03-08-2022
'Azınlığı yok sayan müftülüklerle ilgili düzenlemeyi reddediyor ve kınıyoruz'
Danışma Kurulu: "Meclis'te kabul edilen Müftülüklerle ilgili düzenleme, Batı Trakya'daki müftülük kurumuyla ilgili esasları belirleyen 1913 Atina Anlaşması, 1920 yılında kabul edilen 2345/1920 sayılı kanun ve 1923 yılında imzalanan ve Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nın dini özerkliğini garanti altına alan Lozan Barış Anlaşması adeta yok sayılarak kabul edilmiştir."
Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu, yeni müftülük yasasıyla ilgili açıklama yayımladı. Danışma Kurulu, "Azınlığın iradesini ve beklentilerini yok sayan yeni düzenlemeyi reddediyoruz. Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu olarak bu anti demokratik ve insan haklarına son derece ters anlayışı en güçlü şekilde kınıyoruz." ifadesine yer verdi.
Batı Trakya'daki müftülüklerle ilgili yasanın merhum İskeçe müftüsü Ahmet Mete'nin vefatının hemen ardından meclise getirilmesinin samimiyetsizlik ve fırsatçılık olarak toplumsal hafızada yer aldığını vurgulayan Danışma Kurulu, azınlığın iradesinin bir kez daha yok sayıldığını kaydetti. Açıklamada, müftülüklerle ilgili olarak mecliste kabul edilen yeni yasanın müftülük kurumuyla ilgili esasları belirleyen 1913 Atina Anlaşması, 1920 yılında kabul edilen 2345/1920 sayılı kanun ve 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Anlaşması adeta yok sayılarak kabul edildiği vurgulandı.
Danışma Kurulu'nun açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
"Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu, 2 Ağustos, Salı günü gerçekleştirdiği toplantıda mecliste yeni kabul edilen Batı Trakya'daki müftülükler ile ilgili yeni yasal düzenlemeyi değerlendirmiştir.
Müftülük kurumu, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nın en önemli kurumsal yapılarından biridir ve bu kurumla ilgili her türlü değişikliğin başarılı olması için ön şart azınlık toplumunun iradesinin dikkate alınmasıdır. Ne yazık ki, bu yeni yasa hem Azınlığımızla hiçbir diyaloğa girişilmeden kaleme alınmıştır. Esasen, Başbakan Miçotakis'in 8 Temmuz 2022'de Gümülcine'ye - yani daha 3 hafta önce - gerçekleştirdiği ziyarette dahi böyle bir kanundan ve hazırlıktan bahsetmemiş olması, yasadan aslında kendisinin bile haberdar olmadığını düşündürmektedir. Keza, yasanın merhum İskeçe Müftümüzün vefatının hemen ardından Meclis'e getirilmiş olması da hem samimiyetsizlik hem fırsatçılık örneği olarak toplumsal hafızamızda yer etmiştir. Tüm bu gelişmeler alt alta yazıldığında, Azınlığımızın iradesinin adeta yok sayılarak, beklentilerine cevap verecek nitelikte bir düzenleme yapılmasından adeta özenle imtina edildiği gerçeğini ortaya çıkarmaktadır.
Diğer taraftan, Meclis'te kabul edilen Müftülüklerle ilgili düzenleme, Batı Trakya'daki müftülük kurumuyla ilgili esasları belirleyen 1913 Atina Anlaşması, 1920 yılında kabul edilen 2345/1920 sayılı kanun ve 1923 yılında imzalanan ve Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nın dini özerkliğini garanti altına alan Lozan Barış Anlaşması adeta yok sayılarak kabul edilmiştir.
Bu yeni yasayla Müftülük kurumunun yeniden şekillendirilerek, sıradan bir Devlet Dairesi'ne dönüştürülmesi Batı Trakya Müslüman Türk toplumu tarafından kabul edilemez.
Tüm bunlar mevcut hükümetin, bundan önceki diğer pek çok hükümet gibi, 37 yıldır devam eden Müftülük sorununu çözüme kavuşturma gibi bir irade ve niyetinin olmadığını açıkça göstermektedir.
Yukarıda açıklanan sebepler dolayısıyla, Müftülüklerle ilgili olarak uluslararası anlaşmaları ve sorunun çözümü için gerekli olan azınlığın iradesini ve beklentilerini yok sayan bu yeni düzenlemeyi reddediyoruz. Ayrıca, Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu olarak bu anti demokratik ve insan haklarına son derece ters anlayışı en güçlü şekilde kınıyoruz."
Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu yayımladığı açıklamada Batı Trakya Türk Toplumu'nun müftülük konusunda uluslararası hukukun kendisine tanıdığı hakları kullanma kararlılığında olduğunu vurguladı. Açıklamada, azınlığın iradesini yok sayan her türlü düzenlemenin uygulanmamaya mahkum olduğu da ifade edildi.
Danışma Kurulu'nun açıklamasında şöyle denildi:
"Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki; Batı Trakya Müslüman Türk Toplumunun demokratik taleplerini, samimi beklentilerini ve uluslar arası belgelerle garanti altına alınmış haklarını yok sayan her türlü düzenleme meşruiyetten yoksundur ve uygulanmamaya mahkûmdur.
Batı Trakya Türk Toplumu'nun müftülük konusunda uluslararası hukukun kendisine tanıdığı hakları kullanma kararlılığında olduğunu vurgular, bu kararlılığın azınlığımızın meşru ve demokratik beklentilerinden kaynaklandığını ifade ederiz.
Bu vesileyle, tüm siyasi temsilcilerimizden azınlığın iradesini ve beklentilerini yok sayan bu düzenlemeye karşı net ve kararlı tavır almalarını beklediğimizi vurgularız.
Tüm kamuoyuna saygıyla duyurulur."