Anasayfa

14-10-2021
İnsan hakları örgütleri 'geri itmelere' tepki gösteriyor
Avrupa ülkelerinin sığınmacıları şiddet kullanarak hukuka aykırı şekilde geri itmeleri, buna karşın AB’nin harekete geçmemesi, insan hakları ve sığınmacı hakları konusunda çalışan birçok kuruluşun tepkisini çekti.
14 Ekim 2021 Perşembe

Avrupa ülkelerinin sığınmacıları şiddet kullanarak hukuka aykırı şekilde geri itmeleri, buna karşın AB’nin harekete geçmemesi, insan hakları ve sığınmacı hakları konusunda çalışan birçok kuruluşun tepkisini çekti.

Son olarak sığınmacı hakları konusunda çalışan, 39 ülkeden 100’ün üzerinde sivil toplum kuruluşunu çatısı altında toplayan Avrupa Mülteciler ve Sürgünler Konseyi (ECRE), AB’nin harekete geçmede isteksiz davrandığı çünkü "maliyeti ve sonuçları ne olursa olsun" sığınmacıların Avrupa’ya gelmelerinin engellenmesinin "genel strateji" olduğu değerlendirmesini yaptı.

AB ülkelerinin bazıları, son yıllarda "düzensiz göçle mücadele" adı altında sürekli geri itmelerle anılıyor. Özellikle Yunanistan, Hırvatistan, son dönemde Polonya ve Baltık ülkelerinden geri itmelerle ilgili çok sayıda vaka kayıt altına alındı.

Son olarak Alman Spiegel dergisi, Almanya Birinci Televizyon Kanalı ARD'nin Monitor programı, Fransız gazetesi Liberation, Sırp gazetesi Novosti ve RTL Hırvatistan Lighthouse Report, SRF Rundscha ve ARD Viyana ofisi gibi basın kuruluşları, Hırvatistan ve Yunanistan'da 8 aydan fazla süren araştırmalarını yayımladı. Bu haberlerde geri itmeler ve sığınmacılara uygulanan şiddet belgelendi.

Hem AB yasalarını hem de Cenevre Mülteci Sözleşmesi’ni ihlal ettikleri gerekçesiyle "geri itme" olarak adlandırılan bu tür yasa dışı operasyonlara ve AB’nin "müdahalesizliğine" kuvvetli bir tepki de 39 ülkeden 103 sivil toplum kuruluşunu çatısı altında barındıran ve sekreterliği Belçika’nın başkenti Brüksel’de bulunan Avrupa Mülteciler ve Sürgünler Konseyi’nden (ECRE) geldi.

"AHLAKİ AÇIDAN TİKSİNDİRİCİ"
ECRE Direktörü Catherine Woollard, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, çıkan son haberlerin AB sınırlarındaki şiddet içeren geri itmelerle ilgili dağ gibi kanıtlara yenilerini eklediğini belirtti.

Bazı ülkelerin AB topraklarına ve iltica prosedürlerine erişimi engellemek için "aşırı şiddet" dahil mümkün olan her yolu kullandığını vurgulayan Woollard, "Bu eylemlerin birçoğu AB hukukuna ve uluslararası hukuka aykırıdır, ayrıca ahlaki açıdan tiksindiricidir." dedi.

Uluslararası hukuka göre korunmak için ülkeler arasındaki sınırı geçmenin yasa dışı olmadığını hatırlatan Woollard, birçok sığınmacının başka seçeneği olmadığı için bu yola başvurduğunu ifade etti.

EN AZ 13 AB ÜLKESİ UYGULUYOR"

Woollard, "Geri itmeleri, girişlerin engellenmesini, toplu sınır dışı edilmeleri ve hatta sınırı geçmiş kişilerin hemen gönderilmelerini belgeledik. Bu eylemler en az 13 AB üyesi ülke tarafından iç ve dış sınırlarda uygulanıyor. Bunun sonucunda insanlar hayatını kaybediyor." dedi.

