Anasayfa

13-02-2016
Azınlığın din özgürlüğüne müdahale ediliyor!
Selanik Aristotelio Üniversitesi bünyesinde oluşturulması planlanan ve önümüzdeki eğitim yılında eğitime başlayacağı duyurulan İslam Bilimleri Bölümü'yle ilgili olarak Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı ve İskeçe Müftüsü Ahmet Mete ile Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif'in görüşlerine başvurduk.
13 Şubat 2016 Cumartesi

Müftü Mete ve Şerif, devlet okullarında Yunanca İslam dini dersi veren ve azınlığın tepkisini çeken uygulama kapsamında görev yapacak din öğreticilerinin (ierodidaskalos) de yetiştirileceği İslam Bilimleri Bölümü ve bunun Batı Trakya Türk azınlığına etkisini değerlendirdiler.


AHMET METE

"İYİ NİYETİN OLMADIÄžINI GÖSTERİYOR"


Eğitimin Batı Trakya Türkleri'nin hakkı olduğunu, Yunan devletinin de eğitim konusuyla ilgilenmesi ve lazım gelen çalışmaları yapması gerektiğini belirten İskeçe Müftüsü Ahmet Mete, "Ancak, bunu azınlığa rağmen ve baskıcı bir şekilde değil de azınlıkla beraber yapması gerekiyor. Azınlığın istifadesine sunacak şekilde yapması gerekmektedir. Selanik'teki fakülteyi 240 İmam Yasası'yla bağdaştırmaları zaten böyle bir niyetin olmadığını ortaya koyuyor. Çünkü 240 İmam Yasası, azınlık için, ancak azınlığa rağmen yapıldı. Ve bugün uygulanmaya çalışılıyor." dedi.

"240 İMAM YASASI'NIN DEVAMI"

Selanik'te açılması planlanan İslam Bilimleri Bölümü'nün 240 İmam Yasası'nın devamı olduğuna inandıklarını vurgulayan Danışma Kurulu Başkanı ve İskeçe Müftüsü Ahmet Mete, "Çözüm değil, dayatmacılığın devamı niteliğindedir bu olay. Azınlığa rağmen yapılan bir iştir. Yani 'ben sizi istediğim gibi kalıba sokacağım, istediğimiz şekle koyacağız' demektir. Azınlık, olayı böyle görüyor ve bu şekilde değerlendiriyor." diye konuştu.

"DEVLETİN PARASINI BOŞU BOŞUNA ÇARÇUR ETMEYİN"

Ülkenin içinde bulunduğu derin ekonomik kriz ortamında boşu boşuna para harcandığını dile getiren Ahmet Mete, "Ülkenin parası çarçur ediliyor. Devletimizin bu kriz ortamında böyle bir zarara girmemesi için uyarmak isterim. Bu yol ve yöntem yanlıştır. Neden yanlıştır? Şu sebeple yanlıştır; azınlık kendi dinini öğrenirken kimden ve nasıl öğreneceğini çok iyi bilmektedir." dedi.

"TÜRKİYE'DEN KOPARMAK ADINA YAPILIYORSA ÇOK YANLIŞ YAPILIYOR"

Açılması planlanan bölüme Suudi Arabistan'dan hocaların getirileceği duyumunu aldıklarını kaydeden Müftü Mete sözlerine şöyle devam etti: "Suud hocalar getirilecek. Orada Selefi akımı hakimdir. Bu akım Batı Trakya'da yok. Tüm bunlar bizleri Türkiye'den koparma ve Araplaştırma adına yapılır ise yanlış yapılmaktadır. Bunlar IŞİD'i doğuran sebeplerdir. Bunlar yarın öbür gün Yunanistan devletinin başına bela olur. Bu azınlık kendi dinini öğrenmesi ve öğretmesi için kendi dinamiklerine sahiptir. Devlet boşu boşuna para harcamasın ve uğraşmasın. Eğer güzel bir şey yapılmak isteniyorsa, devlet gelsin azınlıkla otursun ve konuşsun. Samimi olsun. İmam hatip de açılır, ilahiyat fakültesi de açılır. Devlet bu toplumun önüne bu adamları geçirebileceğini sanıyorsa yanlış yapıyor. Bu toplum ve bizim insanımız ahiretini kime teslim edeceğini çok iyi biliyor. İmamı kendisi öder, kendisi tutar. Kur'an kursunu ve öğretmenini kendi belirler ve tayin eder. Eğer kilisede özgürce ve rahat bir şekilde insanlar ibadetini yapabiliyorsa, bıraksınlar da bu insanlar da dinlerini istediğini gibi ve özgürce yaşasın."

