşı gibi demokratik hak ve özgürlüklerden eşit şekilde faydalanmamız. İçinde bulunduğum parti zaten bu konuda herhangi bir baskı yapmıyor. Böyle bir baskıyı da kabul etmeyeceğimi ilk konuştuğumuz günden itibaren kendilerine ifade etmiş bulunuyorum. Bu anlamda kendimi özgür, bağımsız bir milletvekili adayı olarak ifade ediyorum ve bu ifademi KKE listelerinden aday bir solcu olarak da şekillendiriyorum.