Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi ile Helsinki İnsan Hakları İzleme Komitesinin 12 Aralık 2016'da Atina'da düzenlediği "Yunanistan'da Milli Azınlıklar ve Uluslararası Kuruluşların Önerileri" konulu etkinliğin dönemin Altın Şafak Milletvekilleri ve parti sempatizanları tarafından basılması ile ilgili dava dün (1 Nisan Cuma) görüşüldü. Mahkeme heyeti davanın 17 Ekim tarihine ertelenmesine karar verdi.

Hatırlanacağı üzere olaydan sonra açılan dava önce arşive kaldırılmış, daha sonra ise yapılan girişimler sonucunda tekrar görüşülmesine karar verilmişti. Dava 21 Aralık 2021 tarihli ilk duruşmada ise 1 Nisan tarihine ertelenmişti.

Dava süreci ile ilgili açıklama yapan DEB Partisi,
1 Nisan'daki duruşmada tanıkların da dinlenmesi taleplerinin savcı tarafından sebepsiz bir şekilde reddedilmesi eleştirildi.

Açıklamada, "Saldırıda bulunan Altın Şafak üyelerinden İoannis Lagos'un duruşmada bulunabilmesi de Yüksek Mahkeme tarafından engellenmiş, engelleme gerekçesi davaya müdahil olan sabık başkanımıza açıklanmamıştır. Tanıkların duruşmada tanıklık etmesinin engellenmesi demokratik açıdan uygun bir davranış olmamıştır. Ayrıca saldırı sonrası rafa kaldırılan dava dosyasının, büyük uğraşlar sonrasında raftan indirilmesinin 2 yıl gibi uzun süren bir zaman dilimine yayılması da kabul edilemez bir durumdur." ifadeleri dikkat çekti.

Konuyla ilgili DEB Partisinden yapılan açıklama şöyle:

"12 Aralık 2016'da, Dünya İnsan Hakları gününden 2 gün sonra Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi ile Helsinki İnsan Hakları İzleme Komitesi Atina'da, Atina Gazeteciler Birliği'nin Konferans salonunda, 'Yunanistan'da Milli Azınlıklar ve Uluslararası Kuruluşların Önerileri' konulu bir etkinlik düzenlemişlerdi.

Yunanistan Azınlık Hakları Grubu Temsilcisi Nafsika Papanikolatu'nun moderatörlüğünde başlayan etkinlik ırkçı Altın Şafak Partisi'nin dört milletvekili ve sempatizanları tarafından zorbalıkla basılarak, DEB Partisi sabık Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş ölümle tehdit edilmiş, parti yöneticilerimiz, etkinlikte yer alan organizatörler ve salondaki katılımcılar küfür, hakaret ve tehditlere maruz kalmışlardır.

Salonu basan dönemin milletvekilleri ve diğer grup üyeleri, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığına ve kimliğimize ağıza alınmayacak hakaretlerde bulunmuştur. Ülkemizdeki demokratik tartışma ortamına darbe vuran bu çirkin saldırı insan hak ve hürriyetlerine büyük zarar vermiştir. Ülkemizin başkenti Atina'da devlet güvenlik birimlerine önceden bildirilmesine ve güvenlik birimlerinin gerekli önlemi alacaklarını beyan etmelerine rağmen, bir konferansın basılması ve resmi bir siyasi partinin Genel Başkanı'nın tehditlere ve katılımcıların hakaretlere maruz kalması kabul edilir bir durum değildir.

Bu saldırı sonrası baskın yapan grup üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmuş ve çirkin saldırılarından dolayı adalet nezdinde hesap vermeleri talep edilmiştir. İlk başta bu dava rafa kaldırılıp saldırganlar faili meçhul olarak nitelendirilmiştir. Bu mantığa sığmayan uygulamaya karşılık büyük uğraşlar sonrası faillerin yargılanması için gayret gösterdik. 21 Aralık 2021 tarihinde görüşülen duruşma 1 Nisan 2022 tarihine ertelenmiştir. Kanunda açıkça 'Sorgulama sırasında toplanan delillere ek olarak, duruşmaya yeni tanıklar ve diğer deliller sunulabilir' maddesini baz alarak 1 Nisan'daki duruşma için bizler tanıkların da duruşmada yer alması (tanıklık etmesi) talebinde bulunduk. Bu yazılı talebimiz savcı tarafından sebepsiz bir şekilde reddedilmiş, nihayetinde duruşma 17 Ekim 2022 tarihine ertelenmiştir. Saldırıda bulunan Altın Şafak üyelerinden İoannis Lagos'un duruşmada bulunabilmesi de Yüksek Mahkeme tarafından engellenmiş, engelleme gerekçesi davaya müdahil olan sabık başkanımıza açıklanmamıştır. Tanıkların duruşmada tanıklık etmesinin engellenmesi demokratik açıdan uygun bir davranış olmamıştır. Ayrıca saldırı sonrası rafa kaldırılan dava dosyasının, büyük uğraşlar sonrasında raftan indirilmesinin 2 yıl gibi uzun süren bir zaman dilimine yayılması da kabul edilemez bir durumdur.

DEB Partisi, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nın, haksızlığa, baskı ve ayrımcılığa uğrayan tüm vatandaşların her platformda sesi olmaya ve haklarını arama kararlılığına sahiptir. Her ne pahasına olursa olsun uğradığımız haksızlıkları yılmadan, yorulmadan, korkmadan ve azimle haykırmaya devam edeceğimizi, demokrasi ve hukuktan ayrılmadan ırkçılığa karşı mücadele etmeye devam edeceğimizi ülke ve tüm dünya kamuoyuna duyururuz."