"UYARMASI VE SÖYLEMESİ BİZDEN"

Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının kökten dincilikle ve fanatizmle hiçbir zaman işi olmadığını ifade eden Ahmet Mete, "Azınlık insanı vatanına, milletine, bayrağına bağlı toplum oldu. Hiçbir zaman fanatik gruplarla iştigal etmedi. Fakat bu yapılmak istenen yapılırsa, o zaman o korkulan başa gelebilir. İşte o zaman fanatik gruplar sızabilir. Bizden söylemesi ve uyarması." diye konuştu.

İskeçe Müftüsü Ahmet Mete, "Batı Trakya Müslüman Türk azınlığı her zaman kim olduğunu, ne olduğunu ve nerede yaşadığını bilmiştir. Son derece olgun bir topluluktır. Türk olduğunu, Müslüman olduğunu bilmiştir. Yunanistan'da yaşadığını bilmiştir. Devletine, bayrağına saygılı olmuştur. Aşırı dinciliğe ve aşırı milliyetçiliğe de gitmemiştir. Ancak dayatmalara da müsade etmeyecektir. Devletin dayatmacı politikalarına da boyun eğmeyecektir. Devlete bu hususta sesleniyoruz ve bu meseleleri, yani azınlığın eğitimi ve dini sahada yapılması lazım gelen şeyleri gel birlikte yapalım diyoruz. Ne bizim Türklüğümüzden, ne Müslümanlığımızdan, ne de Türkiye'den gelen hocalardan bu memlekete zarar gelmedi ve gelmeyecek. Bunu kimse unutmasın. Ama bu azınlığı Türkiye'den koparalım gayretiyle yapılan girişimler, uygulamalar bu memlekete korkarım zarar getirecek. Azınlığa da, çoğunluğa da, bölgeye de zarar getirebilir."

"DİN ÖZGÜRLÜÄžÜNE MÜDAHALE ETMEKTEN VAZGEÇMEK EN DOÄžRUSU"

Danışma Kurulu Başkanı ve İskeçe Müftüsü Ahmet Mete, azınlığın iradesine rağmen hayata geçirilecek uygulamaların demokrasiye ve insan haklarına, ayrıca azınlıkla ilgili anlaşmalara da aykırı olacağını belirterek, din özgürlüğüne ve ibadet özgürlüğüne müdahale etme gayretlerinden vazgeçilmesinin en doğru hareket olacağını vurguladı.


İBRAHİM ŞERİF

"1913 ATİNA ANTLAŞMASI YUNANİSTAN'DAKİ MÜSLÜMANLARIN HAKLARINI BELİRLİYOR"


Yeni uygulamanın Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının din hayatı açısından önemli bir olay olduğunu vurgulayan İbrahim Şerif, azınlıkla diyalog yapılmadan hayata geçirilen uygulamaların din özgürlüğüne darbe olduğunu söyledi.

