İlhan Ahmet'in son aylarda yaptığı açıklamalar, Batı Trakya'da, özellikle de Rodop ilinde "İlhan Ahmet ne yapmaya çalışıyor?" sorusuna neden oluyor.

2004 yılında ilk milletvekili seçildiği dönemden bugüne kadar azınlık siyasetindeki aktörlerinden biri olan İlhan Ahmet'in son aylarda yaptığı açıklama ve röportajlarında çok büyük "ilginçlikler" hatta "gariplikler" var. "İlhan Ahmet ne yapmaya çalışıyor?" sorusu da bunlardan kaynaklanıyor.

Bir azınlık milletvekili düşünün ki iftar programlarıyla ilgili Hronos radyosunda bir soruya verdiği yanıtta, Batı Trakya'da camilerin, iftarların siyaset yapmak için kullanıldığını iddia ediyor ve "Din üzerinden siyaset yapılmaz, azınlık bunu aşmalıdır" açıklamasında bulunuyor!

Kısa bir süre sonra aynı radyo istasyonuna bir röportaj daha veriyor. Bu kez de "Azınlığın iç işleri konsolosların görevi değildir" diyor.

Yine Radyo Hronos'a yaptığı bir başka açıklamada, Türkiye'nin Gümülcine Başkonsolosu Murat Ömeroğlu'yla sorun yaşadığını öne sürüyor. Hatta azınlık basınının Başkonsolostan aldığı talimatla aleyhinde haber yaptığı iddiasını ortaya atıyor ve azınlık basınını töhmet altında bırakıyor. Aynı açıklamada diğer iki azınlık milletvekili (hatta biri kendi partisinden) Burhan Baran ve Hüseyin Zeybek'i de eleştiriyor.

İlhan Ahmet'in yaptığı açıklamalar, yerel basının yanı sıra ulusal medyaya da yansıdı. "İlhan Ahmet, Türk derin devleti tarafından tehdit ediliyor" başlık ve içerikli haber ve yorumlar özellikle bir kesim Yunan yerel ve ulusal medya organlarında kendine yer buldu.

"Bazı çevrelerin saldırılarına maruz kaldığını" iddia eden İlhan Ahmet, son dönemde kendini sözüm ona "Türk saldırganlığından" koruyanların kanatları altına sığınan bir şahıs görüntüsü vermeye çalışıyor.

İlhan Ahmet'in son atağı ise Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropulu tarafından kabul edilmesi ve ziyaretle ilgili olarak yaptığı açıklamalar.

"Tarihi" olarak nitelendirdiği ziyaretle ilgili yaptığı açıklamada İlhan Ahmet, Cumhurbaşkanı ile görüşmesinde "dağlık ve dezavantajlı bölgelerdeki çiftçiler için AB sübvansiyonlarından destek verilmesi teklifini yinelediği, ayrıca kurumsal ve bölgesel kalkınma odaklı teklif ve parlamento çatısı altında yürüttüğü çalışmaları" anlattığını söylüyor.

Görüşmeyle ilgili verilmek istenen en can alıcı mesaj ise, öyle görünüyor ki "Belirli çevrelerin doğrudan saldırı ve iftiralarına maruz kaldığı bir süreçte cumhurbaşkanının şahsına verdiği açık destek."

Cumhurbaşkanının kendisini kabul etmesini, "Batı Trakya'daki azınlık toplumunun en üst düzeyde temsil edilmesi bakımından ülke siyasi tarihinde bir ilk olarak" nitelendiren, bu kabulden "azınlık milletvekili olarak gurur duyduğunu" söyleyen İlhan Ahmet, "azınlık milletvekiliyle tarihte ilk kez gerçekleştiğinin" altını çizdiği bu görüşmede keşke yıllardan beri çözüm bekleyen azınlık sorunlarına da atıfta bulunabilseydi.

(Bu arada, diğer azınlık milletvekillerinin bu tarihi görüşmeye neden dahil edilmediği de ayrı bir merak konusu.)

Keşke Türk azınlık dernekleriyle ilgili 14 yıldır uygulanmayan AİHM kararlarını, koskoca bir toplumun milli kimliğinin inkar politikasının sebeplerini, azınlığın erimesine neden olan göç sorununa neden çözüm bulunmadığını sorabilseydi. Azınlık eğitimindeki sorunları, beklentileri, talepleri aktarabilseydi. 2022 yılında azınlık çocuklarının bodrum katında eğitim almak zorunda kaldıklarını, azınlığın müftülük ve vakıflarda seçim yapılmasını beklediğini anlatabilseydi.

Batı Trakya'nın kalkınma açısında sadece ülkenin değil, AB'nin de son sıralarında yer almasının bölgede yaşayan azınlık nedeniyle uygulanan politikaların sonucu olduğunu hatırlatıp, fırsat eşitliğinin sağlanmasının, ayrımların kaldırılmasının tüm bölgenin hayrına olacağının altını çizebilseydi.

Ne yazık ki İlhan Ahmet'in son dönemde yaptığı açıklamalarda, yukarıda dile getirilen konulara yanıt bulmak zor. Tam tersine kamuoyunun kafasını kurcalayan, "İlhan Ahmet ne yapmaya çalışıyor?" sorusu.

İlhan Ahmet'in nereye koştuğunu zaman illa ki gösterecek. Ama şimdilik kaynattığı bu politika kazanından azınlığın hayrına çıkacak olumlu bir şey yok.