Batı Balkanlarda ve Yunanistan’da AB ülkelerinin makamları tarafından uygulanan geri itmeler ve polis şiddetini takip eden ve 13 kuruluşun oluşturduğu Sınır Şiddet İzleme Ağı ve diğer birçok kuruluşun Hırvatistan ve Yunanistan sınırlarında suiistimalleri kayıt altına aldığını belirten Woollard, Polonya ve Belarus arasında geri itildikleri ve bitkin düştükleri için 6 kişinin öldüğü Polonya sınırındaki durum nedeniyle hayli endişeli olduklarını kaydetti.

"AB HAREKETE GEÇMEDE İSTEKSİZ"

"Bu tür eylemler AB hukukunu ve uluslararası hukuku çiğnemektedir." diyen Woollard, şöyle devam etti:

"Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uluslararası İnsan Hakları Hukuku, AB hukukundaki iltica hakkının ihlali dahil çok sayıda ihlal söz konusudur. Sığınmacıların geri gönderilme riski çok yüksektir. Ancak devletler neredeyse cezadan muafmış gibi hareket edebilmektedir. Bunun yasal ve siyasi nedenleri vardır. Etkilenen kişilerin güvencesiz durumu nedeniyle yasal bir süreç başlatmak zordur. Bu aşamaya gelsek bile devletlerin hükümleri uygulamaması söz konusudur.

AB kurumlarında harekete geçmede isteksizlik bulunmaktadır çünkü genel strateji, maliyeti ve sonuçları ne olursa olsun koruma isteyen kişilerin gelişlerinin engellenmesine dayalıdır. En kötü durumlarda bile (AB sınır koruma ajansı) Frontex Direktörünün yaptığı yorumlarda olduğu gibi üye ülkeler şiddet ve istismar içeren eylemleri nedeniyle övülmektedir. Burada AB’nin bazı bölümlerinin suç ortaklığından söz edilebilir."

Woollard, devletlerin güvenlik kavramlarını kötüye kullanarak bu tür eylemlerini haklı çıkarmaya çalıştığını ifade ederek şunları aktardı:

"Aslında sınırları geçmeye çalışan mülteciler ne Avrupa’ya bir büyük tehdittir ne de Avrupa kamuoyu tarafından böyle algılanmaktadır. Bu eylemler Avrupa hukukuna, genel olarak hukukun üstünlüğüne, Avrupa değerlerine, temel insan onuruna tehdit oluşturmaktadır ve bu da uzun vadede muhtemelen Avrupa güvenliğinin altını oymaktadır. Biz devletleri uluslararası kuruluşlara, Ombudsman ofisleri gibi kendi meşru gözlemci kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine kulak vermeye ve şiddet içeren uygulamaları durdurmaya, ortaya çıkan suistimali hoş görme kültürüne direnmeye çağırıyoruz."




Haberler


Yunanistan, S-300’ü Ermenistan’a mı veriyor?

Ampelokipi’deki patlamayla ilgili bir kişi daha gözaltına alındı

Merkel kitabında Çipras’tan sempatiyle bahsediyor

Gümülcine İdadiye Azınlık İlkokulunda ‘Zeytinin Serüveni’ etkinliği

YTB Başkanı Eren, Atina’da eğitim gören gençlerle bir araya geldi

NATO Genel Sekreteri Rutte Atina’da

YTB Başkanı Abdullah Eren Atina’da resmi temaslarda bulundu

Yunan Silahlı Kuvvetleri için mobil uygulama geliyor

Son ankete göre YDP’deki düşüş devam ediyor

Ketenlik’te KEP bürosu açılacak

Belediye binasına Filistin’e destek pankartı astıran sendika başkanına soruşturma

İskeçe Azınlık Ortaokulu – Lisesinin bina sorununu Belediye Başkanı Kontos’a aktardılar