Konuşmasının başında konuyu azınlık kamuoyuna taşıdığı için GÜNDEM gazetesine teşekkür eden İbrahim Şerif, konunun daha iyi anlaşılması için tarihe bakmak gerektiğini dile getirdi. 1913 Atina Antlaşması'nın bu konuda milad olarak kabul edildiğini belirten Müftü Şerif, "1912 Balkan Savaşı'ndan sonra Yunanistan ile Türkiye, yani Osmanlı Devleti bir anlaşma yapmıştır. Tabii bu anlaşma ilk de değil, son da değildir. Anlaşmalar zincirinin önemli bir halkası 1913 Atina Antlaşması'dır. Bu antlaşma Yunanistan'da kalan Müslümanların idaresine ilişkin konuları içeriyor. Osmanlı Devleti, topraklarında yaşayan gayri Müslimlere özellikle dini hayatlarında geniş özgürlükler, haklar ve yetkiler vermiştir. Örneğin İstanbul'da patrik aynı zamanda Hıristiyanların lideri sayıldı. Hatta, Heybeliada'daki bir manastır, ruhban okuluna dönüştürülmüştür. Osmanlı, kendi topraklarında Hıristiyanlara verdiği hakların Müslümanlara da verilmesi istemiş." dedi.

"SELANİK'TEKİ İLAHİYAT BÖLÜMÜ 240 İMAM YASASI'YLA BAÄžLANTILI OLARAK HAZIRLANMIŞ"

1913 Antlaşması'nın Müslümanlara özellikle din ve eğitim alanında önemli haklar verdiğini hatırlatan Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif, "1913 Antlaşması'nın yasaya dönüştürülmüş hali 1920'de Yunan meclisinde kabul edilen 2345 sayılı kanundur. Atina Antlaşması, Müslümanlara dini sahada önemli haklar verdiği gibi, Atina'da din görevlisi yetiştirecek bir de mektepten bahsetmektedir. Giderleri devlete ait olacak, yönetimi ve çalışma şekli Müslümanlar tarafından belirlenecek ve idari olarak Başmüftülüğe bağlı olacak bir eğitim kurumu öngörülüyordu. 1913 yılında imzalanan ve Yunan meclisinde kabul edilen anlaşma bu şekildeydi.

Şimdi geliyoruz günümüze. Bundan iki yıl önce Selanik'te bir İslam İlahiyat Fakültesi veya bölümü açılması önerisi getirildi. Yunan toplumunda buna tepki gösterenler oldu. Bunu savunanlar da 'Bu iş artık bizim kontrolümüzde olacak, bizim denetimimizde olacak' diye bunu savundular. 'Aşırı dinciliği önlemiş olacağız, fundamentalizmi önleyeceğiz' diyerek savundular ve savunuyorlar. Son dönemde de bu bölümle ilgili olarak ayrıntıların yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığını görüyoruz. Selanik Üniversitesi'ndeki bu bölümün herkese açık olacağı, her ırktan ve dinden insanların bu bölüme girebileceği söylenmekle birlikte, bölümün bizim azınlığımızla yakından alakalı olduğu da çok açık. Zira bu bölümden mezun olan Batı Trakyalıların 'ierodidaskalos' olarak, yani İslam din öğreticisi olarak görev yapabileceği belirtiliyor. Yani azınlık çocuklarına Yunanca İslam dinini öğretecekler. Demek ki bu bölüm, Batı Trakya Müslüman Türkünün tepki gösterdiği 240 İmam Yasası'yla bire bir bağlantılı.

Sadece bu olay bile bize bu konuda söz söyleme hakkı veriyor. Çünkü devlet 240 İmam Yasası'nı azınlığa rağmen hazırladı ve uyguluyor. Şimdi de 'Biz bu bölümle 240 İmam Yasası'na uygun din adamlarını kendimiz yetişireceğiz' deniyor. İşin özeti bu." ifadelerini kullandı.

"AZINLIÄžIN DİNİ YAŞAMIYLA İLGİLİ BİR MESELE VARSA, AZINLIÄžIN SÖZ SÖYLEME HAKKI VARDIR"

Olayın çok iyi anlaşılması gerektiğini vurgulayan Müftü Şerif şöyle konuştu: "Birileri çıkıp şunu söyleyebilir; 'Biz İslam dinini araştırmak için, bilim yapmak için bir okul açıyoruz. Bunu neden azınlığa soralım' veya 'Biz azınlık için din adamı yetiştireceğiz. Daha ne istiyorsunuz?' diyebilir. Hemen şunu altını çizerek söylemek istiyorum. Azınlığın dini eğitimiyle, yani genel anlamda dini yaşamıyla ilgili bir mesele varsa, bir düşünce varsa, yeni bir uygulama varsa, pek tabii ki bu azınlığın da bu konuda söz söyleme hakkı ve talepte bulunma hakkı vardır. Bu hak engellenemez. Ne yazık ki son yıllarda azınlığımızın meseleleriyle ilgili kararlar azınlığa sorulmadan ve azınlığın isteklerine muhalefet edilerek alınıyor. Yani azınlığın ne dediği ve ne istediğine bakılmadan kararlar alınıyor, uygulamalar yapılıyor. 240 İmam Yasası hakkında söylenebilecek çok söz var. Sadece bir konuyu ale alalım. Bu uygulamaya göre azınlık çocuklarına din dersi Yunanca veriliyor. Bu olacak iş değil. Azınlığımızın resmi azınlık dili Türkçe'dir. Dini hayatında kullandığı dil Türkçe'dir. Son 15 - 20 veya 50 - 60 yıl değil, asırlardır böyledir. Azınlık çocuklarına okullarda Yunanca İslam dini öğretmek ne demektir? Bunu anlamak mümkün değil."

"BUNLAR ANLAŞMALARA AYKIRIDIR"

Selanik'te açılması planlanan bölümün, azınlığın dini yaşamıyla yakından ilgilenecek bir kurum olarak düşünüldüğünün anlaşıldığını ifade eden Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif, "Bu konularda azınlığa danışılmaması, azınlıkla birlikte karar almak yerine dayatma yönteminin benimsenmesi çok yanlış. Bu bölümden mezun olanlar Batı Trakya'da 'ierodidaskalos' olacak diyorsun. Şimdiki 'ierodidaskaloslar' gerekli şartlara haiz değil diyorsun. Ben yenilerini yetiştireceğim ve görevlendireceğim diyorsun. Ama bu konuda azınlığın ne düşündüğünü, ne istediğini veya ne istemediğin sormuyorsun. Bu büyük bir yanlıştır. Ve tabii ki anlaşmalara da aykırıdır" dedi.

"AZINLIÄžIN KENDİ KÜLTÜRÜNÜ YAŞAMA HAKKINA MÜDAHALE EDİLİYOR"

Atina Antlaşması'yla birlikte, Lozan Antlaşması ve diğer ikili ve uluslararası anlaşmaların azınlığa özel bazı haklar verdiğini hatırlatan İbrahim Şerif sözlerine şöyle devam etti: "Ne yazık ki son yıllarda uluslararası hukuk ihlal ediliyor. Uluslararası anlaşmalar azınlığa din ve eğitim alanında özel haklar veriyor. Kendi kültürünü yaşama hakkı veriyor. Kendi kültürünü yaşaması için gerekli kurumları oluşturma hakkı veriyor. Halbuki son yıllarda eğitim ve din alanında yapılan uygulamalar bu hakka riayet etmiyor. Bu uygulamalar azınlığın kültürünü yaşama hakkına yapılan müdahaledir. Yönetim, azınlığın kendi dinini ve eğitimini yaşama ve şekillendirme hakkına bu kadar müdahale edemez. Devletin bu ölçüde müdahale etme hakkı yok. Şunu da ifade etmek gerekir ki, bu durum İslam dinine göre de terstir. Çünkü bir Hıristiyan, Müslüman'ın dini meselelerine bu kadar müdahale edemez."

"İSTANBUL RUMLARI İÇİN İSTEDİÄžİNİN TAM TERSİNİ BİZE UYGULUYOR"

Yunanistan'ın İstanbul Rumlarıyla ilgili bazı talepleri olduğunu hatırlatan Müftü İbrahim Şerif, "İstanbul Rumlarının en önemli taleplerinden biri Ruhban Okulu. Bu okulun özerk bir eğitim kurumu olarak açılmasını ve Patrikhane'ye bağlı olmasını istiyorlar. Yunanistan devleti de bu talebi her fırsatta dile getiriyor. Ancak öte yandan kendi topraklarındaki Batı Trakya Müslüman Türk azınlığını eğitim ve din alanında sıkı bir denetime tabi tutmak isiyor. Azınlığın dini, sosyal ve eğitim kurumlarını istediği gibi oluşturacak, yönetecek ve denetleyecek. Yapılmak istenen olay bu. Yani İstanbul Rumları için istediğini bize uygulamıyor. Hatta tam tersini yapıyor. Türkiye kendi açacağı, kendi çalıştıracağı ve kendi denetleyeceği bir eğitim kurumunda Hıristiyan din adamı yetiştirse ve bunları kiliselere ve okullara tayin etse ve Ortodoks Hıristiyanlığı buralarda Türkçe olarak öğretmeye çalışsa nasıl olur? Tekrar ediyorum bunlar anlaşmalara ve insan haklarına aykırı." diye konuştu.

"BU MÜDAHALELERDEN VAZGEÇİLMELİ"

Devletin azınlığın dini yaşamıyla ilgili uygulamaları 'fundamentalizmi önlüyorum" gerekçesini ortaya atarak hayata geçirmesinin hiçbir haklılığı olmadığını kaydeden Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif sözlerini şöyle tamamladı: "Balkanlar'da ve özel olarak Batı Trakya'da köktenciliğe, fundamentalizme itibar eden bir toplumun olmadığını vurgulamak gerekir. Bizler, Osmanlı'nın bakış açısını benimsemiş, dini yaşamımızda hoşgörüyü esas almış bir toplumuz. Dolayısıyla bu tür iddialarda bulunanların tezlerinin içi boş. Köktencilik bizim yapımızda yok. Bizim anlayışımızda yok. Bu nedenle 'aşırı fanatikleri engellemek için bunları yapıyoruz' tezi kesinlikle inandırıcı değil. Biz; bayramda Hıristiyan komşusuna ikramda bulunan, Paskalya yortusunda Müslüman komşusuna paskalya çöreği, boyalı yumurta hediye eden bir bölgeyiz. Bu durum şimdi değil, asırlardır böyle devam ediyor. Bu yüzden bu tezleri ortaya atanlar iki kere düşünmeli. Azınlık devre dışı bırakılarak dini sahada bir şeyler yapmak istenmesi hiç doğru değil. Bizler bu tür girişimleri azınlığın dini yaşamına, din ve ibadet özgürlüğüne yapılmış bir müdahale olarak görüyoruz. Bu müdahalelerden vazgeçilmeli ve eğer bir şeyler yapılmak isteniyorsa azınlıkla samimi ve ciddi diyalog yapılmalı."

Haberler


SİRİZA Partisi yeni başkanını seçiyor

‘Olimpik İşbirliği 24’ tatbikatı İskeçe’de yapıldı

Nafplion’daki tarihi Türk hamamı restore edilecek

İstanbul’da Uraloğlu – Stilyanidis görüşmesi

BTAYTD Kadınlar Kolundan Demircik köyünde etkinlik

Dünya bu kararı konuşuyor: Hangi ülkeler Netanyahu’yu tutuklayacak?

Hakan Fidan: ‘Batı Trakya Türk Azınlığın sorunlarının çözümünün takipçisi olacağız’

Celal Bayar Azınlık Lisesinde ’Öğrenci Pazarı’na yoğun ilgi

Macaristan Başbakanı, Netanyahu hakkındaki tutuklama emrini tanımayacağını açıkladı

Pentagon, Rusya’nın Ukrayna’da kıtalararası balistik füze kullandığını doğruladı

SİRİZA’daki kriz ve Yunanistan’daki yeni siyasi denge

Hakan Fidan’ın ‘Türk azınlık ve soydaşlar’ açıklamasına Atina’dan tepki